bugün değil ama dün öğrendim. yazım hakikaten çok kötüymüş! aslında kötü değil. çok heyecanlandım evet. ah tanrım hep o gişedeki bankacı yüzünden. öyle şaşırdım ki etkisi yazıma yansımış. benim yazım kötü değil heyyyyy bankacııı. ühhü.
alınan ürün sorgusuz sualsiz 7 gün içerisinde iade edilebiliyor. tek sorun bunu ürünü aldığınız kuruma bildirmek, söylemek, bilgilendirmek, öğretmek. bunu hala bilmeyen ve amacı sadece uzayda koltukla beraber daha fazla hacım kaplamak olan insanlara bunu söyleyebilmeyi, söylemeye çalışmayı başarmak.
bir insan, yolda gördüğü ve hiç umursamadığı hayatları; gerçek bir acıyla yüzleşene kadar asla umursamıyormuş ve aslında her bir hayat aslında hak ettiğinden çok daha fazla değere sahipmiş. o filmlerde gördüğümüz ilk yardım hareketleri gerçekten çok önemliymiş...
ben bugün bunu öğrendim.
bugün çarşıdan otobüsle geliyordum, otobüs durağa girdi. ayaktayım. etrafa göz atıyorum derken gözüme bir bayan takıldı. hızlıca karşıya geçmeye çalışıyor sağına soluna bakmadan. o sırada motorun da geldiğini gördüm, tahmin ettim kadına çarpacağını. kalbim sıkışır gibi oldu kendi kendime. o sırada korktuğum gerçekleşti. motor kadına öyle bir çarptı ki; kadının o motoru görüp duraksaması ile kadının yere doğru sürüklenmesi arasında 2-3 saniye olmasına rağmen bana çok uzun bir süre gibi geldi, bir insanın suratında ilk defa öyle bir ifade gördüm. pişmanlık, üzüntü ve acı arasında bir ifade idi. gözlerini kıstı ve hissetti çekeceği acıyı. ama ben de hissettim o kadının duygularını, bazen bir insan çekeceği acıdan çok, o kötü olayın ailesine duyurulmasından korkar, ailesinin üzülmesini istemez. işte öyle bir ifade idi yüzündeki... yere düştüğünde bilincini kaybetmişti o bayan. otobüs durur vaziyette olduğu için ve bulunduğumuz yerde de pek insan olmadığı için hemen otobüsün arka kapısından fırladım, o sırada birkaç insan daha geldi. motoru kullanan adam dizini tuta tuta kaldırıma sürükledi kendini. kadının yanına koştum. ben ne zaman bayılan bir insan görsem kesin öldü falan sanırım, çok korkarım böyle şeylerden. kadına küçük küçük tokatlar atılıyor kendine gelsin diye. etrafımdaki herkes yaşça büyüktü ve pek bilgili insanlara benzemiyorlardı af edersiniz. ne yapılması gerektiğini bir üniversite öğrencisi olarak bilmem gerek diye düşündüm ama aklıma hiçbir şey gelmedi. yerde bilinci kapalı şekilde yatan bir insana n'apılır diye düşünüyorum, ilk yardım ehliyet sınavı sorularını falan düşünüyorum. yok bir türlü gelmiyor. ayaklarını kaldırsak beynine kan gitse diye düşünüyorum ama yanlış bir şey yaparım diye kendime küfrediyorum cesaret edemiyorum. o sırada nasıl oldu hiçbir fikrim yok, normalde pizzacıdan geç gelmesi gereken ambulans iki dakika içerisinde orada oldu. o kadar aptalım ki ambulansı aramayı bile düşünemiyorum, neyse ki bizden akıllıları da varmış. klasik türk'üz işte. olay yerine koş, ne olduğunu öğren, yorum yap. bu! hiçbir faydan dokunmasın kimseye... neyse ki ambulans gelince hemen bir müdahale yapıp ambulansa yerleştirdiler bayanı. dizi yaralı motor sürücüsü de dizinin derdinde. kızamadım da. çok acıyor olsa gerek... işte ben bugün kendi insanlığımdan tiksindim sözlük. bir boka yaramıyor olmaktan. fırçaladığım dişlerim, ütülediğim gömleğim bir insanın canını kurtarmaya yetmiyormuş. bir insanın diğer insanlara faydası yoksa o insan çok boş bir insanmış. biz mesela suni teneffüsü her zaman cinsel çağrışım olarak algılarız. kıkır kıkır güleriz. bok var di mi gülüyoruz. otu boku dalgaya almaktan fena keyif alıyoruz. ehliyet sınavını geçebilmek için ilk yardım öğrenirsek böyle olur işte. bu yazıyı da yazmamın sebebi içimdeki vicdan azabım. bir insanın hiçbir şeye yaramadığını fark etmesi çok acı. siz siz olun, bi' boka yarayın... vallahi bak. çok samimi söylüyorum. insanlara iyilik yapmak, onların mutlu olmasını sağlamak yetmiyor. bir şeyleri bilin ve uygulayabilin.
bugün televizyonlarda ölen bizler değildik, hayat ne güzel(!)