Bir binanın çatısındayım; aşağıda gördüğüm insanlar ufacık gözüküyorlar benim bulunduğum yerden. Karınca gibi sürüler halinde yürüyorlar sokaklarda. hayatta galip gelebilmesi için, hepsinin bir birinden üstün olması gerekiyor. Rüzgar da hafif ileriye doğru itiyor beni, vücudumun istediği de bu yönde ona eşlik etmek istiyor sanki. Kendimi aşağıya bıraktığım da saatlerce hava da süzüleceğim hissi var içimde olacaklardan çok uzak. Kendimi bırakıyorum. Huzur içinde yol alırken, düşmem çok ani oluyor. ne gözümün önünden bir film şeridi geçiyor ne de acı var, sadece sonsuz huzur.
6 ay boyunca hergün ağlamak ve değiştiremediğim bir cok şey yüzünden bir gece yatağımda yine bir kabustan uyandıktan sonra elimde dolapta bulduğum her türlü hapla intihar etmeye kalkıştım. tüm hapları ağzıma attım, ama yine hep olduğu gibi ölmekten korktum, hayat'a dair umutsuzum diyordum hep demek ki değilmişim ki, hepsini cıkardım. kendimden nefret ettim, intihar etmeyi bile beceremiyordum. ağlayarak uyudum, ağlayarak uyandım.
Hava yeni yeni kararıyordu. Yağmur yağdı yağacak. Herşey ters gidiyor. 'Güzel bir gün ölmek için' çalıyor arka fonda. Gittim mutfağa aldım bir bardak su ve ne kadar ilaç varsa.. Güzel birde not yazdım sonu elvedayla biten. Geçtim salona açtım müziği son ses. Içtim tüm ilaçları tek tek.. Bu bir intahardı..
(hikaye yazarım dedim dedim inanmadınız bakın şimdi ne oldu)