bugün

Tırnaklarım çok uzun çoraplarımı deliyor sözlük.
hayatıma öyle birini soktum ki kafamı sikeyim. bir türlü kurtulamıyorum. hayatımda hiç kimseyi terketmedim. hep sahip çıktım iyi ya da kötü. merhamet senin neyine amk. kafamı sikeyim.
diğer cumalardan çok çok çok çok bok farklı bir gün. itiraftır.
Sözlükte ilk zamanlarımda çok malca davranıyordum.Ama en sonunda öğrendim işi inci sözlük ve ekşi sözlükte.
Bu bayram bok gibi gecicek. Bütün arkadaşlarım ya ailesini ziyarete yada tatile gitti koca bayram boyunca koca sehirde resmen yalniz kaldım amk. Ve size daha kotusunu soyliyeyim sabah 8 aksam 5 çalışıyorum aksamlarida evde mal gibi tv izleyip sizmayi planliyorum. Hayatım cidden cok güzel.
Sırf bu başlık altında yazabilmek için üye oldurtan, çaylak konumunda beni ezdiren, zamanında okuduğum itiraflarla yüreğimi dağlayan başlık.
Konuşmak istediğim ya da sadece beni dinlemesini istediğim tek kişi var . Onunla da konuşmaya yüzüm yok
Çiğ kıyma yemeyi seviyorum. Deneyin siz de seveceksiniz!
.................
3. Kez tekrar deniyoruz. Korkuyorum. Yine aynı şeyi yapacak diye korkuyorum.
a2 ehliyetli eleman aranıyor yazısını nerde görsem hep az ehliyetli diye okuyorum.ilk olduğunda irkilmiştim o nası bişe diye. sonra alıştım.
bıktım her sabah seni düşünerek uyanmaktan. sevmiyorsun iste. niye kabullenemiyorum anlayamiyorum. git çık artık kafamdan yalvariyorum.
bir karikatur gordum bana gore soyle yaziyordu " hayatim gun gectikce daha bir s.k gibi oluyor daha fazla s.k gibi olamaz diyorsun oluyor ilginc hakketen " tam beni yansitan bir soz .

her bayram farkli bir senaryo geciyor hayatimda gecen sene sila hasretiyle ailemin ve sevdigimin yaninda degildim ondan onceki sene daha farkli bir gelisme yasanmisti daha onceki sene ki bayramda annem babamdan ayrilmisti bu sene ise ayrilamayiz dedigim kisi benden ayrildi ve isin entrasan tarafi cokta umrunda degilim hani benle 3 yilini gecirmis mi gecirmemis mi farki yok yani karikaturde de dedigi gibi

"daha fazla s.k gibi olamaz diyorsun oluyor ilginc hakketen "
Güzel bir pazar sabahı,uykumu iyice alıp istediğim saatte uyanmak istiyordum. Ardından karadeniz manzaralı balkonda kahvaltı yapmak. Ancak garip bir sese uyanmıştım o gün. Bir bağırış,bir çığlık,bir veryansın. Ama anlayamıyordum ne olduğunu. Bir akıl hastası mı bir kötü haber mi,neydi? Kapıya doğru yaklaştığımda biri telefonda "dün gece öldü,şimdi verdik biz de haberi" diyordu. Meğer kötü haber gelmiş yan komşuya. Çıkıp çıkmama konusunda kararsız kaldım. Daha 3 hafta olmuştu bu binaya taşınalı. Yanda kim oturuyor ölen kimdi hiç bilmiyordum. Çekingen de bir yapım vardı. Bir an gücümü toplayıp çıktım kapıdan. Zili çalıp içeri girdim. Evde cenaze sessizliği vardı.. Hani şu bağırışın,göz yaşının ve haber etme telaşesinin olduğu sessizlik. Kimseyi tanımıyordum,dedim ya. Salondaki yaşlı teyzenin elini öpüp başsağlığı diledim. Erkekler balkondaydı. Zaten 3 kişi vardı. Yağmur yağıyordu.. Karadeniz iklimine uygun o yağmur. Hava esiyordu. Balkondakilerden biri sigara içiyordu. Rüzgarda sigara közü harlanıyor,duman dağılıyordu. Gençlerden birinin gözleri yaşlıydı.. Üşüyordu ama daha cok içi titriyordu. Selam verip başımız sağolsun dedim. Öylece duruyorduk balkonda. Yağmur yağıyordu hala. Ardından odaya geçildi. O genç kendini tutuyordu. Yemek teklifine de çay ısrarına da aldırış etmedi. Bana bir şeyler getirdiklerinde "sen ye de ben de yiyeyim" dedim. Tanımadığı için biraz da,istemeye istemeye bir dilim kaşar ile salatalık aldı. Karnım çok açtı,yemeye başladım ben. Ama o iki dilimin arkadaşın ağzında çoğaldığını hissettim. Bir yerde bana "abi senin annen baban sağ mı?" dedi. Çok garip bir soruydu o an için bu. Şükür ve utangaçlık karışımı bir tonda "sağ" dedim. Yemeği utana sıkıla yiyordum ama karnım da acıkmıştı. Pencereyi açtı.. Öylece yağmuru izliyordu. Birden sela okunmaya başladı. Ve babasının adını duyunca hıçkıra hıçkıra ağladı.. O tutulan göz yaşları tıpkı yağmur taneleri gibi bardaktan boşalırcasına akıyordu.. Zaman geçtikçe yakınları da gelmeye başlamıştı eve. Ev kalabalik olunca ben de müsade istedim. Cenaze evin önüne geldiğinde dışarı çıktım ve duaya amin dedim. Utandığımdan bir arabaya binip de cenaze namazına gidemedim. Akşam ise mevlüde katıldım. Tekrardan başsağlığı dileyip ayrıldım. 2 gün sonra ise memleketinden dönen ev arkadaşımla gittik bu kez. Artık herkes daha sakindi. Konular farklılaşmıştı. Cenaze günü ağlayanlar çığlık atanlar tekrardan dünya telaşına dalmışlardı. O sabah evde gördüğüm insanlar yine normal yaşantısına dönmüşlerdi. Ölen ölmüştü.. Giden gitmişti.. O sabahki çığlıklar da apartman boşluğuna düşüp kaybolmuştu..
balikesire gidiyorum terminaldeyim ve yanimda bir afet oturuyor.
acaba diyorum ki sözlük gizli bir çaylaklığım varda başlıklarımı sadece ben mi görüyorum.
Osbirinci yasimi idrak ettigim su aylarda hala anlayamadigim bir sey var. Eski kiz arkdaslarimin cogu benden sonra nasil oluyor da benden daha cirkin, kil kuyruk bi sike benzemeyen adamlarla birlikte oluyorlar ve hatta evlenip ve hatta sonrasinda bosaniyorlar. Hala anlayabilemedim bu bana yapilan bi hakaret midir yoksa nedir?
- Başkalarına kasıt ve zarar taşımayan bazı düşüncelerimi belirtmekten korktuğum için üzgünüm. Böyle olması çok üzücü...
- Yüzsüz, eleştiri kabul etmeyen, kaba futbol fanatikleri moderasyon tarafından yaptırım görünce kendimi iyi hissediyorum.
- Bir yazar var. Çoğu kişinin sevdiği, benim sevmediğim biri... Onu sevmediğimi belirttiğimde beni seri eksilediğini itiraf etmişti. Herkesin kendisini sevebileceğini zanneden bu insan için öfkelenmiyor, üzülüyorum. Bütün sözlük bu insanı sevse de ben onu sevmemeye devam edeceğim.
Herkesin onu sevmediğini anladığında daha iyi hissedecek.
Sanırım hiçbir zaman kimseye aşık olup kimseye bağlanamayacağım.
buraya girdi yazmayalı epey olmuş ve sabahtan beri ödev yaptığım için ellerim acıdığından günlük yazmak yerine buraya dökiyim içimi dedim de sözlük pek dökülesi değilmiş birden farkettim. dünyanın en saçma derdiyle başbaşayım şu an çünkü yıllar yılı yalnızım ve bu durum aslında o kadar kolay ki. yani ben de her yalnız gibi halimden şikayet edip aşkı arıyormuşcasına avare avare dolaşsam da aslında bekarlık en kolayı bu tabii bir gerçek. insanın kendini bile zar zor mutlu ettiği bir dünyada başkasını mutlu etmek ve ondan mutluluk beklemek çok zor. bunu uzun bir yatırıma dönüştürüp evlenmek daha da zor. az önce aldığım saçma bir soru üzerine yazıyorum bunu ki bu sorunun benzerini yine aynı kişiden birlikte olduğumuz bir dönemde duymuştum ama ciddiyetsizliğe verip önemsememiştim. hala da önemsemiyor sayılırım fakat aradan iki yıl geçmesine rağmen tekrar böyle bir durumla karşılaşma beni üzerinde düşünmeye sevk etti. insanlar neden evlenir bilmiyorum ve açıkçası çocukluğunun bellirli bir döneminde anne babasının kısa süreli ayrılığına şahit olmuş bir insan olaak evlilik müessesini güvenilebilir de bulmuyorum. olayın çok farklı boyutları da var tabi ki ama bana şimdilik evlilik geçmişe ve gecelekteki olasılıklara karşı bir riyakarlık gibi geliyor. işin itiraf kısmı da şurdan daha pilav yapmayı bile bilmiyorum.
sesimin kötü olmasından ve hiç bi şarkı sözünü doğru söyleyememden ötürü sinan akçılın kuzeni dediler öyle kaldım. millet gelip gerçekten kuzeni misin diyo? evet diyorum.
Deniz kokusunu ve dalga sesini çok seviyorum sözlük . Huzur veriyor bana. Yarın ilk işim sahile inmek olacak. Belki yürürüm belki otururum . Bir şeyler yapmazsam olmaz üzülürüm ağlarım zaten ailemin yanında olamıcam ..
Millet güldürülü, eğlenceli şeyler paylaşırken o yıllar önce ölen şereflilerle ilgili paylaşım yapıyor, topitop ya. Bu yönünü çok seviyorum.
ulan hoşlandığım kız bana kanka diyor benden daha çirkin mal biriyle çıkıyor o çocuğun anası avradını sikiyim küfür edince biraz rahatladım.
bi kıza tanıştım, sırf eski sevgilime benziyor diye tanıştım.. tam mal çıktı hacı. benzerliğin bu kadarı.. neyse artık konuşmuyorum zaten . sıkıntı yok.