bugün

sarhos uurboceeii'nden hoşlanıyorum. ooh be söyledim kurtuldum.
güya içesim yoktu, nah yoktu, başladım birayla ama havam rakı havası. zeki müren'den geliyor, yakıyor yakıyor parçalar...şimdi kitapçıda dost dosta içmek vardı. öğleden sonra. küçücük, minicik dükkana sığışıp, sesi sonuna kadar açılmayan lap top'a da razıyım. rakı olmasın dark'a bile...o an istenilen şey o an olmalı, zamanı gelip fırsatını bulunca istenileni yapmak için, hevesin aynı yerde olmuyor, uçup kaçıyor biranın gazı gibi.
onunlayken sürekli izlemeye söz verdiğim ama izlemediğim filmi bugün onsuzken izledim.

içim bir buruldu lan!
zaten ona aldığım kitap da hala bende. alsana lan kitabını aylardır bende.

of! bunu okuyorsan var ya topsun ha!
tatilin ilk gününü mahvetmek konusunda üstüme kimse tanımıyorum. yıllardır öğrenciyim ve yaz tatilinin ilk günleri, en güzel günlerim olması gerektiği yerde berbat günlere dönüşüyor. bazıları, kendi hatalarımdan dolayı bozulurken, bazıları ise hastalanmam dolayısıyla berbat hale geliyor. birkaç anım ise şöyle:

sanırım 4. sınıfı bitirmiştim. yaz tatilinin ilk günü için çok heyecanıyordum. sabah erkenden kalktım ve anladım ki kabakulak olmuştum. o yüzden tatilimin büyük bir bölümünü yatakta geçirmek zorunda kaldım.

iki sene önce ise son final sınavımı olmuştum ve arkadaşların ısrarları sonrasında nargile içmeye gittik. hayatımda ne nargile ne de sigara içmiştim. arkadaşları kıramayıp nargile içmeye karar verdim. başta gayet güzel gidiyordu ama biraz hızlı gidince sanırım vücudum kaldıramadı ve midem bulanmaya başladı. ondan sonra da hastalandım ve yaklaşık 3 günü hasta olarak geçirdim.

ertesi sene ise bir işe girmeye karar verdim. yine son finalimi oldum ve hemen ertesi gün bir fabrikada çalışmaya başladım. benim için dinlenmek diye bir şey yoktu. belki kötü bir şey yaşamadım ama her zaman başlangıçlar zordur ve adapte olmakta sıkıntı yaşadım.

bu sene ise gayet güzel geçecek gibi duruyordu. ama çürük olan dişimi çektirmek için dişçiye gittim. diş bayağı zorluk çıkardı. bu yüzden de bir hayli zor bir çekim oldu. onun yanında, bütün gün vurulan iğne dolayısıyla sarhoş gibi dolaştım.

aslında bunun yanında birçok kez daha tatillerimin ilk günlerini berbat ettiğimi hatırlıyorum ama çok büyük şeyler değildi. o yüzden anlatıp can sıkmak istemedim. umarım bundan sonraki senelerde tatillerime iyi başlangıçlar yaparım.
serhoş olunca, içimdeki lüzumsuz doluluklar, aslında boşluklar bitince ben hep onu özlüyorum. belki de birini özlemek bana keyif veriyor. kim bilir? bazen insan hislerinden emin olamaz yaşlara geliyor. karışıyor her şey birbirine. ama sanırım ben yalnızca onu sevmişim, onu 'aşk' diye bellemişim. diğer elemanlar köftenin yanındaki anca piyaz, pilav, soğan, hatta lüzumsuz su, ekmek falan oluyor. asla kızarmış köfte kadar olamıyor.
deli gibi artı oy alan, günün en beğenilenlerinle ve kendi en beğenilenlerime giren bir giriyi moderasyon osuruktan bir sebeple silince ağlamaklı oluyorum. köşelerde gizli gizli, gözlerden uzak arabesk yapıyorum, jiletliyorum kendimi.
küçükken kabuğunu kırdığım kaplumbağa yüzüne vicdan azabı çekiyorum. pişmanım sözlük.
güzel bir insanın daha kalbini kırdım belki hayallerıyle oynadım kendımden nefret edıyorum ama bır o kadar da sevıyorum.
orospu olmak istiyorum sözlük. bildiğin orospu lan.
küçükken ablama ve bana aynı model alınan sandaletlerden benimki kısa sürede koptuğu içini ablamın sandaletini o uyurken kestim. evet kıskandım. ama küçüktüm be sözlük.
götüme döndüm yine. götüm götüm ey güzel götüm sen nelere kadirsin. burada değil de bambaşka yerlerde olmayı istemek, sürekli bir yerleri, bir şeyleri özlemek niye, niye anı değil, hep elinde olmayanı istemek, bu kadar maymun iştahlılık olmaz be arkadaş! karaktere yansımış, kazınmış hatta artık. şu an önüme tüm hayatımı serseler hiç bir karesini istemem. bambaşkasını, yepyenisini, hatta sıradan bir şey isterim. hayatım o kadar boktan değildi, fakat bir sıkılganlık, bir elde olmayanı isteme, bir maymun iştahlılık, bir götlük var ruhta sözlük! içimde biri var özlediğim, kimi özlediğimi bilmediğim. istediklerim olsa şu an eminim yine başka şeyler isteyecektim. biliyorum basit şeyler bunlar, herkese hep olur, da şu şarkıların gözü kör olsun; abartıyorlar.
itiraf ediyorum sözlük küçükken televizyonda ne zaman bir mini etekli kadın görsem kimseye çaktırmadan televizyonun altına geçer ve oradan herşeyin gözükeçeğine inanıyodum.
kıskanç bir insan olmamıştım hiç sözlük. böyle sevgilim gitse başka bir kadını kucağına alsa hoop kahkahalar içinde şen şakrak konuşsa konuşsa dönse kendi etrafında, hık demez idim.
ancak şimdi benim olmayacağını, olamayacağını bildiğim bir insanı kıskanıyorum. hem de sevgilisinden kıskanıyorum, onunla öpüşüp koklaşması doğal olan kadından ve çok tuhaf bir duygu bu. soramıyor da insan niye diye. "mutlu ama o, önemli olan bu" derya hani seven gönül. bu kez onu da diyemedim be sözlük. hadi öpeydi iyiydi gözlerimin önünde ısırdı be sözlük. çok koydu bu bana. açaydım gollarmıı, "yapmaa!" diyeydim, iyiydi.
gitsem bigün yanına, gidebilsem, açılsam diyorum. belki de beni sevicek ozaman. ama olmaz ki be sözlük. sözlerle anlatılan şey aşk değildir ki! "sen napıyosun burda gerizekalı ne anlatıyosun sabahtan beri" dersin belki, ama bu anlattığım sadece yaşadıklarım, duygularımı ben de diyemem öyle. anlatamam oldukları gibi. ona soraydım ama "niye?" diyeydim bir şekilde açıklardı belki bana aksanlı aksanlı konuşmasıyla. "niye ısırdım ama bi sor" diyeydii. ben de sormayaydım. ah be sözlük deli saçması oldum yeminlen. çok zor bu platonik aşk dedikleri şey.
bir de "oh bana bi şey olmaz aşık olmam lan" diye gezer idim. ama dediydi bana da vinci "bak totem gibi bi şey bu böyle dersen kesin aşık olursun" diye. dinleyeydim keşke. onun o esmer tenini sevmeyeydim de sorularım da içimde kalmayaydı.
hani korkak erkeklere "tırt lan bu" denir geçilir ya, bu "akşam evde yalnız uyuyamıyorum, tv açık uyurum uyursam kanepede, yatağıma gidemem" demiş, benim içimden bi şeyler koptu. "sarılırım ben sana, korkma" diyesim geldi de diyemedim be sözlük. içimde kaldı her şey. sevmeye kıyamaz mı insan erkeğini, benim olsa kıyamazdım heralde.
muse - love is forever çalıyor arka fonda, ağlayamayan bana "ağlatıcam lan seni" dercesine. şükür ki arkadaşlarım var. onlar olmasa koparırdım heralde nöronlarımın bağlantı noktalarını da birleştiremezlerdi. * *
düşünmemem gereken birini düşünüyorum.. bana ait olmayan birini, belki de hiç olmayacak birini.. içim yanıyor ama her anım onunla geçiyor, acılarımı sevmeye başladım.. sana sormayacağım sözlük çünkü cevabını biliyorum.. evet evet ben delirdim ...
sözlük artık akıl sağlığım gerçekten yeridne değil, her baktığın şeyde onu görüyorsan ve hala onunla değilsen, her anında onu yaşıyorsan ve onsuzluk sana nefes aldırmıyorsa, evet evet bu gerçekten delirmek demek...
galiba bitti artık sözlük. aslında onun için çoktan bitmişti de benimkisi biraz daha rötarlı oldu *.

hala içimde biraz var sanırım ondan ve hep biraz kalacak ama hiç bir zaman eskisi kadar olmayacak. neyi yanlış yaptım niye böyle oldu keşke net olarak bilebilsem. bütün sebep ben miyim yoksa başka neler var bilmiyorum. bilmek istiyor muyum onu da bılmıyorum. ama özlüyorum be sözlük ne bileyim yanında saatlerce durmaktan hıc sıkılmadıgım başka insan olmamıstı, beni bu kadar iyi anlayan veya anladıgını sandıgım bir insan da olmamıstı belki de hiç olmayacak.

şimdi her şey bir kat daha zor sanki ve bir kat daha yalnız. belki yeni biri cıkacak mutlu oldugumu zannedicem ama hep içimde kalacak bir şeyler.

benım yap boz'umu tamamlayan parça o'ydu artık hıc bır parca tam olarak tamamlayamayacak benım yap boz'umu, hep bir yerlerde boşluk olacak, eskiden dolu olan boşluklar.

keşke ben, keşke o, keşke biz böyle olmasaydık. keşke hala o'nu uzaktan gördüğümde içimden gelip yüzüme kocaman bir gülümseme olarak yansıyan o sevinç hayatımda olsaydı.

keşke hala o ben, ben de o olsam.

keşke...
sözlük, eğer öldükten sonra bir yaşam varsa * orada da beraber olacağız... hurilerin hepsi kim istiyorsa ona kalsın, ben sadece onu istiyorum.
hep beslenen biraz umut, gelip geçen günler ve getirdikleri, hayattan hep beklenen ama bir türlü gerçekleşmeyen bastırılmaya yüz tutmuş istekler, sınırsız düşünceyle kontrolden çıkmak üzere olan bir beyin..aforizmalar yakındır..
bir kaç gündür kendimi öylesine kapatmışım ki sabahın köründe okan ve inci sözlük ile ilgili olaylar duydum senden sözlük şoka girdim.ama bişey itiraf ediyim hala bişey anlamış değilim.
entellektüel insanlarda sıçıp, osuruyor gençlik. uyanın.
sıkıldım bu yurttan, basıyor artık bruası bana diyordum ya hani. öyle değilmiş be sözlük.

şu an toplanıyorum ya hani, baba evine dönüyorum ya geri, nası bi duygusalım şu an. gitmek istemiyorum ki ben, meğer ne çok seviyormuşum burayı, meğer ne çok sevmiyormuşum evimi. laan! benim daha yapıcak birsürü şeyim vardı, gezecektim daha, ne planlar yapmıştım.

ya yok gidesim gelmiyor benim.. hiç hazır değilmişim be sözlük.. yok ya ağlamıyorum, gözüme toz kaçtı da ondan..
sözlük 1 saniyem geçmiyor onsuz sözlük. aklımın kalbimin tamamı onunla dolu... çıldırmak üzereyim onsuzluktan sözlük... ateş basıyor terliyorum, sonra dakikalarca üşüyorum, buz kesiyorum sözlük...
sonunda olan oldu sözlük. bu kadar içersen bir bok olmalı zaten. ayak kemiğimi çatlattım sözlük. alkolü bırakıyorum sözlük.
-düşük beyinli insanlara sinir olduğum halde sırf kalplerini kırmamak için onlarla konuşmaktan,
düşüncelerini dinlerken boş boş zaman kaybetmekten nefret ediyorum.
-insanları tersleyememekten nefret ediyorum.
-alışveriş merkezlerinden nefret ediyorum.
-kendini beğenmiş hemcinslerimden nefret ediyorum.
-aslında genel olarak 1-2 kişi hariç tüm hemcinslerimden nefret ediyorum.
ah sözlük ah... kalbimi açsan karacaahmet mezarlığı gibi...