güzel bir seksle son bulan hikayeler dizisi. o seks olmazsa işte böyle ağlak ağlak aşk meseleleri geçer başınızdan. ama aşık olduğunuzu düşündüğünüz kişiyle seks yaptıktan sonra dahi aşık kalmışsanız sizinkisi aşk değil saplantı demektir. hasılı aşk bir çeit kimyasal-nörolojik-psikolojik bir olaydır maddidir (kısmen) yani. üzerinde fazla durmak bile zaman kaybıdır.
geçen yolda yürürken eli kitap dolu bi kızın bütün defterleri yere düştü. eğilip defterlerini kıza vermek isterken 'benim elimdekilerin hepsi kitap beyefendi, içlerinde defter yoktu hiç.' dedi kız.
eğer elindekiler defter olsaydı birbirimize aşık olabilirdik. öyle baktı bana sanki.
17 yaşında üniversitenin ilk günü gördük birbirimizi. iki yıl sonra tekrar karşılaştık. sonra okulca tura katıldık. gece bar da elini bana uzattı "dans edelim mi" diye, elini tuttum. 14 yıldır beraberiz. 10 yıldır da evliyiz, bir de kızımız var.
bilerek veya bilmeyerek,
zamanı geldiğinde bildiklerimi bildirerek,
hatta bildiğimi sanarak, oyalanarak gidiyordum.
yolun yorulduğum yerinde,
yol olan bedenlere bakarak yürüdüm... Gittim,
çok kez gittim,
çok gittim.hiçbir şey olmadı başında,
sen olmadın sonunda.
yol bitti kapandı mevsimler...
anladım,
oyalanma savaşıydı bu.anladım,kör yarışıydı.
gidiyorduk, gidiyordum, gidiyordun...
merkezinde hiç olan bir yolculukta,
yolcuyu oynuyorduk.
acı mı, vardı, var...mutluluk mu, o da vardı, var...her şey var,
aslında hiçbir şey yok.
hiçbir şeyli, hiç oyuncuların salaklığına,
salaklığıma tanığım.
eski şeylerden biraz zor vazgeçerdin, kolay unutamazdın sen. benimle onu kıyaslardın sürekli. onu unutamıyorum ama senden de vazgeçemiyorum demiştin bir keresinde. ben de bunu bile bile kabul etmiştim seni. saçmasapan bir ilişkiydi bizimkisi, bir hafta hiç arayıp sormadığımız olmuştu. aklına gelince, ihtiyacın olunca aradığın "sevgili"ndim ben senin.
ben istanbul'a gidiyorum dedin bir gün, sanki ben markete gidiyorum, bir şey ister misin dermiş gibi. boğazıma bir şeyler düğümlendi, aklıma çok şey geldi ama hiçbiri dökülemedi dudaklarımdan. ben sensiz ne bok yerim diyemedim. ben seni özlerim, kokunu, gözlerini, boynunu... hiçbirini söyleyemedim. kendimi hiç bu kadar değersiz, aptal yerine konmuş hissetmemiştim. "tamam." diyebildim sadece. sonra da ne aradın ne sordun. öldün mü kaldın mı haberim bile yok. sakın bundan sonra karşıma çıkmaya kalkışma, kendinden daha fazla nefret ettirme.
yıllarca hep bir sokak ötemde yaşamış meğerse , annemle ablası tanışıyormuş çok sonradan öğreendim...
onu ilk tramwayda gördüm , konuşmasıyla sesiyle beni öylesine etkiledi ki.. arkadaşları vardı yanında , hatta bir tanesiyle öylesine muhabbet kurmuştum.. sonradan bir baktım ki bana aşık olmuş , bense anlamsız bi şekilde ondan kaçtım , hep ... gözümün içine bakardı ama bense hiç umurumda değilmiş gibi yapardım , sonradan baktım benim içim bir farklı onu seviyorum galiba dedim...
ona hiç belli etmeden sevdim onu , hemde o kadar çok ki
o hiç anlamadı sevmedim zannetti..
o hayatımda yaşadığım en en güzel aşktı...
hep tesadüfler olurdu...
bigün bi dükkana girdim , dükkanda o hafta içerden görünen dışardan görünmeyen bi cam taktırmış ...
ve bi baktım ki karşı apartmandan o çıktı
şok oldum resmen , yıllarca evine baka baka yürüdüm , iç geçirdim... ama o hiç bilmedi.
zarar görmesin diye uzak durdum ondan , sınava girecek diye aklının karışmasına izin vermemek için geri çektim kendimi ondan...
şimdi o başka şehirde , bense başka yerde... bir gün kader bizi karşılaştıracak ama ne zaman ? sana borçlu olduğum bir seni
seviyorum var... elbet ödeyeceğim...
eski zamanlardan da konuşuruz... görünmeyen fedakarlıklarımızı
güzelliğin hep arka plandaydı benim için...
ben senin kişiliğini , düşüncelerini sevdim , çok bakmadım yüzüne , belki de kıyamadım sana bakmaya...
belki bu yüzdendir... gözlerinin ela olduğu arkadaşımdan öğrendim...