hiç terkedilmemek için ottan boktan sebeplerle hep ben terkettim. hayatta aldatılmaktan sonra en korktugum şeydi terkedilmek. şu aralar terkedilmeyi de ögrendim ama. öyle işte yuvarlanıp gidiyoruz...
[erkek]
ne güzel parlıyor gözlerin. dile gelip biz mutluyuz diyorlar sanki. küçük tebessümler dağıtıyorsun çevrene. insanlar daha mutlu oluyor senin yanında. ben ise daha da fazla mutlu oluyorum seninle birlikteyken. sanki kalbim yerinden fırlayacakmış gibi oluyor ama belli etmiyorum. canımı acıtıyor sana bu kadar yakınken bu kadar uzak olmak.
haykırmak istiyorum yüzüne, seni sevdiğimi. ama korkuyorum. bana gülümsediğinde milyonlarca parçaya bölünüyorum. bir tarafım seviniyor, havaya uçuyor mutluluktan, diğer yanım ise öyle bir acı çekiyor ki kelimelere dökmek mümkün değil. biliyorum, ben senin sadece arkadaşlarından biriyim.
[kız]
ne güzel parlıyor gözlerin, dünyadaki en mutlu insan sensin sanki. ama neden sadece gözlerin mutlu? neden acı çekiyorsun bana baktığında? dudaklarındaki yapmacık gülümseme ile kimi kandırabilirsin ki? beni değil.
keşke anlatabilsem sana duygularımı. cesaretim olsa keşke. göremiyor musun gözlerimdeki aşkı? yanlış zaman, yanlış mekan. yakın arkadaşım olmak zorundaydın. beni böyle iki arada bir derede bırakmasan olmazdı, değil mi? seni üzen o kızı bir elime geçirsem biliyorum ne yapacağımı. onun yüzünden acı çektiğinin bile farkında değilsin sanki. hele benim yanımdayken acın katlanıyor. sana onu mu hatırlatıyorum? sana bu kadar yakın iken bu kadar uzak olmak nasıl canımı acıtıyor bilemezsin. ama benim böyle düşünmeye hakkım yok. ben senin arkadaşlarından biriyim sadece.
[erkek]
seninle konuşurken, bana o kadar yakın oluyorsun ki bir umut doğuyor içime. acaba diyorum. neden olmasın? ama sonra korktuğundan bahsediyorsun, yeni bir ilişki istemediğinden. tüm düşüncelerim kafamdaki bir kuruntudan ibaret oluveriyor anında. fakat yanındayım ya, yanımdasın ya, o anki acıya katlanabilmemin tek açıklaması o.
yanında dilim bülbül gibi şakıyor, durduramıyorum. bıraksan saatlerce anlatırım kendimi, sana. beni daha iyi tanıyabilmen için. içimi görebilmen için. beni anlayabilmen için. ama bazen uzaklaşıyorsun benden durduk yerde. aramıza bir buzdağı giriyor sanki. onu mu hatırlatıyorum sana? yeni bir ilişkiden korkmana sebep olanı mı? böyle düşünmek daha da üzüyor beni. her an seni düşünüyorum ama artık düşünmek yetmiyor bana.
[kız]
seninle konuşurken, bana o kadar yakın oluyorsun ki, korkuyorum sana olan duygularımın farkına varacağından. benim olmasan bile benimlesin en azından. bunu da kaybetmek istemiyorum. nedenini soruyorsun korkumun. sana nasıl ''seni yitirmekten korkuyorum'' diyebilirim ki.
yanındayken kozasından yeni çıkmış bir kelebek gibi oluyorum sanki. bir günlük ömrüm var kendimi anlatmak için sana. her saniyem önemli. saatlerce dinliyorsun ben, beni anlatırken. anla istiyorum aslında, ben söyleyemesem de anla sana olan duygularımı. ama bazen sebepsiz uzaklaşıyorsun benden. uçurumlar giriyor aramıza. sesimi sana duyurmak için bağırmam gerekiyor. gücüm yetmiyor artık yoruluyorum. neden dalıp onu, senin kalbini kıranı, düşünüyorsun benim yanımda. her an seni düşünüyorum ama artık düşünmek yetmiyor bana.
insanın içinin yanması, canının acıması, canının sanki sökülüp alınması neymiş şimdi anladım. bugüne kadar çektiğim acılar acı değilmiş bunu anladım.
gerçekten canımı söküp alıyorlar sanki.
biliyorum o artık benimle değil ve hiçbir zaman olmayacak.o evlendi ve bu sebepten dolayı her ne kadar kendisini yaşarken öldürmek zorunda kalsamda biliyorum birdaha kimseyi onun gibi sevmeyeceğim,hiç bir şarkı dokunmayacak artık bana,kimse için böyle ağlamayacağım ve onun için göze aldığım bir çok çılgınlığı bir daha kimse için göze alamayacağım. ve bir daha kimseye böyle güvenmeyeceğim ve ben gibi yaşamayacağım.
konuşmaya başladığımız ilk günden beri hoşlanıyordum senden. ama bir türlü söyleyemedim. şimdi her dakika söyleyebiliyorum sana, seni sevdiğimi. çok güzel günler bizi bekliyor. itiraf etmek istediğim şey ise ben bu ilişkinin sonunun kötü bitmesinden çok korkuyorum.
Aşk benim için çok basit bir kelime sözlük . Artık çok basit yani çünkü birdaha dünya üzerinde ki hiç kimseyi onun kadar sevemeyeceğim. Ama hiç kimseyi de üzmeyeceğim.
galiba çektiğim acı ve ızdırap son buluyor sözlük. sanırım yeterince ağlayıp helak oldum. ardından ağlamaya devam etmektense, artık benim sevgimi haketmediğini düşünmeye başladım.
umarım böyle düşünmeye de devam ederim. yeter artık canımın yandığı, yeter.
bir lost'taki claire'ı birde bizim damla sönmez'i çok seviyorum.
ulaşabileceğimi bilsem ikisine birden aşık our ikisiyle birden evlenirim o derece yani.
onu çok ama çok sevdim.hani öl dese ölecek türden bir sevgiyle sevdim.araya çizgi çektiğim oldu.ama bir türlü kalbimden çıkaramadım işte.tekrar başladım.bu adam efsunlu bir adam.onun bir bakışı ya da bir cümlesi içimdeki ateşi kıpırdatır.o tüm insanlardan farklıdır, hayatın tüm renkleri vardır onun kişiliğinde. o her şeyden anlar, çok yönlüdür.bir saat önce salvador dali'nin resimleri taklit edecek resimleri peçeteye çizerken, bir saat sonra bir murathan mungan şiirini anlatır, daha sonra da kafadan matematik problemi çözer ve ingilizce rock parçalarını ezbere söyler.hayran hayran oturup izlediğim çok olmuştur bu yaratıcı adamı.sürekli hareket halindedir, enerjiktir, gülerken çocuk gibi parlak gözleri, içten kahkahalar atar.o üzüldüğü zaman içim ezilir, kıyamam.o mutlu olsun, neşelensin diye bir şeyler yapmaya çalşırım.onu onunla yaşarım.bıkmadan hatta bıktırarak söylerim defalarca,bu adamı seviyorum diye.
dudağımda 4 adet uçuk, alnımda ve yanağımda çıkan sivilceleri de yanıma oturttum, beraber yazıyoruz bu mesajı. ben sıçtığım için onlar da yanımda.
hiç başa almıyorum. birisiyle konuşuyordum sözlükçüm ben. önceden de tanıdığım bir kızdı ancak ilk kez bu denli samimi olmaya başlamıştık. ama daha önce dışarda sadece görüyordum bunu. herhangi bir muhabbetimiz yoktu. internet ve telefon denen olgular aracılığıyla konuşuyorduk ediyorduk. bununla uzun süredir konuştuktan sonra karşılıklı itirafların ardından anladık mı biz birbirimizi seviyormuşuz. aaa evet. sanal bir aşktı bu. ancak ben kendisiyle hiç dışarda görüşmek istemiyordum. her mesajın sonuna "yarın görüşelim mi?" cümlesini iliştirip duruyordu. artık bunalmaya başladığım vakitlerin birinde okuldan eve dönerken bana "kadıköydeyim, bekliyorum seni =)" gibisinden bir mesaj atmıştı. el mahkum, buluşmaya gittim.
aralıklı olarak gidip durduğum bir cafeye götürdüm kendisini. 2.5 saat boyunca konuştuk güldük. daha doğrusu hep o konuştu, ben dinledim, saatime bakmaya başladım, sıkıldım. güldük diyorum ya. o güldü hep. ben zoraki güldüm. sanırım çeşitli yörelerde buna "yalandan gülmek" deniliyor. doğrudur. açık oliyim; daha önce 3 kişiyle buluştum ben. tabi internetten falan değildi hiçbiri. okuldan dershaneden tanıdıklarımdı. tüm buluşmalarda sıkılmak kelimesinin anlamını unutuyordum. ilk kez sıkılmıştım ben. mekandan çıktık.
elini uzattı tutayım diye. "boşver" mi deseydim? tuttum tabi. kadıköy'de yaklaşık 10 dakikalık bir yolu el ele yürüdük. rahatsızdım sözlükçüm ben. en sonunda telefonla konuşmak geldi aklıma, ancak böyle alabildim elimi karşı taraftan. evine bıraktım, sarıldık.
sıçtım işte ben o an. eve yürürken 50 saniyede bir "bitanem","canım" temalı mesajlar geliyordu. her mesaj da gözeneklerden düşen bir ter damlasına eş oluyordu. eve geldim. odamı en son denizli'de şampiyonluğu kaybettiğimiz zaman bu kadar karanlık görmüştüm ışık açık olmasına rağmen. olayı tümüyle bilen iki arkadaşım "geç olmadan ayrıl" dedi. buluşmanın üstünden 6 gün geçti. buluşmadık bu süreçte hiç. süreç içinde aramızda geçen 200 mesajın 20'si bana, 180'i ise ona aittir belki. soğutmaya çalışıyorum kendimden sanki daha fazla bağlanıyor. ulan "seni seviyorum" dediğim zaman bana "eve geldim şimdi" diyen birisinden nefret ederim ben. ama burda durum farklı.
bugün de arkadaşlarından bahsederken "neyse tanışırsın zaten hepsiyle", aradığım bir dergi için "bir dahaki buluşmamızda ararız beraber" diyor, bu da yanımda oturan uçuklara yeni arkadaş geleceğinin ufak bir müjdeleyicisi oluyor.
- ya onu fazla üzmeden ayrılmak istediğini söyle.
- olm gerçekten böyle bir durum var mı? sktr git. üzülecek illa.
- geçmiş olsun o zaman sana.
aşk kış bahar tanımaz, çiçek açar
bulutun hüzün yağmurlarına inat, güneş açar
yağmur damlasını toprağa, seni her andığımda atar
kokun, içime akar başka diyarlardan
işte ben seni böyle seviyorum
tane tane topladığım her gülüşünü
içimde yankılanan sesini
tenime tutunmuş kokunu, sıcacık tenini
dudaklarıma esen nefesine sarıyorum
ben seni böyle seviyorum
bu tarifsiz aşkla yaşıyorum