zilyon tane kelime kullanarak kendini anlatmaya çalıştığım halde, karşımdakilerin ısrarla anlamaması. "bunu şu şu nedenlerle yaptım" diye kendimi yırtıyorum, ama anlamıyorlar. didinip yaptığım her şeyi beyinlerinin çalışmayan kısımlarıyla yakıp yıkıyorlar ve ben insan olarak sosyal bir "hayvan" olduğumdan, o beyinlerini kullanmaya üşenen insanlarla bir şeyler paylaşmak zorundayım.
anlaşılamamak diye dert olur mu? olur lan. hem de dertlerin ortasına çöker, kalkmaz da şerefsiz. üstüne cigarasını da yakar, dumanı ile de seni boğar. yazdım yine "ılık bir entry".
yüzüne yumruk atmak isteyip de asla yapamayacağım dallamaya sevgiler.
kimin sevgisi mi? vardır bir seveni elbet.
hastayım sözlük. istanbul'da bir başıma hastayım. ne çorba yapan sevgilim ne de bir kedim bile yok anlıyor musun.
edit: yahu beğeneceğinize cınım geliyim de sana bi çorba yapayım desenize. ölüyorum sözlük ölüyorum.
ehliyet sertifikamı verdim gözlük yazdırmayı unuttum. şimdi işin yoksa... belki de adam kan grubumu sordu yanında suratıma da bakmıştır. inşallah yazmıştır. uğraş dur sonra.
sigarayı bıraktım, ağzımda saçma sapan çilekli mi karpuzlu mutadı ilginç bir sakız, üstüne hasretlik var. ahh ahhh hayat beş yüz parça puzzle olsa, dört yüz doksan dokuzunu irademizin dışında tamamlanıyor olması da canımı sıktı.