Pavyon kültüründen utandığım, gırtlaktak konuşarak atarlı olduğunu düşünen beyinsizlerinden uzak durmaya çalıştığım 10 yıllık bir ilişkim var Ankarayla...
çocukluğumun, ergenliğimin, genç delikanlı yıllarımın ve şimdi de olgun yaş olarak tabir edilen yıllarımın geçtiği liseli yıllarımda ankaragücüm için sokaklarında dayaklar yediğim, aramızda oluşan bağın, içerisinde yaşamaktan ibaret olmadığı bir anne bir baba bir sevgili kadar derinlere işlediği 50 den fazla şehir görmeme rağmen Allahtan tek dileğimin sokaklarında ki herhangi bir evde ölmek olduğu, denizsiz, kuru ayazıyla meşhur, kendine has jargonu olan canımdan çok sevdiğim insanlar kadar kıymetli olan gri şehrim. aramızdaki bağı anlatabilmişimdir umarım.
toplamda içinde sadece 3 gün bulunmuş olmama rağmen behzat komserimi izleye izleye sevdiğim ve içindeki normal olmayan adamlardan olmak istememe neden olan bir gri şehirle olan bağımdır.