1999 depreminden bir hafta sonra yumurtadan henüz çıkan ve neredeyse elimde doğan muhabbet kuşumun, 2012 yılında 13 yaşındayken yine ellerimde can verdiği an sağlam ağlamıştım en son.
bir kaç hafta önce çok sinirlenmiştim. cidden feci sinirliydim. duvarları yumruklayarak sakinleştim zar zor. hala elim acıyor. sinirlendiğim kişiyse tam bir ibine. şerefsiz.
üç kişi beni dövünce ağladım, aslında ağladığım dayak yemek değildi sayı fazla olunca duygusallaştım, sonuçta üç kişi geliyorlar ve senin için, seni sen olduğun için dövüyorlar. yeter artık anlatamayacağım.
Gururumla oynandığı için ben yine sonunda gururumu hiçe sayıyorum yine ezik oluyor kaybeden oluyorum o da koyuyor aslında ama karşılığında alabileceğim şey için katlanıyorum ama sonunda göt gibi kalıcam onu da biliyorum. Ne yaparsın benim kaderimde birilerine ayak bağı olmakmış ya da bir yolcuya han olmak sonunda yolcu gider ben yine bomboş ıssız. Bensiz daha mutlu olacak belki ama bensiz daha mutlu olacak diyemiyorum işte acıyor lan bensiz mutlu olacaksa hiç olmasın daha iyi lan niye bensiz mutlu oluyorki piçlik de yapmıyorum kotu biri de değilim ne boktan birşey lan bu his, şerbetli tatlıların dilde bıraktığı o guzel tattan sonra boğazda kalan o acı his gibi yakıyor içimi bitecek gibi de gelmiyor ben de pısırık gibi korkuyorum bütün hayatım boyunca onsuz acı içinde olacağım diye oysa ne kadar basitmiş unutup çekip gitmek oralarda.
Dedenin vefatının üzerinden 3-4 ay geçmişti. Yavaş yavaş sesi görüntüsü akıldan giderken kuzenim telefonundan video açtı. Dedem ve anneanem karşılıklı türkü söylüyorlardı. Sesini duyunca dayanamadım koy verdim kendimi.
insanın kendine ettiği zulmü başka hiç bir canlı cansız yapmazmış anladım. insan kendine çok kızamıyor, seviyorsun işte kendini lanet olsun. En son kendimi düşürdüğüm duruma ağladım, dersimi aldım.