bugün

şu anda sınıfta dersin başlaması için hocanın gelmesini bekliyorum. az önce siyah ojeleri olan bir kız ile krocan bir çocuk el ele geldiler ve arka sırama oturdular. krocan aldı kızın telefonunu, kurcalayıp duruyor. bu kim, şu kim, neden sana mesaj atmış vs. kız da açıklama yapıyor. kız olmaktan utandım desem yeridir. sevgili de olsa herkesin bir özeli var.
aşağı yukarı bütün arkadaşlarım bu sene üniversiteyi kazandı.kimi tıp,kimi öğretmenlik,kimi de hukuk vs..her neyse,ama öğretmenliği ilk seneden kazananların öğretmenlik günü kutlanırken yine aynı şekilde tıp kazanan taze birinci sınıfların tıp bayramı kutlanırken benim gibi taze birinci sınıf hukuk kazananların bugün avukatlar gününün bir tane arkadaşım tarafından kutlanılmıyor olmasına içerledim bu sabah biraz.

neyse akşamı bekleyelim belki olur bir şeyler
bu lanet ofise her geldiğimde hayalimdeki yaşantımı düşünüyorum. haftanın 3 günü sabah 8 de kalkayım, 1 saat sahilde koşayım, eve gelip duşumu alayım, üzerimi değiştirip saçımı yapıp evden çıkayım saat olsun 09:30, (kalan 2 gün de uykunun dibine vurup 09:00 da uyanayım *) ofisime gideyim saat olsun 10:00, portakal suyu ve tosttan oluşan kahvaltımı yapayım, * * * * gazetelere - facebook a - twitter a - sözlüğe bakayım, saat olsun 10:20, ondan sonra 13:00 a kadar dur durak bilmeden sıkı bir şekilde çalışayım, 13:00 da yemeğe çıkalım arkadaşlarla, güzel bir yerde yemek yiyelim * biraz hava alalım ve saat 14:00 gibi ofise dönelim, 16:30 a kadar yine dur durak bilmeden çalışayım, 16:30 da kahve ve dedikodu molası verelim, * * * ondan sonra saat 18:30 gibi çıkayım işten 19:00 da varayım evime. yada varmayayım takılalım arkadaşlarla dışarıda bir yerlerde. he olur bazı günler sabah 09:00 akşam 19:00 - 20:00 olsa da çalışırım, bana bu imkanları versinler ofiste bile yatarım yeter ki kavuşayım şu hayalime, böyle olsun yaşantım.
ne zaman işlerden sıkılsam emekli olacağım günü hesaplıyorum. an itibariyle primimi doldurmaya 3742 GÜN, yaşımı doldurmaya 33 senem var.
bir zamanlar ben, hala hayal kurabiliyorken, o kurduklarımı yaşayan insanlar görürdüm bazen. Tanımadığım etmediğim o insanlara içimden gelen dev bir kıskançlık dalgası sonucu "orospuçocukları" derdim. sonra bir başkasının hayalini yaşadığımı okudum bir yerlerde. gariban, artık neyle besleniyorsa bildiğin benim iş hayatımdan bahsetmiş hayal olarak! sonra aynaya baktım ve dedim ki; birader sen de orospuçocuğuymuşsun.

- sezar'ın hakkı brütüs'e.
- ahmet abi yüzleştim kendimle! gene! tekrar! bi bitmedi mk!
günaydın,

seyiluk bey dün "sabah" açtığınız 13265645 nolu satınalma talebinde ki malzeme tanımı ve malzeme kodunda sanırım bir hata var. bu "sabah" itibarıyle diğer talepleriniz siparişe dönüştü bunu da tamamlamamız için kontrol etmeniz gerekiyor.

iyi çalışmalar.

arzu ayçokgüldüm.

falan kimya satınalma opereyşıns cartcurt
gırand menecır puhahaha
0 212 bıdı bıdı bıdı

fabrikamız iş makinelerinin bakım, onarım, parça talepleri gibi işlerinin satınalma talebi konusuyla da ilgileniyorum sözlük. dün "direksiyon motoru" diye açmam gereken malzeme talebinin tanımını "ereksiyon motoru" olarak yazmışım. ve satın almacı abladan üstteki kinayeli maili aldım. "sabah" kelimesini tırnak içine alması pek hoş olmamış gibi sanki. mail'e geri dönemedim ve dünden beri telefonlarına bakmıyorum.
sistemi açmadan sözlüğü açarsan olacağı bu. senden şikayetçiyim sözlük, hep senin yüzünden.
dostum dediğim, hayatımı paylaşmaktan keyif aldığım, varlıklarıyla beni mutlu eden kişilerden boktan maç muhabbetleri sebebiyle ki ister istemez dahil oluyorum, soğuyorum. bu adam o adam mı diyorum bana bu sözleri söyleyen, beni tanımamış mı diyorum, ciddi olduğumu nasıl düşünür diyorum ve kaygılanıyorum.
bazen diyorum daha farklı biri olsaydım şair ruhlu olmasaydım, yazmasaydım şiir, olmasaydı hayat ve aşk görüşüm bu. farklı bir hayat yaşardım ve güzel olacağı kesin.
Kolanın formülünü bilen iki adam aynı uçağa da binmesin, hiçbir zamanda ölmesin.Çok güzel lan.
Hani boyle olur ya dunyada bi kisi seni anlar dinler yaninda olur sahip cikar sana yok amk oylr biri yok hayatimda.
dun gece kafam cok bozuktu. ev arkadasima "ben gidiyorum" deyip ciktim. markete gidip bir suru cips ve bira aldim. bir cardaga gecip oturdum. sonra gidip parkta oynayan cocuklara cips verdim. onlarla oynadim. kaydiraktan kaydim, salincaga bindim. cocuklardan birinin annesi hastaneden hastam cikti, beni onlarla cay icmeye davet etti. gittim, onlarla sohbet ettim. meyve yedik, muz kabugunu cope atmadigimi eve donerken fark ettim ve ev sahibinin pencere demirine astim. eve girdim ev arkadasimin ustune zipladim. uyandirdim, sabaha kadar onunla sohbet ettim. yasadim be sozluk. yasiyorum. yasayabiliyorum yine de.
mutlu sonla biten romantik komedi filmlerini çok seviyorum, bazen gözümden yaş geldiği bile oluyor.
Kız arkadaşın, "korku filmine gidelim mi?" sorusuna; "yaa ne gerek var, romantik bir filme gidelim" dedim.
itiraf ediyorum; korku filminden deli gibi korkuyorum.
Aylar sonra yine ağladım. Annemin o sözünü hiç unutmayacağım.bana güvenmeyişini temsil ettiği, harfi harf diken gibi kalbimi delen sözlerini.
Fındıklıktayım. Derenin şırıltısını dinliyorum ve arılar zırr vırr ediyor. Umarım zarar vermezler!
küçükken tarkan filmindeki ahtapottan ve tek gözü pörtlemiş dev gibi olan adamdan çok korkardım.
hava soguk. Parmaklarimi yalamayi seviyorum cips veya pizza yerken. Abuk bi haldeyim.

Binlerce yil ormanin icinde bi evd kapanip hic cikmak istemiyorum.
az önce morhipodan converse marka ayakkabı ile koton elbise aldım. ikisinin toplamı 80 tl tuttu, kargo ile beraber tabi. bunu finansbank sağolsun 8 taksit yaptı. yani bana 8 ayda 10 tl ye geliyor. muhacır mıyım neyim? bilemedim. birden içimi hüzün kapladı. her alış verişimde bu oluyor. nedense hep elbise ve ayakkabı alıyorum.

edit: baktım da bildiğin reklam yapar gibi itiraf olmuş.
bugün onu gördüm ... hiç değişmemiş. hala çok sevimli yakışıklı ve masum görünüyor. onu gördüğüm an bayılabilirdim tir tir titredim. sesim bir acaip oldu. ve göz göze geldik sevindim unutmamış dedim. o an hayat durdu sonra gene devam etti. zamanı gelince gene gitti. bana yaşattığı duygular o kadar özel ki üzülmüyorum. kısa zaman sonra gene biribirimizin hayatında olacağız çünkü. bakıyorum da gözümde kimse yok şu an onu gördüğüm an kimsenin önemi kalmadı sanki benim için. ama yüreğim şu an tamamen boşlukta. kimseyi sevemezmiş gibi sanki sadece onu bekleyecekmiş gibi.
yeni bir işe başladım. herşey iyi hoş ama ofisin içi buz gibi. piresentabıl dediler geldik ama henüz elimi götümün altından çekebilmiş değilim. anca öle ısınıyom.

iki gündür ısınmak için balkona çıkıyorum. böle yüzümü güneşe dönüp içiyorum sigaramı. arada bide kendi eksenim etrafında dönüyorum. kendimi döner gibi hissediyom amk ya.
(bkz: svein oddvar moen) başlığını gördüğümde dedim ki kesin manken, oyuncu falan felon bi şey len bi açtım baktım hakem çıkmaz mı şok oldum, çok saçma bi entry oldu farkındayım ama insanlar vizelere çalışmakla misafirin gelmesi arasındaki zaman diliminde böyle saçmalıyor demek ki hoş entrylerim kara delikte kayboluyor ama neyse, tamam hadi iyi bak kendine görüşcez merak etmee.
itiraf ediyorum sözlük her sabah otobüste gördüğüm dağhan külegeç'in ankara şubesi olan o çocuğa aşığım lan. Ağzı yamuk değil ama vallahi bak.
Bundan 4-5 sene önce dalga geçtiğim, küçümsediğim şeylerin çoğu başıma geldi. Asla yapmam dediğim şeyler isteklerim oldu. Siz siz olun büyük konuşmadan önce bir kere daha düşünün. Ben ettim siz etmeyin.
uludağ radyo'da " ipek'imize kan desteği kampanyası " ile ilgili yazım okununca çok mutlu oldum. dj'ler sürekli tekrar etti ve unutmadı. itiraf etmeliyim ki çok gururlandım. koca koca adamlar minik bir can için nasıl da uğraşıyorlar.
ipek için elimizden geleni yapıyoruz, inşallah güzel sonuçlanır.
Etrafimda o kadar cok cocuksu insan var ki kendimi yiyip bitiriyorum. Kimseyle konuşmuyorum. Hayir, cok olgun filan da degilim. Aksine agresif ergen modundayim ama etrafimdaki salak salak hareketlerle dikkat cekmeye calisan ergenleri gorunce cildiriyorum. Bir an once kurtulmak istiyorum.