küçükken okul koridorunda yürürken bir sınıfın kapısı açılır da birisi koşarken bana çarpar da düşerim diye korkardım. Şimdi de kaybetmekten korkuyorum. Bu.
vitrini kahverengi olan salonlar, kahverengini de geçeyim vitrinin olması ve içerisinde elmas gibi ışıldayan bardaklar kahve fincanları ve altına da dantel serilmiş olanı.
salon ve oturma odası ayrımı olan evler
salonu sadece misafiri gelince açan anneler
salonda parlak iri taşlı avize kullananlar
bunlarla birlikte kocaman bir mutfağa sahip olmayan evlere de
aslanlar ve kaplanlar. hayatımda canlı görmüşlüğüm yok, ama ödüm kopuyor.
sanki bi gün eve girdiğimde salonda oturmuş, kafayı bana çevirip raaouuuurrrrr diye bağıracağından korkuyorum.
rüyalarımda hep aslanların beni kovaladığını görüyorum.
resimlerine bakarken bile ürperiyorum amk.
yokuş yukarı arabayla çıkmak, en korkunç kabuslarım da bile bu olay geçer. araba o dik yokuştan çıkarken sanki arabanın arka tekerlekleri yerde kalmak suretiyle, ön tarafı havalanıp 180 derece geriye doğru dönecek gibi gelir.
Yururken birinin ayagi bana takilicak fobisi. Birine yakin gecerken diken ustunde yuruyorum adam bi hot dese yerimden sicrarim. Top oynanan bir yerden gecerken top gelecek korkusu da bir digeri. Parlak sulu yumusak purussuz hayvan fobisi var bir de. Solucanin resmi bile uyuz ediyor beni.
küçükken okuduğum öcülü bir hikayeden etkilenmiş olmalıyım ki loş ışıkta veya karanlıkta aynaya bakamıyorum sözlük. Cin ruh falan göreceğim diye korkuyorum.
Küçükken kurban bayramında gördüğüm bir koyuna huu seni kesecekler diyip gülmüştüm. Halam ileriki hayatında koyun olursan görürsün demişti de gecelerce uyuyamamıştım sözlük. Herhangi bir canlıyla alay ettiğimde o şeyin başıma gelebileceği korkusu var bende.