topraktan evlerden yapılı eski bir yerde.. kıyafetim abbasi dönemi filan gibi bedevi giysisiydi..
ileriden yıldırım ve toz bulutları geliyordu. biraz gözlemledim. yıldırımlarla dolu toz bulutlarının üzerime geldiğini gördüm. çevrede benden başka kimse yoktu. sonra ne oluyor.. bunlar yaklaşacaklar. ben nasıl kaçacağım düşüncelerini düşünürken. bir yıldırımın da beni çarpması ile öldüğümü gördüm. rüya bitti....
bu çok eski bir rüyam. ama son bir haftadır buna benzer çok daha ilginç rüyaları ardı arkasına gördüm. gerek duyarsam ileride anlatacağım unutmazsam.
2 yıl boyunca telefonlarımı açmadığını, aramak istediğimde telefonumun parçalandığını, birinden telefon aradığımı, numarayı hatırlamadığımı ve hep aynı rüyayı gördüm. bazen yanımdayken bile bağırıp uyandım, bana güldü, manyaksın dedi. 2 sene sonra aynen öyle oldu.
aslında rüyaların çıktığına, kendi rüyalarımın bir anlamı olduğuna falan inanmam. belki başkalarına oluyordur ama benim rüyalarım hep aleladedir. bu rüya hariç. ısrarla gördüm. gerçek olana kadar.
Bu zamana kadar birçok ilginç rüya gördüm ama en yakın olanı iki gün önceydi, cübbeli ahmet'le kavga ediyordum. Pardon benimkilere ilginçten çok saçma deniliyor sanırım *
Bugün öğlen gördüğüm rüyaydı.
Eski sevgilimi gördüm, bizim evdeydi ve ev çok soğuktu, neskafe ikisi bir arada yapmışım ona, biraz ısınmak için kahveyi pantolununa döktük. Gereğinden fazla ıslandı diye pantolonunu çıkardı.
-rüya işte-
güneşin yere inip oturduğumuz mahalleden geçtiğini ve her yeri yaktığını görmüştüm işin ilginci güneş tekrar göğe yükselince yakıp geçtiği yerlerin hepsi çook güzel çiçeklerle dolmasıydı rüyada daha ayrıntılar var da üşeniyorum yazmaya.
savaş çıkıyordu, kısaca dötü kurtarmaya çalışıyordum. ölüler, çığlıklar, silah ve patlama sesleri sürekli. yataktan fırlayıp hemen cep telefonuma sarılıyordum. bu üç kere oldu aynı gece telefonun saatlerini asla unutamıyorum. sırasıyla 03:37 - 03:59 - 04:21