bugün

Sıkıldım. Sürekli olumsuzluklar içinde yüzüp, pesimist bir hayat sürmekten ve uzun süredir, içinden çıkmayı bilemediğim bu depresyonun içinde çırpınarak yaşamaya çalışmaktan... Ancak bunu böyle yapan benim. Olumlu olmaya çalışıp çalışıp başarısız oluyorum. Her başarısızlığımda depresyona dönüyorum. Başka türlü nasıl yaşanır bilmiyorum.
Bin defa pişman olup bir daha yapicam dediğim şeyleri bin defa daha yapıyorum. Başıma gelen her şeyi hak ediyorum.
Çok hastayım sözlük, uzun zamAndır böyle olmamıştım sanki sırtımda bisürü bıçak var gibi her tarafı sızlıyor, sanki biri göğsümü deşmeye çalışıyor her seferinde daha derine iniyor öyle bi durum.
Çok özlediğim biri var. Rüyalarıma bile giriyor.
galiba görücü usulü evlilik olacak olunca benimde. o da 30 yaşından önce olmaz. çünkü ama ben, bu sevdalardan vurgun yemekten bıktım be arkadaş vallahi bıktım.
yakın zamanda aşamadığım sorunlar yüzünden çok kez intihar düşüncesine kapıldım.
Hatır, gönül diye diye iyi sabrettik farkına varmadan.
6 yaşındaki Yegenim her oksurdugumde cok yasa diyor. Oksurunce cok yasa demene gerek yok diye anlattim, Olsun sen cok yasa dedi bana.
Simdi duygusallasalim mi neden boyle yaptin hobbitim?
Eskiden sadece hafta sonlarından nefret ederdim, şimdi her an’ dan nefret ediyorum.
bir kaç gündür whatsapp'tan tanımadığım bir numaradan mesaj geliyodu. dayanamadım kimsin diye sordum. o da sen kimsin diye sordu. bastım küfürü engelledim. sonra facebook'tan baktım yaşlı bi teyze çıktı amk. vicdan azabı çekiyorum.
Başı eğik durmak ne kadar zor. insanın her şeyi eksik olsun da başkasına muhtaç olmasın. Bu duruma düşmemem lazımdı.
Ne istedin o küçücük kediden. Tüm hırsında, öfkende kininde onaymış resmen. Düşünüyordum ne yapmış olabilir. Gözlerimle görmesem inanmazdım bu vahşete. Yetmemiş gittin parayla cins kedi satın aldın. Ben bu dünyada adalete, hiç bir şeye inanmıyorum artık. Yemin ederim çok uğraştım inanmak için ama yok yani yokmuş uğrasmaya değer hiç bir şey.
Burdan kopamıyorum. Aylarca yazmasam bile ara ara açıp okuyorum. Sanırım işsizim.
itiraf ediyorum süzme bir idiotum. benden nefret eden beni küçük gören sımarık zengin bir oynak balina ya gönlümü kaptırdım. olay şöyle gelişti bu benim agzıma ediyordu her fırsatta ezmeye çalışıp laf sokuyordu. arkadaşların gazına geldim. bu daha çok km götürür dediler. bu arada başka kızdanda darbe yemişim titanik gibi yan yatmak üzereyken. bir arayıştaydım. arkadaşın biri bu kız senden hoşlanıyor olabilir o yüzden böyle saçma ve kötü davranıyor dedi ve bom açıldım. agzima bir etmediği kaldı ben haklıymışım kız benden hoşlandığı için değil düşman olduğu için böyle davranıyomuş. bir daha erkek arkadaşlardan tavsiye almayacam kızlar bana ne mal olduğunu anlattı ama iş işten geçmişti.
Gülmek diyorum tanrım,
Gülmek o'na çok yakışıyor...
Evet, beni hoş bir kızla aynı odaya koysanız sus pus kesilip, başımı utancımdan öne eğecek kadar garip biriyimdir.
Gelen bir telefonla şu an annem için endişelenmeye başladım ve daha bir saat önceye kadar dert ettiğim şeyler şu an çok salakça geliyor, keşke tüm dertlerin böyle olsa dert bile değil diyorum.sadece bir saat öncesi için diyorum bunları.. Hayat çok garip..
Ara sıra öylesine yazdığım derin anlamlı cümleler size armağanımdır.
Onlar hep burada sizin için.
Birini seviyorum ve o beni kibarca reddetti. Buna rağmen sürekli yazıyorum. Kendime engel olamıyorum. O engel olsun diye beni enllemesini istedim, bunu yapamam dedi. Tekrar tekrar yazdım. En son da nolur beni engellesene yazdım 1 saat önce. Hala cevap vermedi. Bu ne lan, ne saçma şeyler anlattım. Boş entry.
Bana değer vermeyen insanla daha fazla vakit geçiremem. Üzgünüm ... ben artık başka biriyle birlikte olacağım. Ve bundan senin haberin olmayacak ...
ne demişti zarifoğlu: hayat boş geçti.
sevdiğim birine onu sevdiğimi söylemek için neyi bekliyorum bilmiyorum. doğru zamanı belki de, ama doğru zaman geldiğinde onu nasıl anlayacağım onu da bilemiyorum. ve nasıl söylenir bunu da. ne biliyorum acaba ben bu aşk meşk işlerinde. peh...
Şuan istediğim yerdeyim ailemden uzakta ve tekrar öğrenciyim gerçekten.Elbette ki ufak tefek sorunlar oluyor fakat çözülmeyecek şeyler değil diye düşünüyorum.

Sadece tekrar buraya döndüğümde yaşlandığımı farkettim.Yeni arkadaşlarım oldu,yeni çevreler kurmaya başladım.Tek sorun şu ki çoğu arkadaşım benden küçük.Bir iki yaş aslında çok değil fakat onlara ayak uydurmakta güçlük çekiyorum.Önceden girdiğim ortamlara girdiğimde eskisi kadar eğlenemiyorum.Sürekli değişen ışıklar,yüksek ses,gece çıktığımız yürüyüşler beni yoruyor.Dingin ve huzurlu bir yaşam tarzı daha çok ilgimi çekmeye başladı.Birkaç sene ne çok şey götürdü benden,arkadaşlarım desen artık bu şehirde değil hayatımda da yerleri yok bir çoğunun.Enerjim desen kendime yetecek kadar kalmış.Tek değişmeyen şey kurduğum,gerçekleşmesini istediğim ve uğraştığım hayallerim.Umarım onlarda beni bırakıp gitmezler uçup giden günlerimle birlikte.Çünkü mutlu olmamı,yaşamaya karşı istek duymamı,umutlarımın varlığını onlara borçluyum.

Bir gün çok güzel bir yerde,çok güzel insanlarla hayallerimde inşa ettiğim dünyada yaşayacağım buna inanıyorum.
bazı şeyler hiç değişmiyor.
Bundan 2 hafta evvel hocaya sunumum oldukça sebepsiz bir yere; tamamen sekreterin bana ve hocaya farklı konuşması sebepli; atar yememle başlamıştı sözlük. Yani azıcık düşünen birisi o durumda, dediklerime hak verirdi; ama o hınçla saldırdı. Detayı önemli değil de, her yerden eleştirmeye çalıştı; bunu yaparken bazı yerlerde de kendisiyle çelişti. Tabii benim de hatalarım vardı ve bunları kabul edip, kendinden özür diledim. Ama bana atar yapılınca "evet hocam, haklısınız hocam" vs. gibi el pençe durmadım. Bu benim yapıma oldukça aykırı.

Söz alıp kendisiyle çeliştiği yerleri kendine "peki hangisini yapmalıyım hocam?" diye sorunca daha da sinirlendi galiba, neyse. En sonunda "Gelirsen üzerinden geçeriz" dedi, "Seve seve hocam dedim".

Neyse 2 haftadır kovaladım durdum. Cidden meşgul biri ama bu kadar da değil yani. Sonunda diğer bölümden izin alıp erkenden bugünkü sunuma geldim. 5 dk geçe de kendi geldi, "senden bir 5 dk daha izin isteyebilir miyim?" dedi, gülümseyerek "elbette, hocam" dedim. Neyse işte geldi, inceledi (önceden yüzüne bakmadığı watermarklı, özenle düzenlenmiş sunum dosyamı). Birkaç şey diyecek olduk tak tak tak açıkladım.

Sadece şunu diyebildi "Teşekkür ederim.". Zaferi kazandığını karşıdakinin ağzından, özellikle de sana haksızlık yapan birinden duymak; çok efsane bir duygu sözlük. "Zaman ayırdığınız için ben teşekkür ederim hocam" dedim.

Ee ne demişler "kill them with kindness".