merve'yi sevdim, gittim, konuştum. Reddetti. 4-5 yıl hergün aklımdaydı. Çok travmalar yaşattı bana. Ve merak ederdim: Nasıl olurdu da insan böylesi bir hediyeyi görmezden gelebilirdi? Oysa herkes sevgiye muhtaçtı.
Yarası malign tümör oldu, zor da olsa iyileşti. Arada bir sızlar. Ne zaman bir merve market falan görsem sızlar bir yerler. Hatta geçenlerde üzerine 'merve' yazan bir kalem gördüm kırtasiyede ve hemen aldım... Duydum, hala evlenmemiş. Üzüldüm ama haketti diye düşünmekten kendimi alamadım.
Firdevs'i sevdim. Yıllar sonraydı yıllar! Bir daha kimseyi sevmeyeceğime yeminler etmiştim oysa. Beni dinledi, benimle konuştu, beraber yürüdük, espri yaptık, güldük. Ama cevabı 'hayır'dı. Bana mesaj atma artık dedi, ve bir daha mesaj atmadım... Sonra kendisi mesaj attı aylar sonra. Sonra dinlediğim onca erkan oğur türküsünün acısıyla sitem ettim ona. Resimlerine bakıyorum hergün dedim. Hata ettim dedi. Bir daha görüşmeyelim dedi. Israr ettim, özür diledim. Çok inatçıydı. Bir daha ne aradım ne sordum. Cerrah oldu sonra. Kendisini de kesip alsaydı ya benden.
Üstünden bir yıl geçti, ömür hızla tükenirken birisini daha sevdim. O da beni istemeyecek biliyorum. Ben uzun uzun zaman önce kabul ettim bir ömür yalnızlığı, öyle çok sarsılmıyorum artık, ama yine de deruni bir sızı hissediyorum ama neyse. Böyle böyle tanıdım hayatı işte. Tüm o anlatılanların ne kadar eften püften şeyler olduğunu iyice belledim.
aşık olduğum ve ayrılmamızın ardından geçen ayları sayarken senelere döndü ellerimde, ama ben hala kiminle yakınlaşsam onun elerini, onun çocukça hallerini, onun küskün bakışlarını hatırlayıp birdaha ki sefer deyip dümeni kırıyorum, sanırım insan sevince ayrılık kelimesini bile anmamalı, dillenirse bu oluyor ve herkesin derdi kendine büyük ama büyük bir dert kalıyor geriye... gençlerimiz ayrılmasın devlet buna bir çare bulsun...
aşkın kralını yasadım baktım bir hayrını görmedim elde var sıfır. duygularımı kısırlastırma yöntemi uygulayarak askı hayatımdan hatta hormonlarımdan bile çıkarttırdım. (aşka karşı duygusal kısırlaşma yöntemlerini tavsiye ederim)
" I love you without knowing how, or when, or from where. I love you simply, without problems or pride. I love you in this way because I do not know any other way of loving. " (bkz: pablo neruda)
seni içimdeki bütün renklerle seviyorum. iyiki hayatımdasın. iyiki varsın. *
Sözlük, aşık olunca deli gibi aşık oluyorum ben.
Öyle ki onun gözlerinden başka bir gözle karşılaşmayayım diye konuşurken insanların gözlerine bakmıyorum.
Saçmama mı ? inan bilmiyorum ama yapamıyorum işte.
Hatta o gittikten uzun süre sonra onunla yaptığım şeyleri yapmadım ki son olarak o hatırlansın diye.
Şimdi mi? Hala çok özlüyorum onu ama hiç belli etmeden.
Ben Tanrı olsaydım dünyayı tıpkı böyle yaratırdım, şimdikinden farklı değil. Böylece, yine benim olurdun... Yine benim olurdun! Korkmuyorum. Hiçbir şeyden korkmuyorum. Ne kadar sevilirsem, o kadar seviyorum. Tehlike aşkımı sadece artırıyor. Onu belirginleştiriyor, kesinleştiriyor. ihtiyaç duyduğun tek melek ben olacağım. Evet, gerçekten ihtiyacın olduğunda ya da olmadığında yanı başındaki tek melek ben olacağım. Bu hayatı, dünyaya geldiğinden daha güzel bir biçimde bitireceksin. Cennet seni tekrar kabul ettiğinde sana bakıp sadece aşk bize kendimizi bir bütün gibi hissettirebilir diyecek.
Birini ayrı tutsam da renklerin hepsini sevdim, mevsimleri de. Diğerlerinden ayrı tuttuğum tek renk sensin hayatıma kattığın renginle, rengarenkliğinle! Evet, Aşklarım da oldu önce, ama en çok seni sevdim bir an bile tereddüt etmeden. Haklısın sevgilim, seni herşeyden herkesten çok sevdim, seviyorum, seveceğim...