onca neden varken
ve tam sırası gelmişken
hiçbir şey yapmamış ve susmuşuzdur
aynı anda aynı sessiz geceye doğru
içim sıkılıyor demişizdir
aynı sabaha uyanırken kimbilir
aynı düşü görmüşüzdür..
olamaz mı olabilir.
onca yıl sen burada
onca yıl ben burada
yollarımız hiç kesişmemiş bu eylül akşamı dışında..
incide siklenmeyen liselilerin gelip burada anket açmalarına güzel bir örnek olmuş.
bir de ingilizce şarkıları yazmazlar mı? yarıl ya.. yarıl.. *
yazarların kendilerini anlattıklarını düşündükleri şarkılardır...
Yapılan her savaşta bir çıkar ve de imzalanan her barışta bir zarar var biz, varımızı ortaya
koysak yoğumuzla utanırız. Elimizdekini cebimize tıksak,tırsak kısrak savaşa havlu attı
der ve sırıtırlar. Dalga bu devrin baş motivesi. Ne kadar güler ise düşman o kadar ağlatır
seni, kendini geçmişteki geri adımlarından kurtar, ışık ileride parlar ve yamyamlar var
burası dar. Her an önünde yar, Tanrılar sözlüğünde buna sınama denir, sınavın elbet sonu
gelir, notuna göre bedelini öderiz bu geçmişin bu kesin. Zaten inancımız olmasa var
olmanın anlamı anlamsızlıktan başka bir anlama gelir miydi? Ve bu zamanlama,
kaderimizin yanlışı ya da doğrusu, olgusu yoktur, kukla duygusu, askıya alınan o insan
bulgusu, tekrar edilen o geçmiş döngüsü, karasis örtüsü; gölgelerin emaneti sen misin?
Karanlıklar çöktüğünde gömülesi bedelin ve eskide kalan soğuk iklimlerin. Dostuna
attığın tekmenin ya da hiçe saydığın ilahi adaletin bir sonucu olmalı bu da kesin, sen
teksin takibinde geçmişin!...
Geçmişi gölgeye teslim ettim ve şimdi gölgeler takibimde,ardımda bir yığın manzara.
Sorgusu başladı yarının ufukta gün batmakta, her gelişin bir gidişi meçhule farz arz
ederim sorgumu kesin. Gün dönümünde sıradaki gelsin gölgemi karanlığa teslim edin.
Anlam veremediğim bir yığın manzara peşimize takılmış ve cereyan eden çıkar savaşları
kalbimizi yerinden çıkarmış ya barış?... Minik ellerinizle yakaladığınız o büyük kelebekleri
öldürebilirsiniz. Herşey cüsse değil yeterki küstürmeyin çocuğu, öldürmeyin kendinizi, yok
oluşu simgeler umut katliamı, yarın bir kapıdır ve sen uykudan o kapıdan geçmek için
uyanırsın. insanların icadı kukla medeniyetinde herkesin bağlı olduğu bir ipi var, ipi tutan
Tanrılar akıbetini sorgular, bulgular yargılar bir oyun gibidir adı yaşamaktır, ölümse oyunun
sonudur. Her nedense oyunun sonu yok gibidir, bir gider biri gelir. Ve birini eler, siler
kendini oyunun listesinden, simgelerde saklanır gidişinin nedeni ve her geçmiş gölgelere
emanet edilir, gelecek sansüre maruz kalmış,belirsizdir. Bu nedenle seni takibe alan
gölgelerdir. Sen yürüdükçe seni sorgular ve bir gün güneş batar. Geçmişi gölgeye teslim
ettim ve şimdi gölgeler takibimde,ardımda bir yığın manzara, sorgusu başladı
Belki de günahlarını yıkayacak akıttığın damla yaşlar
Ya da yağmur olup üzerine yağacak haramlar,sil başlar..
Sahip olamadıklarının peşine kaç kez takıldı düşüncen?
Tahminimce aklın bilinmez kişiler tarafından kiralık
you don't even realize i'm barely alive
sen benim zar zor hayatta olduğumun farkında bile değilsin
why don't you feel my pain?
benim acımı neden hissetmiyorsun?
why don't you feel the same?
sen neden aynısını hissetmiyorsun?
you should be just like me
benim gibi olman gerekiyordu sadece
living in misery
ızdırap içinde yaşıyorum.
birer yolcuyduk aynı ormanda kaybolmuş
aynı çıtırtıyla uyanan birer serçe
hep aynı yerde karşılaşırdık tesadüf bu
birer tomurcuktuk hayatın kollarında
birer çiğ damlasıydık bahar sabahında gül yaprağında
dedim ya,
hiç yoktan susturuldu şarkımız
gögsum daraliyor,yüreğim kanıyor
bitmeseydi bizim öykümüz böyle..
göğsüm daralıyor,yüreğim kanıyor
olmasaydı sonumuz böyle.