bugün

Olmasam da olur mus.
şimdi pes oynuyorum biraz sonra netten yemek tarifi bulup yemek yapacağım, bunu niye yapıyorum bilmiyorum. lan ne yemek yapsam.
kampüsteki oda ortağımız olan kadın hocadan hiç hoşlanmıyorum.
görseniz siz de hoşlanmazsınız. sahte bir kadın. dili güllü derler ya, o cinsten. canım'lı, güzelim'li konuşsa da sahteliği hemen kendini ele veriyor. bir de masası bir acayip. isminin yazılı olduğu metal levhanın kenarlarında çiçekler var, masası saksılı çiçeklerle dolu filan. bir de masasında bir bant kesme makinesi var, pembe ayakkabı şeklinde. şöyle bak;

http://www.garantiofis.co...ant-makineleri-scotch.htm

ben kadınım diye bağırmanın ötesinde birşey bu.
afedersiniz, benim a... neyse, ben birşey demiyorum.
her şey çok kötü bombok azcık cesaretim olsa işi evi herşeyi bırakıp gidicem ama yapamıyorum hiç cesur degilim sadece susuyorum.
birazdan denetlemeci, denetlemeye gelecek işyerini. şu an hangi açığı kapatayım diye düşünürken. battık balık yan gider modunda sözlükteyim.
bir orhan gencebay aşığıyım.
O zamanlar metin2 denen oyunun yeni çıktığı zaamanlardı... Adamlara alışveriş için selam yazıyordum onlarda bana "as" yazıyordu. Normal gibi görünüyor ama ben as' ı ananı gibim sanıyordum ve bende adama saydiriyordum. Öğrendiğim gün benim için yeni bir hayat başladı. Ayrıca şu arkadaşça dolaşanları herkesle arkadaş oluyor sanıp ekliyordum... Malmışım ben.
geceleri isik kapaliyken uyuyamam ben.
dün uzun zamandır konuştuğum kız ile kadıköyde buluştuk. önce yemek yedik kahve içtik. sonra eylem ve gaz yüzünden tadımız kaçınca bırakıp moda sahiline yürüdük.
yürürken elini tuttum, nasıl tepki vereceğini bilmeden ve hemen hemen yol boyunca. o da sessizce elimi tuttu. öptüm, elimi omzuna attım. hiç bi tepki vermedi. gözlerimin içine 2 saniyeden fazla bakamadı. eh hal böyle olunca sanki karşımda gerçekten saygı duyduğum ve hoşlandığım bi kız yokmuş da "bana yemek kahve ısmarladıktan sonra istediğini yap umurumda değil" diyen bir hayat kadını varmış gibi hissettim.
aşk ölmüş sözlük.
Ellerim uyuşuyor, düşüncelerim acıyor.
Konuşamıyorum,yiyemiyorum,içemiyorum.
insanlar ölecekmişim gibi bakıyor, bir yerden alıp bir yere götürüyorlar,mutlu olayım diye.
Sokaklar geçiyorum, caddeler, büyüyor.şehirler geçiyorum.

Her durakta bir sigara yakıyorum,sol elimle içiyorum, sol tarafımı canlandırmak için.
insanlar konuşuyor,içiyor. Hepsine bakıyorum. Belki biri sensindir diye.

Seni görmeden ölmeyeyim diye.
Tunceli'den bal gelmiş üç çay kaşığı yedim bildiğin ciğerlerimde hissediyorum yakıyor sanki.
Iskembe corbasini cok seviyorum.
bugün yanıma geldi sözlük. beni çok sevdiğini söyledi. bu şehirde bu okulda benim için kaldığını söyledi. ama mesajlarının bir kısmını okudum. yine arkamdan bir şeyler yapıyor. gidip yüzüne söyleyemiyorum da. lanet olsun dünyadaki varlığım tam olarak amaçsız. ne yapmam gerekiyor bilmiyorum. buraya gelip ağlıyorum işte bol bol. neyse burada bitiyor bugün de.
zaman zaman kimsenin beni sevmediği kanısına varıyorum. özellikle sevmiyorlar sanki.
sıkıldım da zaten...
seni sevdigimi anladigim gunden beri
sesler degisti renkler degisti
yuzumdeki cizgiler baskalasti
gecmisim degisti oyunlasti
yesilin ortasinda gelincik gibi
incelesti, yabancilasti
siste bagiran vapur dudukleri gibi
geliyor muyuz, gidecek miyiz? yoksa
ciglik cigliga
ciglik cigliga

seni sevdigimi anladigim gunden beri
hiclik degisti yokluk degisti
karsiliksizligim dengelesti
gunler degisti
sana dönüstü
.
.
gözlerimi açtığımda basımın ağrısı nedeniyle gözlerimin ağrıdığını fark ettim. masada toplanmış 7 kişiydik. her türlü muhabbet dönmüştü arkamdan gelen darbuka sesleri ve gülüşler.. sokağın ortasından geçen güzel kızlar ve erkek arkadaşları. ellerinde kadehlerle dolaşıyorlar anlamış değilim. masadaki muhabbete değil dahil olmak, ne dediklerini dahi duymuyordum. gözlerimin arka kısmındaki damarlarındaki ağrıları hissediyordum. tam yanımda oturan arkadaşım dürtüp 'ne oldu kanka birini mi gördün tanıdık' dedi. irkilip 'yok be abi başım ağrıyor' diyebildim sadece.

basımın ağrısı bir yana, ortamın o ışıkları o kadar gözlerimi ağrıtmıştı ki bi boşluğa baktığımda rengarenk yuvarlak şeyler oluşuyordu. herkesin önünde kavun vb. meze ile klasik rakı bardağı vardı. bende ise bi bardak dolusu meyveli soda vardı. masadakiler sanırım o dalgın halimi farketmiş olacak ki birden bana baktılar. birşey olduğunu anlamış olacaklar ki soru dolu gözlerle bakıyorlardı.

-ben kalksam iyi olacak arkadaşlar gitmem lazım yarın görüşürüz başım çok fena ağrıyor.,

bardağın altına 5 lira bıraktım yanımdaki arkadaşıma bakıp aldığım sodayı ödemesini belirttim kısacası. kalkarken arap şükrünün o tek kişinin geçeceği masalar arasındaki koridordan çıktım. arap şükrü'den zafer plaza istikametine çıktığımda kulaklarımda hala darbuka ve kahkaha sesleri vardı. çarşı karakolunun önüne geldiğimde telefonumun çaldığını fark ettim. annem. 'oğlum nerde kaldın başına birşey mi geldi bak yemek yedik hala yoksun'.. anne sen sofrayı kaldır ben birazdan otobüse binip geliyorum diyebildim sadece. kulaklığımı çıkarıp müzik dinlemeyi düşündüm durağa geldiğimde. kulaklık kulağımda otobüs bekliyordum. otobüsüm geldi ve bindim. tek kişilik koltuklarda oturmuş dışarıyı izliyorum. çalan müziği duyuyorum ama anlamıyorum dalmış dışarıyı izliyorum. otobüs heykelden aşağı inip yıldırım'a girdiğinde o rengarenk sokakların ve kalabalıkların yok olduğunu anca fark edebildim. bunu fark ettiğimde çalan müziğin mor ve ötesi - bir derdim var olduğunu duydum.. baş ağrım az da olsa geçmişti ama beynim resmen zonkluyordu.

telefonu elime aldım. 23 kadar whatsapp bildirimi. yakın arkadaşlarım ve konuştuğum kişiler mesaj atmış, cevap atmayınca merak içeren bi kaç mesaj daha yollamışlardı. tüm mesajları okudum hepsini cevapladım. kız arkadaşımın 'yarın bi piknik yapsak mı sadece ikimiz' mesajını anca görmüştüm. tam 8 saat önce yazmış meğerse..

yüzümdeki gülümseme gayri ihtiyariydi. ona neden mesaj atamadığımı anlatacağımı, çok aç ve yorgun olduğumu söylemekle yetindim. durağa geldiğimde otobüsden inmek için ayağa kalktığımda fena bi baş dönmesi olduğunu fark ettim. otobüse tutunup aşağı indiğimde serin hava yüzüme vurdu. kulaklığı çıkarttım nefes nefese kaldığımı fark ettim sırtım ter içinde kalmış başım dönüyordu. yolun kenarına geçtim istem dışı bir kusma hissettim. öleceğim sandım o an.. 2. ve 3. derken.. tek bir yudum bile alkol almamıştım sanırım bunaldığım için böyle olmuştum. kendime geldim eve gittim. yattığımda tüm günün yorgunluğunu daha iyi anlamaya başladım..

o an şunları farkettim.. ben bugun ait olmadığım bi dünyaya girmiştim. alkol masaları barlar rakılar sarhoş arkadaşlar rengarenk ışıklar.. bunlar hiçbiri bana göre değildi. anca eve geldiğimde tv karşısına geçip ntvspor u açtığımda bu farkı anlayabildim.. ait olduğum yerin orası olmadığını fark ettim. kardeşim yemekleri ısıtıp yanında da benim sevdiğim tatlıyı getirdiğinde üzerimde eşofmanım vardı. yani dünkü ben geri gelmişti. tek fark vardı baş ağrısı. tabi onu da kardeşimin karışımı ile 20 dk sonra hallettik.

o rengarenk ışıklı, canlı, eğlence dolu bu mekanlar bana göre değilmiş sözlük. mahalle arkadaşlarımla parka gidip kola ve çekirdek içerken yaptığım muhabbetleri hiçbirşeye değişmeyecek biri olarak benim ait olduğum yer burasıymış. saat geç olduğunda evlerimizin önünde muhabbet ederken yaşadığım eğlenceyi hiçbir arkadaş çevresi yaşatamaz sanırım bana. oh be sözlük en güzeli de buymuş.. iyi ki o tür ortamlara uzağım o tür ortamlarda çevrem yok. bir günde yaşadıklarım bile yetti bana.. bugunluk benden bu kadar sözlük.
kenid kişiliğini yansıtmayan erkeklere uyuz oluyorum sözlük. önce bir melek kesiliyorlar ilgi filan vs. sonra hooop bir bakıyorsun öküzün önde gidenleri çıkıyor. hayır bunu bile bile aşık oluyosun ya işte ozaman kendime sövüyorum.
hiçbir şey içmedim ama kafam acayip güzel sözlük. dönüyor lan etraf. uçuyorum sanki. *
kendimi 80 yaşında gibi hissediyorum.
gidiyorum doktora mesela, yav diyorum her yerim ağrıyor benim, hem ben 65 yaş üstüyüm neden hala sıram gelmedi.
aşağıda veletler oyun oynuyor, eskisi gibi seslerini duymak için camları açmıyorum mesela. şu çift cam teknolojisi ne büyük nimet.
tramvaya, otobüse biniyorum, ayakta kalıyorum. kızıyorum oturan gençlere. evladım yer versenize!
kırıyorum herkesi, huysuz bir yaşlıyım. sanki bi ben bu kadar yaşamışım gibi ahkam kesiyorum.
sonra gece oluyor, yatağımın içine giriyorum. bütün organlarım ağrıyor. ama en çok kalbim. eskiden gençliğimde ne deli yatardım. sol tarafa yatıyorum, kalbimdeki acının üstüne baskı olsun diye.
sonra ağlıyorum deli gibi, yorganı ısıra ısıra, hıçkıra hıçkıra.
inceldiği yerden kopsun moduna girdim. çok fazla önemsemezdim bazı şeyleri, şimdi hiç önemsemiyorum.
yakın arkadaşımın benden önce adını bile duymadığı yazarları sahiplenmeye çalışmasına dayanamıyorum. kuduruyorum sinirimden ve bu yüzden arkadaşlığımı bitiriyorum yavaş yavaş. çünkü kızın yüzüne "ulan yavşak sen bu yazarları bu yönetmenleri filmleri bilmiyordun ben sana öğrettim, sadece çevrem yok kimseyle konuşamıyorum dedin diye! üniversiteye gidip hala ipek ongun okuyor olma diye kimseyle paylaşmayacağım kitaplarımı ödünç verdim ben sana!" diyemiyorum sözlük. sinirimden kuduruyorum sözlük.
yavru bir muhabbet kuşum var, henüz bir kaç aylık olduğundan uçamıyor daha. kafesle arası pek yok sürekli o odadan diğerine yürüyor. önceleri eve geldiğimde acaba nerededir diye arıyordum, şimdi alıştı artık kapıyı açınca paytak paytak koşuyor bana.
değişik bir hayvan. sanıyorum ki kendini köpek zannediyor, ilginç olan ise bunu gören arkadaşlarımın, "seninle aynı havayı soluyan canlının normal olması beklenemez zaten" demeleri.
haklılar mı? değiller lan tabi.
yakın arkadaşımın benden önce adını bile duymadığı yazarları sahiplenmeye çalışmasına dayanamıyorum. kuduruyorum sinirimden ve bu yüzden arkadaşlığımı bitiriyorum yavaş yavaş. çünkü kızın yüzüne "ulan yavşak sen bu yazarları bu yönetmenleri filmleri bilmiyordun ben sana öğrettim, sadece çevrem yok kimseyle konuşamıyorum dedin diye! üniversiteye gidip hala ipek ongun okuyor olma diye kimseyle paylaşmayacağım kitaplarımı ödünç verdim ben sana!" diyemiyorum sözlük. sinirimden kuduruyorum sözlük.
bana yazmasini bekliyorum, yazsana lan!
her sınavdan önce arkadaşlarıma kopya vercem derdim ama vermezdim . :(