insanlara ve hayatın getirdiklerine karşı bulaşık süngeri kılığına girmek. Tıpkı bir bulaşık süngeri gibi genel olarak yumuşak bir tavırla tozun, bulaşığın altındaki temizliğe ulaşmak. Bunu yapmak için deterjan ve su ile potansiyelini maksimize eden sünger gibi kendime de fayda sağlamak. Ancak zorlu kirlerde süngerin yeşil ve sert yüzünü devreye sokmak.
bundan 5 sene öncesine kadar gayet hümanisttim. insanların bir arada mutlu mesut yaşayabileceğine inanıyordum ama artık inanmıyorum. toplumsal gerçeklik öylesine keskindir ki senin düşüncenin o keskinlik karşısında pek bir etkinliği yoktur. toplum bir güç yığınıdır, altta kalanı ezer, boğarken ağzını kapatır kimse duymaz duysa da bağıramaz zaten çünkü bir üsteki de onu eziyordur.
yani topluma bakışım çok olumsuz. resmen üst üste yığılmış insanların birbirini ezme savaşını izliyorum. bunu anlayabiliyorum ama düşünce olarak aktaramıyorum çünkü düşüncenin bir önemi yok. toplumsal gerçeklik er yada geç insanlara bunu gösterecektir. bu bizim dışımızda, düşüncelerimizden bağımsız var olan gerçektir. aslında içinde yaşıyoruz ama adaptasyon, alışılmışlık bunu anlamamıza engel oluyor.
toplum asla bireyin mutluluğu, kendi kimliğiyle var olabileceği alan olamaz. resmen insana verilmiş bir ceza.
birşey düşünülebiliyorsa var olabilir
Her an öğren
Zaman satılır alınmaz
Her zaman sol yoldan git çünkü sağduyu hep yanılır(sağ kulağım ağır işitir biraz)
Felsefelerine uyarım. Ahlak felsefesi (etik) kuralların dışına çıkıncaya kadar umrumda değildir. Düşünce sistemim ise diyalektik mantıktır. Pragmatizm ise özel ilgi alanım.