Ağlamak için gözden yaş mı akmalı?
Dudaklar gülerken, insan ağlayamaz mı?
Sevmek için güzele mi bakmalı?
Çirkin bir tende güzel bir ruh, kalbi bağlayamaz mı?
Arabam beni yolda bırakmıştı hava cok soğuktu ve bi yere yetişmem gerekiyodu çok sevdiğim bi kardeşimin doğum gününe gidiyordum arabayida yol ortasina bırakmazdım günüm piç olmuştu deli olmuştum gözümden sinirden bir iki yaş gelmiştir.
platonik aşkımın whattsapta ki arkadaş grubumuza eski sevgilisiyle fotoğrafını atmasıyla sinirden kendimi tutamadım. platoniktim ama belli ediyordum zaten genel de hep arkadaş ortamımız aynı. bi ara öyle bi davrandı ki o da benden hoşlanıyor sandım ama sonu hüsran oldu.
sanırım her sabah ve uyumadan önce olmak üzere yaşıyorum, hayatımda olması gereken her şey var bakınca.
güzel bir ilişkim ve yakın arkadaşlarım, sağlık sorunum da yok.
ama bir şeyler öyle eksik ki, ya da bir şeyler fazla, sanki bir içim su alırken sürahi dolmuş gibi.
ve bazı sabahlar elime bir kutu ilaç alıp kendime yaşamak için 6 sebep saymakla geçiyor, tanrım, bu kadar üzülecek bir kulu neden yarattın?
öyle normal bir monotonluk ki, her şey öylesine komik, öylesine güzel, ama ve yina yapayalnız hissediyorum.
ihtiyacım olan sanırım bir insan değil, bir hayvanın dostluğu bile yetersiz geliyor, ne zaman bu kadar kalpsizleştim?
sanırım en son hayvanım da bu yüzden öldü, yeterince ilgilenemiyordum, ne yazık oysa, arkasından ağlayamamıştım bile, çöpe attım olduğu gibi.
insan neden ağlamak isterken kahkaha atabiliyor? düşüncelerimi beynimden çekmek ve koparmayı çok isterdim, ruhumu yeniden sterilize etmek, yeniden ve yeniden masum bir insan olmak, insanları çok kırdım, ne mümkün. bundan pişman bile olamıyorum, öyle bir kin ve nefret dolmuş ki içimde, insanlar asla olduğum insan olmama izin vermemişler.
saatlerimi kendime ayırıyorum, yakın arkadaşlarım hatta erkek arkadaşım şaşırıyor duruma, ah kendimle ne barışık bir insanım.
vücudumda kalan yara izleri kadar, iz bırakmıyor gözyaşları neyse ki.