insanlara gösterdiğim tolerans miktarını azaltmam gerektiği.
Bugün eski bir arkadaşımla dertleşirken verdiği nasihat bu.
Gerek arkadaşlıklarımda gerek özel hayatımda her zaman yaptığım şeydir bu. Daha sonradan düşünmemek, keşke şunu da yapsaydım dememek, ben elimden gelen her şeyi sonuna kadar yaptım diyerek pişman olmamak adına sonuna kadar gidiyorum. Ta ki, ne yaparsam yapayım, artık düzelmeyeceğini görene kadar.
Tabii bu arada yıpranıp üzülüyorum ama her şey bittiğinde en azından vicdanım rahat oluyor.
Arkadaşıma göre bu kadarına gerek yok çünkü ilk falsoda postalamadığın her insan daha sonra daha çok dert oluyor sana.
Haklı!
bugün o kadar yağmurun selin içinde karşıdan karşıya geçmemeyi öğrendim çünkü yağmur değil sizi yerdeki çamurlu suyu üstünüze fışkırtmakla zevk alan kamyoncu ıslatabilir. (bkz: baştan aşağı maalesef)
kim olursa olsun, bir insan yüzünüze gülüyorsa emin olun arkanızdan sizinle ilgili konuşmadığı şey kalmıyordur. ya da benim çevrem ciğeri beş para etmeyen insanlarla dolu bilemiyorum azizim.
2 haftadır sözlüğe girmiyorum. girmeme sebebim de az çok tahmin ediliyordur. itiraflar, nickten meslek tahmini, meslekten boy tahmini gibi başlıkların altına hunharca entry girilmesi.
şimdi bakayım dedim, girdim sözlüğe. aha lan en başta itiraflar yok noluyo falan meğer onun yerine (bkz: yazar nickinden şu an düşündüğü şeyi tahmin etmek) varmış. o 3 saniyelik heyecanla bir başıma kaldım.
(bkz: özet geç piç) diyenleri duyuyorum. onun için bağlıyorum. bugün uyuşturucu yaşı 13'e düşmüş diye haber okumuştum üzüldüm. ama bizim milletin merak, endişe, ideal, kültür gibi kavramlarının bu kadar düştüğünü görünce okuduğum habere üzülmüyorum artık.
sonuç: bunu okuyanların yarısı 2. paragraftan sonra eksiyi bas geç diyecekler, kalan yarısı amaan ben mi düşünecem diyecekler. kalan yarısı anlayacak ama hayatlarına bir faydası olmayacak. ama yine de insan yazmadan, konuşmadan duramıyor.
"ülkeyi kime peşkeş çekelim" diyenlerin bizi idare ettikleri memlekette siz itiraf etmeye devam edin yine. hitler bıyığı en güzel size gülümseyecek. kusura bakmayın yine de gözlerini yorup vaktinizi aldık, hadi eyvallah.
Kendine yetmeyi özlememeyi öğrenmem gerektiğini istersen çevrende bir sürü insan olsun aslında tek başına olduğunu kadere müdahale etmemem gerektiğini öğrendim biraz geç olsada.
öküzkakan diye bir kuş çeşidi varmış. turuncu gagalı, büyük hayvanların üzerindeki keneleri yiyerek besleniyormuş. bir de et sinekleri. hayvan leşlerine larva bırakıyorlar, 2-3 gün sonra milyonlarca kımıl kımıl kurtçuk kaynıyor her yer. et sinekleri de disko topu gibi yanar dönerli renkte.
bu.
büyük göğüs tam bir fiyaskoymuş sözlük. daha öncesinde 75 80 hatta 85 beden sütyen kullanan kızlarla arkadaşlık kurup yatağa girdim. bugün tamı tamına 95 beden giyinen bir kızla bu tecrübeyi yaşadım. çok büyük beklentim vardı ama tam bir fiyasko oldu..
göğüs dediğin sert olur et parçası olur ele aldıgında sıktıgında can yakar falan demi. abi bu bildiğin ahtopot derisiydi, ya da ne bileyim bir yastık. hatta yattığında kafanın içine gömüldüğü yastık diyebilirim. akışkan balık gibi, hatta deniz anası gibi. ulan yumuşacık balon gibiydi sanki biraz sıksam patlayacak gibi. e silikon da değil.. sıfır sertlik vardı. yani içi boş bir göğüs gibiydi. ve çok büyük.
sanırım ben hevesimi aldım. bundan sonra 85 sınırdır sözlük. fazlası değil 85 bile zor diyebilirim. 80 idealimdir. hatta küçük göğüslü kızlar da tercihimdir. normalde ben o yatağa girdiğinde süt beyaz olan göğüslerin her bi noktasını hardal sarısı-mor-kırmızı tonlarında türlü türlü renklerle süslerdim. bugün onu hiç yapmadım. bir kızda ilk göğüse bakan, karşısısındakinde en çok bu organlara değer veren biri olarak bugün resmen bir hayat dersi aldım.