sözlük yazarlarının başından geçen ilginç olaylar

entry253 galeri5
    76.
  1. sene 29 mart 99 sayısal loto oynadım kuponu cebime koydum. o ara bi arkadaşım geldi ve gezmeye başladık. aklımda kuponu bi an evvel yatırmak var çünkü çekiliş günü ve bir kaç saat kalmıştı. velhasılı kelam o kuponu yatırmadım yerine vodka alıp ziftlendik son paramla... kafalar iyice pilot olunca çektim eve gittim. gece yarısı baktım bu arkadaş pijamalarıyla, ayaklarında değişik değişik terlikleri ile dayanmış kapıya!.. evlerimiz yakın bile değil. koşa koşa bana kupon'un tutuğunu söylemeye gelmiş. baktım evet tutmuş sadece bir bilen vardı yanılmıyorsam samsunlu bir talihliydi. 415 milyar aldı o gün. kısacası sevgili sözlük o gün vodka zıkkımlanmak yerine kuponu yatırsaydım köşenin mına komuştum. ama yatırmadım 207 küsür milyara bir şişe vodka içmişim. talihsiz bir olay mı yoksa ilginç mi bilemedim şimdi.
    2 ...
  2. 77.
  3. yıl 2006, yer kuşadası. sahil sitelerinde bir otelin iskelesi. gece vakti yunanistana kaçırılmak istenen çoluk çocuk zodiac bota bindirilen mültecilere iskelede balık tutarken bizzat şahit oldum.

    ertesi gün hürriyet gazetesinin 3. sayfasını açtığımda şu haberi gördüğüm.

    kuşadası körfezinde avrupaya kaçırılmak istenen mülteciler paraları alındaktan sonra açık denizde tekneden atıldılar. ölen mültecilerin cesetleri güzelçamlı sahiline vurdu geride kalanları ise arama çalışmaları hala devam ediyor.
    1 ...
  4. 78.
  5. bir gün muhtarın eşeği kaybolmuştu. aradım taradım köyün dışında bir mağarada buldum. eşek gözüme bir güzel göründüydü ki.
    2 ...
  6. 79.
  7. küçükken, 8 yaşındayken bir hastalığım sebebiyle hastanede yatıyordum. benim odamda 2-3 hasta daha kalıyordu ve içlerinden biri de çingene bir kadındı. bu kadın sürekli odada bulunan telefonda gece gündüz demeden konuşurdu. bir gün telefonla konuşurken yanına gittim. kadın telefonla konuşmasını bittirdi ve hemen oracıkta boğazımı sıktı "duyduklarını birine söylersen seni keserim!" diyerek. ben de çok korktum. anneme filan bu olaydan bahsedemedim o tehdidi yüzünden. oysa ki telefonda konuştuklarının hiçbirini anlamamıştım zaten. neyse, o günün ertesi sabahı duyuyoruz ki o çingene hastaneye para ödemememek için kaçmış. yani telefonda, karşı tarafa kaçma hazırlıklarından bahsediyormuş belli ki...
    1 ...
  8. 80.
  9. Bugün arkadaşımın polisin bizi takip ettiğini söylediğinde inanmama rağmen sonradan fark ettim ki adam resmen takip ediyor ya! Yolun karşısına geçen kişi sen aşağı doğru indiğinde nasıl arkanda belirir yani olacak şey değil...
    0 ...
  10. 81.
  11. ben, kuzen birde arkadaş. arkadaşın adı özgür.

    özgür dedi ki: sigara alalım. saat 5 falan, bundan bir 5 saat öncesi. bizde hemen çıktık en yakın petrol yerine. neyse o ara bankamatiğe uğradı özgür. sonra geldi, girdik petrollerde ki dandik büfeye, içeride ki adam zaten ayar bana. genelde bu adamlar ayardır zaten, gece gece çalışmanın verdiği sikiklik mi? yoksa; amk. ben burada milletin orgazm sigarası mı satıcam lan!? kafası mı çözemedim, hep gergin allahsız. ne zaman gece yanımda bir kızla sigara almaya gelsem yanımdaki arkadaşıma acıyarak bakıyor. bende moldovya'dan kadın getirip zorla çalıştıran adammışım gibi hissedince tribe giriyorum tabi. bir de kapıcımız var, o da bizi masanın etrafına oturup loş ışıkta sigara dönerken görmüş... ama olayı; gençler evde toplanıp grup seks yapıyorlar diye yorumlamış bir adam. karısı da fena bir şey. geçen gün çöp var mı? diye sormaya geldi. gerçi en son var mı? diye soralı 5 ay oldu heralde. artık 'çöp!' diyor direk. hatta bazen zile bile basmıyor. muhtemelen içinden 'sizin hepiniz pisliksiniz! belediye izin vermez cesedinizi çöpe atmama! diyor da olabilir. ne diyorduk? büfedeki adamdı konu! şaşırdım yine. neyse büfedeki adamdan ilk seferde elektrik alamadım yani. sonrası da gelmedi. hatta geçenlerde gaza gelip kızı tek yollayacaktım, kıyamadım. canım yaaa yolu bulamaz diye korktum aslında... * özgür atıldı önden, girdik dükkana sigaraları aldık, çıktık eve dönüyoruz. ev huzurdur hocam. hele sabah ayazında şortla sokakta dolaşıyorsan ev huzurdur. sobalı evdeki salonda huzurdur mesela. yada kışın sıcacık yorganın içinde uyumak. sıcak zamanlarda gece uyanınca yastığı değiştirmekte huzurdur. şuan mutluluk balonları patlıyor, yazarken yaşadım. neyse özgür dedi ki 'ateş var mı?' bende dedim ki 'yok.' (sıkıcı gibi ama oku, bağlayacağım ilerde) neyse kuzende 'yok ya evde içeriz dönmeyelim' diyince, özgür inat oldu. insanlar kafası iyiyken böyle şeylere kitlenebiliyor. özgür inatla 'ateş alalım yolda içeriz. ben yolda sigara içmek istiyorum arkadaş!' dedi. bir gerginlik, anlıkta olsa böyle bir gerilme oldu tabi herkeste, ama benimde inadım tuttu, nabıyım. dedim ki 'ya olm yürüdük o kadar geri dönmeyelim.' sonra ikna oldum hadi dönelim dedim. birlikte döndük arkamıza tam o esnada kafamdan geçen şey; saat sabahın 5'i oldu. içecek hiç bir şeyimiz yok, zaten kafa düşüşte birde petrole geri yürücem amını yiyim... tam arkamızda, karşıya geçen bir adam, hemen böyle 1 metre arkamızda. özgür buna dedi ki 'ateşin var mı?' adam da 'var.' dedi. salaktan bir selamlaşma. ateş dediği de kibrit amk. bizden fakiri de varmış. * sonra size bir izmir sigarası içireyim dedi. muhabbet sardı bira aldık dönüşte bize geldik. kova yaptık takıldık hatta size selamı var. abarttım. pamuk gibiyim şuan. hayat çok acayip. deminde evine gitti çocuk adı haydar. birde eda vardı evde, 1 yıldır tanıyorum kimseyle sevişmedi sanırım haydar'da sevişmemiş. ama hakkatli çocukmuş sadece baktı, sarmadı yani. neyse bende uyumadan sözlüğe gireyim dedim. vay arkadaş.

    not: bu yazıyı saat 10 gibi bitirmiştim. 3 saatte ancak ekle diyorum. hayat çok acayip.
    1 ...
  12. 82.
  13. hangi birini anlatayım. bankaya gelip durduk yere ağlayan bağıran kadınımı yoksa şubeye atılan ses bombası mı. haftasonu arkadaşlarla epey bir içtikten sonra oynanan sesiz sinema da arkadaşların üstüne kusmak mı, istanbul diye edirne ye gitmek mi.

    (bkz: allahım neyle sınıyorsun beni.)
    3 ...
  14. 83.
  15. 84.
  16. Döviz bürosun da yaşadığım bir olay olup aynen şöyledir;
    Para bozdurmak için gittiğim döviz bürosun da sıra bana geldiğinde her hangi bir şey söylemeden parayı uzattım. işlemi gerçekleştiren kız, kısa bir hesaptan sonra dönüşüme uğrayan parayı vermek üzere kasaya el attığın da 200 tl'lik bütünler halin de parayı vermek üzereyken ben de o esnada elimin parmaklarını cam bölmenin bana bakan tarafındaki tahtamsı bölüme ritmik bir şekil de vuruyordum. o esnada kızın bana baktığını ve tebessüm ettiğini görmemle beraber bu sefer 200 lükleri yerine koyarak ellişer ve yüzer liralık banknotlara uzandığını gördüm. son anda anladım ki o döviz bürosunun bulunduğu yer bir çok yabancının alış veriş yaptığı yer olup beni de, biraz sarışın olduğum ve hiç konuşmadığım için yabancı sanarak" benim elimle işaret edip bozuk para istediğimi zannetmesiydi ". tebessüm ederek oradan ayrıldım.
    şimdi hiç bir zaman ne döviz bürosun da ne banka veznesi önün de asla parmaklarımı oynatmıyorum. hatta onları bantlamam gerekli. herkez o kız gibi zeki olmaz düşeriz bir gün abazan kızın eline yanlış falan anlar işin yoksa uğraş ondan sonra bizim manitaya laf anlatacağız diye.
    1 ...
  17. 85.
  18. 5 sene önce internet kanalı ile, amerikadan bir kask sipariş etmiştim. fiyatı 400 dolardı. kredi kartımdan çektirdim ve siparişi beklemeye başladım. söz verilen günde gelmedi. olayı araştırmaya başladım ve bilgiler edinirken, türkiyeye gelen mallar 100 doların üzerinde ise gümrük vergilerine tabi oluyormuş. bu da artı 400 dolar daha çıkması anlamına geliyordu ki yıkılmıştım. siparişimin gümrükte takıldığını düşünüyodum ki..kapıda ups arabası durdu. baktım koliyle içeri geliyorlar. açtım ve kaskı gördüm. bu nasıl oldu diye merak ediyorken, kaskın faturası yapıştırılmıştı üzerine birde baktım ki 95 dolar yazıyor. vay be dedim elin amerikalısına bak, adam 15.000 km öteden müşterisine verdiği sözü garı meşru yoldan bile olsa tutuyor. 400 dolar dediysek 400 dolardır. biz amerikayız der gibi. ne diyim baba, saygı duyarım.
    1 ...
  19. 86.
  20. valla dün sabah yaşadım arkadaşlar. bir de dün cumaydı, bu olayı daha da ilginç kılıyor. neyse anlatayım:
    perşembe günü oteldeydim, yalnız olduğum için televizyonu açık bırakıp yatayım dedim. kral pop'u açtım ve müzik eşliğinde uyudum. sonra bir rüya gördüm, rüyamda tek kolu olmayan ve sanayideki gibi siyah kirli yağa bulanmış bir bebek boyunca cücemsi bir yaratık çığlıklar atarak beni kovalıyordu. çok tırsarak bir uyandım, sabah ezanı okunuyor. ezan okunutken müzik filan kapayın diyenleri tınlamazdım. aklıma o geldi, hemen kumandayı aldım ve tv'yi kapadım. sonra yatakta yine uyuya kalmışım. öğlene doğru uyandım. ama cumaya da gitmedim. böyle işte, bitti...
    0 ...
  21. 87.
  22. müvekkilin yiğeni benden hoşlandı. pat diye numaramı istedi. sempatik olmayaydı zordu o iş olmazdı.
    0 ...
  23. 88.
  24. dün akşam alkolsüz müzikli bir yerde otururken polisler kimlik kontrolü ve arama yaptılar, üzerimde ruhsatlı silah vardı. ruhsatı gösterdim; baktılar incelediler sorgulama yaptılar; sen şöyle bir kenara gel dediler. gittik kenara, buyrun dedim sorun ne.

    neden silah taşıyorsun, ruhsatı nasıl aldın, düşmanın mı var diye soru sordular.
    sizi neden ilgilendirir kardeşim dediğimde bozuldular. silah temiz çıkmış mı çıkmış, ruhsatı var mı var. e o zaman daha ne, beni 1 saat 15 dakika rehin alma hakkını kim verdi size?
    1 ...
  25. 89.
  26. üst komşu tatile çıktığı zaman evdeki balıklara yem vermem için anahtarı bana verirdi, bir gün yine çıktım yem veriyorum koltuğun üzerindeki silah dikkatimi çekti, evin sahibi çakmak koleksiyonu yapmayı seven bir adam, silahı çakmak sanıp aldım elime pencereden dışarı doğrulttum, akvaryuma nişan aldım, sonrasında karnıma doğru tutuyorum nasıl yandığına bakıcaktım ki telefon çaldı, telefon çalmasaydı kendi kendimi vuracaktım belkide öldürecektim, sonradan öğrendim silahın gerçek olduğunu ben nerden bileyim hayatımda silah görmemişim yaşımda ufak sayılır, az daha biniyordum dört kolluya.
    2 ...
  27. 90.
  28. 91.
  29. inci sözlük gibi türev sözlüklerde kendini ego tatmini yapan yazarların uludağ sözlüğü o sözlüklere benzeterek edebiyat parçaladığını zannetmesi sonucu oluşan ego kalıntılarıdır..

    yazık günah.. yok mu sizin ananız, babanız..
    0 ...
  30. 92.
  31. klasik zimbabwe seyahatlerimden birini yapıyorum. uçağa binmeden önce de feci yemek yemişim, orada türk yemeklerini özlemeyeyim diye. ulan birden bastırmaz mı bok, ama yok böyle bir şey. çırpınıyorum resmen. terliyorum, titriyorum. insanlar tedirgin olmaya başladı. hayatta da başka yere sıçamam ama mecbur kaldım artık. ya allah dedim kalktım tuvalete doğru ilerlemeye başladım. giderken birazcık da kaçırdım dona. neyse girdim tuvalete.

    amk tuvaleti insanlar sıçamasın diye dizayn edilmiş sanki. böyle ciddi bi yer olamaz. sıçılmaz yani oraya bildiğiniz, hostes falan sikersiniz anca. ama yapacak bir şey yok oturdum klozete. şrılılılılopp postırışırı melodileriyle sıçıyorum. amk o sırada uçak hava boşluğuna bi girdi. ananı sikim içim çekildi, sol böbreği sıçtım o an o kadar söyleyeyim.
    düşüyoruz tribine girdim resmen. donu falan toplamadan çıktım tuvaletten koltuğuma doğru koşuyorum. oksijen maskesini piçin teki kapmasın diye yardırıyorum. ama arkadan da iç organlarımı patır patır bırakıyorum yere. millet doğal olarak bi kargaşa yaptı o an. gavurlar bağırıyor o may gat mada faka oo meennn falan zenciler kahkahalar içinde, yaşlı gavurlar sakinliğini korumaya çalışıyor ama benim sikimde değil.

    geçtim oturdum yerime, hostese bağırmaya başladım oksijenim nerde oç diye. hostes geldi donumu toplamaya çalışmalar falan, arkadan ıslak mendil almış biri götümü silmeye çalışıyor. ulan dur diyorum, siliyim abi dona bulaşmasın koku yapar diyo adamdaki rahatlığa bak. hay sikeyim yapacağınız seyahatin dedim acil çıkış kapısından saldım kendimi boşluğa.
    düşerken felix diye bir ibneyle tanıştım o da rekor mu ne deniyomuş. sarıldım ona indik beraber.
    2 ...
  32. 93.
  33. ben dünyanın en düz adamı ismim ali. bu kadar. soyadım yok.

    zihnimde en eski hatırladığım şey; yüz üstü bir inek bokuna düşüşüm. ondan öncesi yok zihnimde. annem ve babamı hiç tanımadım. belki de onlar bile yoktur. parklarda, köprü altlarında yaşadım hep. paramı çalarak kazandım. üç defa bıçaklandım. üçü de aynı yerden. üçü de aynı kişi tarafından. o da bi kere bıçaklandı. yaşasaydı bi kere daha bıçaklardım. bıçaklamak, bıçaklanmak o zamanlar en büyük eğlencemdi.

    sonra tiner kullanmaya başladım. ağaçlarla konuşmaya başlamamla aynı zamana geliyor bu olay. bi koca çınar vardı. dedem gibi severdim ihtiyarı. bana hayatı, aileyi, sevgiyi, güveni anlatırdı. tabi masallara inanacak yaşı çoktan geçmiştim. ama itiraz etmezdim hiç dinlerdim. ‘’babalar çocukları için her şeyi yapar.’’ dediği zaman ‘öyleymiş’ derdim hep. utanırdı.

    sonra aşık oldum bir gün. bir hafta takip ettim. ertesi hafta çantasını çaldım. cüzdanında fotoğrafı yoktu. çantayı kapısının önüne bıraktım. param vardı, onun parasını almadım. zaten erkek adam kadın parası yemez. çınar dedem söylemişti.

    çok arkadaşım oldu, çok arkadaşım öldü. ta ki hiç arkadaşım kalmayana kadar. bir köpek vardı, sıradan bir renkte, isimsiz, zayıf ve sahipsiz. benim gibiydi. iyi anlaştık. sonra o da öldü. bana koşarken kamyon çarptı zavallıya. son nefesinde ali dedi gözlerime bakarak. ali. bu benim ismim. ama daha önce diyen olmamıştı hiç. hişt diyorlardı, lan diyorlardı, bi baksana diyorlardı. ali dememişti kimse.

    bazen çok üşüyordum. kış diyorlar. hiç sevmezdim onu. sıcak zamanlarda yoldan geçenleri dinlerdim, bazıları; ‘’keşke kış gelse çok sıcak’’ diye söylenirdi. hiç anlamazdım onları. soğuk olsa daha mı iyi sanki? insanlar garip.
    sonra yaşlandım ben. unuttum geçmişi. dün bile çok uzaktı hatırlamak için. bir gün de ölmüşüm, kış öldürmüş beni. çok tatlıydı ama son uykum. kışın son kıyağı…
    1 ...
  34. 94.
  35. 95.
  36. önce servisçi seni almaya gelmez, sonra bindiğin otobüste bir teyze kendisine yer vermeyen gence laf sokacam diye ağzına gelen herşeyi genç umursamadığından sana söyler.öyle şeyler söyler ki kızarıp bozarırsın.ama ses çıkarmassın çünkü bu gün cuma ve haftanın son günüdür.
    0 ...
  37. 96.
  38. hayatımda yalnızca iki kez kaza geçirdim. kaza geçirdim dediysem ikisinde bir araç bana çarptı tabi. ama asıl ilginç olan iki aracın da taksi olması. ha bir de birkaç ay önce dalgın dalgın karşıya geçerken bir aracın ani fren sesiyle kendime geldim. araca döndüğümde onun da bir taksi olduğunu gördüm.
    2 ...
  39. 97.
  40. 4. sınıftayken okul değiştirmiş, servisle anca gidilen bir okula geçmiştim. okul bizim başka bi yerde biz başka yerdeyiz, ha bir de okul servisi ayrı bir de okulun olduğu yerde gezen başka bir servis var. neyse ben bir gün okuldan çıktım, daha yeniyim ama hiç bir yeri bilmiyorum. baktım ilerde bir servis var ohh en ön koltuk benim dedim atladım servise. ama bir terslik var servis eve doğru gitmiyo. korkudan bir şey de diyemiyorum. sonra bu adam beni dolaştırdı en son durakta durdu,

    -sen inmicen mi burası son. dedi
    +ben x yerinde oturuyorum, oraya gitmicek miyiz? dedim saf saf.
    -bu servis şehiriçi dışarı çıkmıyo, yanlış binmişsin sen. dedi beni tekrar okula götürdü.

    ama okul bitti, oturduğumuz yer de en az 1(bir) saat mesafede. okuldan çıktım, yolun karşısında kaldırıma oturdum ağlıyorum. salaklığıma ağlıyorum. sonra bi araba durdu önümde;

    -sen *'in çocuğusun di mi kızım?
    +evet amca, servisi kaçırdım burda kaldım. ühüüü.
    -tamam kızım gel ben götüriyim seni.
    dedi aldı beni götürdü eve.

    hayır koca servisi minibüs'le karıştıran aklıma mı yanayım?
    o kadar yer dolaştın hiç mi aklına gelmedi inmek.

    ha bir de servis beni okulda indirmemişti, okula kadar kendim yürümüştüm sanırım başıma güneş geçmişti ki günlerce hasta olmuştum...
    0 ...
  41. 98.
  42. hep ben gidiyorum, bir kere de babam gitsin diye babamı ekmek almaya gönderdim. sanki küfrettik. ağzına geleni söyledi adam. sonra elime tutuşturdu bozuk paraları. al lan iki tane ikili ekmek al gel dedi. paralar tam mı diye saydım. para tamdı. iki ekmek bir buçuk liraysa babam da hep bir buçuk lira verir. ekmeğe zam gelse fırında rezillik çıkacak diye korkarım hep. tam evden çıkıyordum ki; param olmamasına rağmen, başka bir şey istiyor musun baba dedim. yok yok git gel dedi. utanma oğlum utanma ne istiyorsan söyle dedim. aldı eline kumandayı fırlattı kafama. duvara çarptı pilleri çıktı kumandanın. oysa ki o kadar da bantlamıştık. sonra elime 2 lira daha sıkıştırdı. bununla en sevdiğin jelibonlardan al dedi bana. ağlamaklı oldum çok duygulandım. sımsıkı sarıldım babama. sonra yılanlı haribo alma boğazıma kaçacak diye korkuyorum dedi babam. ben de vampirli jelibon aldım. taze fasülye yemeğinden sonra dişlerimize taktık sonra da yedik onları.
    6 ...
  43. 99.
  44. normal insanların edinmediği ilginçlikteki deneyimlerdir.

    2010 yılında bir binanın 5. Katından düşmüştüm, uçmuştum.
    1 ...
  45. 100.
  46. ergenliğin verdiği aşırılık, biz farklıyızcılıkla arkadaşımla 20şer tantum içmiştik. sonuç? 24 saat boyunca görülen halisünasyonlar. 48 saat uykusuzluk. şimdi para vericem yap desen yapmam. ergen beyni işte.
    0 ...
© 2025 uludağ sözlük