ilkokul 3. sınıfta okula servisle gittiğim sırada yanıma oturan sarışın mavi gözlü kız. adı gamze idi. en son 2 yı önce görmüşümdür herhalde. ''keşke seni görmeseydim de hafızamda ilkokul 3. sınıftaki hali ile kalsaydı'' dedim *
ilkokul aşkım selda. okula beraber gider gelirdik. Mahallelerimiz yanyanaydı. Annemi seldanın annesi ile tanıştırmış seldayla buluşmak için zemin hazırlamıştım. O yaşta bunları düşüneceğime derslerime verseydim kendimi şimdi sakarya üniversitesi mekatronik bölümü mezunuydum ** annem sanırım işin farkındaydı. arada sırada seldalara oturmaya giderdik, işte o anlaren mutlu olduğum anlardı birde seldanın okula gelmediği günlerde, bizim eve gelerek öğretmenin yazdırdıklarını kendi defterine geçirdiği anlar.
Bir gün okuldan eve gelirken, inanılmaz bir soru sormuştu bana. Beni seviyormusun? elim ayağım birbirine dolandı konuşamadım, nefessiz kaldım bir an ve sonra bağırarak evet dedim ve bir anlık cesaretle sen kelimesi çıkıverdi ağzımdan oda evet dedi. O anki mutluluk 7 yaşındaki bir çocuk için paha biçilemezdi.
1990 ların hükümeti bitirdi bu aşkı, milli eğitim bakanlığı beni sabahçı onu öğlenci yaptı. ben ne kadarr yeni aşklar bulmuş olsamda seldayı unutamadığımın kanıtıdır bu entry. bir gün sözlüğe girip bu entry i okur içinden o benmiyim acaba diye geçirirsen selda * o sensin emin ol *
ilk aşık olmam bundan takriben 15 sene evveldi ama daha dün gibi hatırlıyorum.. emel diye birisi vardı. benden bir sınıf üstte okuyordu. kıvırcık saçları vardı ve genelde arkasına bağlardı.. mavi önlüklüydük hepimiz ancak bir insana bu kadar mı yakışır mavi önlük..
ilkokuldan mezun olana dek hislerimi istikrarlı bir şekilde sürdürdüm.. ama tabi gidip söyleme kısmını bugün dahi olsa gerçekleştirmek dünyanın en zor işi olsa gerek..
uzun zamandır kendisini ne görüyorum ne de ondan haber alıyorum. sanırım evlenmiştir..
14 yaşlarındaydım... karşı komşumuzun torunu vardı benden bir yaş büyük. onun yüzünden hep bayram ve yaz tatillerini çok sevmişimdir. hep gelirdi çünkü. onu balkonda görünce mideme kramplar girer, kalbim yerinden çıkacak gibi olurdu. gizli gizli perdenin arkasından onu seyrederdim. görecek diye ödüm kopardı. ilk platonik ve gerçek aşkımdı. 2-3 yıl kadar sürdü sanırım. kimseyi bir daha öyle karşılıksız sever miyim merak etmişimdir hep...
evlenme teklif ettim tokat attı öğretmene söyledi o da dövdü beni. annesine söylemiş. o da geldi şikayet etti öğretmene, öğretmen bi daha dövdü. 8 yaşındaydım. sevmiştim ulan ben o zalımı.
Çok ilginç ve çok güzel bir anıdır halen benim için.
Biraz uzun yazacağım ama okumaya değer be sözlük.
Lise birinci sınıftaydım. Bir arkadaşımın, hemen evimin yanında, benimde bir yıl evvel mezun olduğum ortaokulda sevdiği vardı.
Sürekli onu bekler, dururdu. Dalga geçerdim. Neyse, günlerden bir gün bu arkadaş beni çağırdı. Benden hoşlanan bir kız olduğunu, sevdiğinin en yakın arkadaşı olduğunu ve benimle tanışmak istediğini söyledi.
ilk aşamada reddettim. Hemde kızı hiç görmeden. O ara takıldığım bir kız olduğu için. Ne salakmışım meğerse.
Neyse, bir hafta filan geçti, bizim arkadaş yine beni çağırdı. Kızın ısrarcı olduğunu, yaklaşık 2 yıldır beni sevdiğini söyledi. Meğer ben orta sonda iken, o orta ikinci sınıftaymış. Sınıfıma gelip, duvardaki fotoğrafa bakarmış.
Arkadaşımın ısrarına dayanamayarak, tanışmayı kabul ettim. Bisikletle okula gittim, karşıda 10-15 kız var. Arkadaşım tarif etti. Şu karşıda gözlüklünün yanında dedi. Gittim, önlerinden geçerken baktım, bizim yan sitede oturan, salak bir kız var. Geri döndüm, arkadaşımın yanına. Ben o salakla asla çıkmam dedim. Süt çocuğu o halen, asla bana uymaz dedim. Emin misin? Bu kız çok güzel bak dedi. Hayır, istemiyorum dedim. Mevzuyu kapattım. 10 gün falan arkadaşı görmedim bir daha. Neyse bizim arkadaş kafaya koymuş, bizi tanıştıracak. Bir gün beni çağırdı. işimiz var diye. Okula doğru gittik. Birazdan dönücem, buraya,
Bir de, o aralar mahalleden hayran olduğum bir kız var ki, gördükçe içim eriyor. Halen aklıma geldikçe içimi sızlatır. Kızı markette görüyorum, utancımdan yüzüne bakamıyorum. Bu kız bana asla bakmaz diye utanıyorum. Dünya yıkılsa, yer yarılsa, içine düşsem, yani aklınıza gelebilecek her türlü felaket de olsa, bu kızın bana yüz vereceğini asla sanmıyorum.
Neyse, demiştim ya bizim arkadaş beni çağırdı, işimiz var diye. Okula doğru gittik. Bir baktım, arkadaşımın sevdiği geliyor, hemde yanında benim o hayran olduğum, yüzüne bakmaya utandığım kız var. Benim tabi nefes alışım değişti, betim, benzim sarardı. Arkadaşıma dönüp, oğlum yengenin yanındaki kızın adı ne dedim. Bu kıza ben aşığım dedim. Arkadaşım pis pis güldü. Ne oluyor, diye sordum. Oğlum, sen salak mısın? Bir hafta önce reddettiğin kız o işte dedi. O an öleyim, üzerime toprak atın, diye bağırmak istedim.
Neyse, kızlar geldi. Arkadaşım bizi tanıştırdı. ikimizinde istediğini sesli bir şekilde belirterek, biz bir arada bırakıp, yanımızdan ayrıldılar. O günden sonra biz o insanla çıkmaya başladık.
Çok sevdim be sözlük. Çok. Sene 1999. ilk aşkım, göz bebeğimdi. Hala hatırlarım. Hala aklıma gelir, içim burkulur.
Bunun ailesi düzensizdi. Babası içkici bir şerefsizdi. Yani her an boşanma ihtimalleri vardı ve nihayetinde boşandılar.
Benim kız ise annesi ile birlikte benden çok uzaklarda bir şehire bastı, gitti, dedesinin yanına.
Sonrasında numarasını buldum, aradım ama beni bir daha arama yanıtıyla karşılaştım.
5 yaşındayken, ön dişleri olmayan, önlüğü yıkanmaktan mora dönmüş mavi gözlü ve siyah saçlı, bir de s harflerini söyleyemeyen fuat. evet. şimdi evlenip barklanıp çola çocuğa karışmış. ne sevimli. zaten benim karşılıksız aşkım 5,5 yaşındayken, neden kutu kutu pense oynarken onun boklu ellerini tuttuğumu soran gaddar(!) babam yüzünden sona ermişti.
orta bire giderken, okul çıkışı eline bir kağıt tutuşturduğum. beklediğim cevabın 3 gün sonra gelmesi sebebiyle ; bu kız beni nasıl bekletir diyerek red ettiğim ilk aşkımdır. nasıl bir özgüvene sahipmişim bilemedim. lakin olaydan sonra ki iki sene kafa taşlara vurmustum.