hoşlanmak, yapılan veya hissedilen eylem karşısında haz alma duygusudur.
bunları kısıtlamak ne kadar yerli olabilir bilinmez.
- egosu olan bir insanı karşıma alıp çatır çatır konuşarak susturmak.
okumak, yazmak, konuşmak, rutin hastane ziyaretleri, doktor hobisi, doktor fobisi, deniz dalgaları, goldenlaşmak, çılgınlaşmak, çocuklaşmak, olgunlaşmak, bla bla....
yalnız bırakılmak, gerçek anlamda yalnız bırakılmak.
güzel sözler istemiyorum çünkü biliyorum ki bugün güzel diyecek olan yarın kötü diyecek.
iyi davransınlar da istemiyorum, çünkü iyi davranan bir dakika sonra kötü davranıyor.
sadece sadece kendi halime bırakılıyım. yok sayılayım.
- bir şarkı dinlerken dikkatimi, varlığı fazla anlaşılmayan geri vokale ve hafif basslara vermek; kimsenin dikkat etmediği bir şey üzerine yoğunlaşma hissi.
- sabahın kör vaktine kadar ayakta kalıp balkonda güneşin doğuşunu izlemek.
- uyuyan insanları izlemek.
- derste hocanın mimiklerine, tonlamalarına, telaffuzuna odaklanmak; çeşitli analizler yapmak.
- içine koyulan suyu, renkli sıvılarmış gibi gösteren rengarenk cam bardaklar.
- içinde mısır tanecikleri olan hafif salatalar.
- renkli tükenmez kalemler.