Yaşadığıma dair her türlü detayı yok etmeye çalışırım.
Sosyal medya hesaplarımı kapatırım. Kitaplarımı bağışlarım. Çocukluk fotoğraflarımı yakarım. En değerli varlığım kedimi güvenebileceğim birine evlatlık veririm. Kimsesizler mezarlığına isimsiz bir şekilde gömülmeyi vasiyet ederim.
Tüm bunları yaptıktan sonra kalan zamanımın büyük bir çoğunluğunu sokaklarda evsizlerle birlikte geçiririm.
genelde bu soru insanlara sorulunca insanlar 2'ye ayrılır;
1-her boku yerim
2-full ibadet yaparım günahtan kaçarım
benim fikrimse kredi çekip her boku yapardım.
bulabildiğim kadar para bulup yollara düşerdim. rahmetli kemal sunal ağabeyin korkusuz korkak filminde 6 ay ömrü kalıp 7 aylık kredi çekmesi gibi çekerim krediyi ilk ödemeyi de 1 ay ötelerim anasını satayım. bu yaşıma kadar ben bankalara çalıştım bu seferlik onlar bana çalışsın ölüyoruz şunun şurasında * zaten sigorta şirketine patlar kredi onlarda bedavadan paraları götürüyorlar yıllardır bir kerecik zarar etsinler.
Rutin olarak devam ederim. Soğukkanlı olmayı başarabilirim sanırım.
Çocukları izlerim, lunaparka giderim, ve en sevdiğim şarkıları orada dinlerim. Belki bir gece yarısı içerim de, aşık olduğum ilk kadını ararım belki.
O da evli değilse..
Zamana bırakırım kendimi, zaman geçtikçe daha çok patates kızartması yerim. Daha çok kahve içer, daha çok düşünürüm her şeyi.
Düşündüğüm şeyler, bu güne kadar yaşadığım güzel insanlar ve kalan anılarını bir aya sığdırmaya çalışmak olurdu.
Hiç birine veda etmezdim.
Belki teselli de bulurdum, sevdiğim çok insan var. Ve ruhum zannediyorum ki, hiç birinin ölmesine hazır değil.
kredi çeker, altıma arabayı alıp dünyayı gezerdim 1 ayda. gider en lüks otellerde kalır paşa paşa yaşarım. gitmek istediğim her yere gider görüp gelirim. ama en sonunda son 2 gün baba ve dede ocağını görürdüm. bir yad ederdim.
devamlı tanım kasarlar arada bir soluk alıp mala basar tekrar yer içer tanım kasarlar, burada mala basmak yanlış anlaşılmasın, büyük baş veya küçük baş hayvanları sularlar. biz de yedik.
yakınlarımla, eşimle, dostumla, ailemle geçirirdim o son bir ayı. ben zaten ölücem pek bişey hissetmiyeceğim ama beni sevenler beni hatırlayacak ama bir daha göremiyecekler, sesimi bir daha duyamayacaklar. en azından son bir ayımda beni seven insanlarla geçirirdim. kendim için değil onlar için.
Heran olebilecegimi bilerek yasamaya calisirim zaten ,zamani verimli gecirmek;insanlarla birlikte olmak,gezmek tozmak ise hicbir zaman zamanimi verimli gecirdigimi soyleyemem.
Ama ben gitarimla,muziklerimle,siirlerle gecirdigim zamanimi hicbirseye degismem.
Bir de son bir ayda kendi capimda urettigim seyleri toparlayip guvendigim bir kisiye teslim edip oldukten sonra ne olacagimin merakiyla yanip tutusurum.
en güzeli bu dünyadan hiç geçmemiş olmak. ne kadar yaşanmışlık varsa hepsini yok etmek. öyle yok olmak ki bir bardak üzerinde parmak izin dahi kalmamalı senden geriye.
kişisel eşyaların, ne bileyim mesela saatin, kitapların, gözlüğün tereke olarak dağıtılsın eşe dosta. bir kedin, köpegin, kuşun varsa en güvendiğin insana bırakılsın hatıra niyetine. Ama en güzel vasiyeti de mezar taşına yazdırmak olsun. Hiçbir isim ve tarih olmadan: "mümkünse farz edin yaşamamıştır."
Sadece iyilik ve diğer insanları mutlu etmek için çaba harcamak olmalıdır bu sorunun cevabı. Zira bunun bilincindeysen eğer insanları mutlu etmekten daha güzel bir his olmayacağından en güzel hisler ile yaşarsın o anlarını da.