Bahara bakıyorum gözlerinde yeşil bir derinlikle
Elllerinde ise beyaz bir saflığa
Saçlarında kumral bir tutkuya hapsediyorum kendimi bilerek
Gülüşünde hissediyorum seni
Saçmasapan konuşuyorum kendi kendime
Gecelerim ışıksız,kısa,uzun,belki merhametsiz
Umutlu bir uyanışla başlayan günler sona eriyor sensiz
ümitsiz...
Çekmekten bıkamadığım bir sancı gibisin kimi zaman
Belki de bir ilaçsın kıvrandıran,canlandıran ama daima muhtaç bırakan
Ezberlediğim yolların sonu gelmez dönemeçlerinde yitiyorum senle birlikte
Avuntularla yaşamaya alışmaya alışıyorum sana dokunamadıkça belki de
Belki attığın her adımda senleyim
Belki de sen uyurken burada yaşatıyorum ruhunu
Bir hatıra gibi saklıyorum tebessümlerini kimi zaman
Çocuksu bir aşkla anı defterine yazılmış maniler gibi
Kalbimde yetiştiriyorum seni
Beynimde büyütüyorum
Yüreğimde besliyorum sevginin acıya dönüştüğü yere kadar
Kim bilir belki ordan da uzağa dek
Yıldızsız gecelerde yürüyorum yalnız
Sokaklar kalabalık,sokaklar tenha
Sokaklar geç vakit
ve sensiz...
Bulutlar nasıl örterse dolunayı
Dertlerimi de öyle örtüyor sesin
Her kelimesinde bir nota buluyorum sözlerinin
Hiçbir şarkıda kullanılmamış
Arıyor gözlerim seni çoğu vakit
Yavrusunu okuldan almaya gelen bir anneninki gibi
Delirir gibi oluyorum bulamadığımda
Sırtımı dayadağım bir şey arıyorum o zaman
Bulamıyorum...
Dünya yalan söylüyor bana
Dostlar yalan
O an ne varsa senden aldığım
Üzerine titriyorum bir miras gibi bana kalan
Süsleniyorum baloya giden küçük adamlar heyecanıyla
Çıkıyorum evden pervasız
Aynalarla sohbet ediyorum seni görene kadar
Onlar söylüyor senin beğenip beğenmeyeceğini
Bilmeden yaptığım hataları tekrarlıyorum bilerek,saflaşıyorum karşında
Temize çekiyorum bitirilmemiş tüm ödevleri sana bakınca
Bu ilk şiiri yazıyorum yüreğimin dayanamadığı bu günlerde
Çünkü yazmayı hiçbir zaman denemedim dünlerde
Sıkışınca vuracağım artık kendimi kelimelere
Çünkü onlar en az benim kadar aşina sana
Kifayetsiz kalsalar da yanında
Herkesten iyi tanıyorlar seni
Dinlediğim şarkılarda akıyor pünhan gözyaşlarım
Senin için akan ama asla senin göremeyeceğin zamanlarda
Çünkü ben saklıyorum onları
Onlar sana bakınca keşfettiğim bir hazinenin hırpalanmış parçaları
Olursa seni mutlu eden bir adam,gözlerinin ışıltısını dünyaya yansıtan
O vakit buruk bir sevinç kaplar sensiz içimi
Hani malum oldu derler ya
Belki bana da olur bakarsın,o vakit yakarım sigaramı zifiri karanlıkta
Basmam üzerine,bitmeye yakın söner gözümden aşağıya süzülenlerle
Yabancısı olduğum bir şehrin,öğrendiğim sokaklarında yolumu şaşırıyorum
Düşününce seni
Kayboluyorum geçtiğim sokaklarda
Yazıyorum yaşadıklarımı kaldırımlara
Yıllar geçer de gelirsem eğer oralara
Beni gözlerinde yaşlarla değil gülüşündeki sıcaklıkla karşıla
Belki o zaman rahat ederim bitse de herşey
Her ne kadar lanet etmişsem de seni götürdüğüm ilk durağa
Gözlerimin meraktan bakakaldığı o yere...
Hergün gözümün önüne gelen afyonlu bir hayal gibisin
Kötülüğü unutturan,rüyalarıma giren,uykularımı aydınlatan
Sabah kalktığımda hasretten ağlatan
beni en baştan yaratan
sensin...
Hata yapmaktan korkmak en büyük hatadır
Ama ben seni buldum ya canım artık susup ağlayarak gitmek de bana farzdır...
bak gözüm seyiriyor yine..
bir tartım hatası var bu işte..
usuL usuL geLmemiş miydin bana?
yoksa suLar mı yandı ne?
-kan gene kırmızı-
siyah gömLekLi bir soytarı.
keLoğLan'nın bu işLe hiçbir aLakası yoktu.
mesneviLer ağır ağır geLiyor,
ankara havası oyna ki akşam olmakta..
-tartım hatası yok-
hepsinin gerçekten duygularını en iyi şekilde anlattıklarına yürekten inanmama rağmen hiçbirinin henüz şairlik mertebesine erişemediklerini gördüğüm, özellikle kimilerinin daha çoooooooook yazması gerektiğine inanmama sebep uuserların şiirleri.
''serencam''
Bir umut diye sarıldım eteklerine
Kurtaracak beni yalnızlıktan
Hayaliyle dolu ümitlerle
Sende pişman ettin sevdiğime
Değer verdiğime
Ne de çabuk aldanıyor gönül
Ne de çabuk kanıyor
Sözlerdeki değil ama gözlerdeki serencama
Sen bir yana dünya bir yana
Ama yalnızlık kalmış ortada
Her yön değiştirdiğimde
Uğramak zorunda kaldığım
Çıkmaz bir sokak
Söylenmesi gereken söz
Patlaması gereken bomba gibi
Her patlayışında yalnızca
Yüreğimi parçalayan bir bomba..
Geceler boyu seni düşünerek bile
Mutlu olabilen beni
Sen neden mutlu edemiyorsun
Dokunduğunu mutlu eden sihirli deynek
Sen neden mutsuzsun?
Yoksa insanlarla
Benim hakkım olan bir şeyi mi paylaşıyorum
Kendime dokunamayacak mıyım?
Mutlu olmak benim de değil midir?
Hakkım!
Allah'ım duy sesimi
Bir yol göster
Kes artık yalnızlığımın sesini..
Bir telefon şakasıyla başlayan bir ilişkiydi bizimkisi
Her zaman komik olmuştu bunu anlatışımız
Her anlatışımızda gülmekten yerlere yatar
Asıl olacakların farkında olmadan yaşardık aşkı
Aşk mı ? gülüp geçerdik hafifdi yaşadıklarımızdan
Sevgi mi ? hiç değil dünyada yoktu böylesi
Kader mi ? inanmazdım inanamıyorumda
Neydi acaba ? cevabını bulamadım
Bulunmazların , bilinmezlerin arasında
Yaşanılanın anlamını bilmeden yaşamak
Sonrasında da elinin tersiyle itmekti.
Degilmidir insanoglunun dogası
Doymayışı en iyiye bile
Farkında olmadan elindekini kaybetmeye
Alışmamış mıydı ? sanki kaçıp gidenin ardından bakmaya
Nedir ki bu ? kader değildi pel tabii
Adı ; imkansızları yaşamaktı bilirdim de sesimi çıkarmazdım
Hep susardım beklediğim gün gelinceye kadar
Gelince de eli mahkum ayrılığa boyun bükerdim
Anlayacağınız onu bile layıkıyla yapamazdım
Dünya gibi her an olduğum noktadan güneşi görünce şımaran
Sonrasında da yasa boğulan
Güneşle her defasında karşılaşan
O na anlatmak istediklerini anlatamadan
Tekrardan karanlığa bogulan
O nu görünce tekrardan dili tutulan
içindekilerle birlikte tekrardan yalnız kalan
Geçtiği her yerden bir daha geçen
Ama asla istediği zamanı yakalayamayan
Ya da zamanında orada olamayan
işte bizimki de öyleydi
Ya ben geç kalmıştım aşkı yaşamaya
Ya da sen çoktan geçmiştin aşktan
Aynı kapıya çıkan sohbetlerden
Açmayan güneşten , zamansız yağan yagmurdan
Sus pus oturan iki sevgiliden vs... vs....
Her neydi bizi ayıran hala çözemedim ...
önce iki ayrı şehir de iki yabancıydık
sonra arkadaş olduk
sonra sana göre kanka olduk
sonra ben seven oldum
aşık olan oldum
sen sevilen oldun
sen seven olmadın
ben göt gibi kaldım.
BiR GECEYDi SANKi DEVRAN DÖNDÜ
AŞK YERiNDE BiRDEN HÜZÜNLER ESTi
SEVDA DEĞiLDi BAŞA GELEN AYRILIK RÜZGARIYDI
ZATEN OLMASI GEREKEN DE OYDU
BiTMELiMiYDi DiYE SORDUN KENDiNE
BiTiREN SENDiN OYSA Ki SORUNA CEVAP ARAYANDIN
SON SÖZLERi SÖYLEMEK YERiNE AGLAMAYA KOYULDUN
ERKEKTiN ERKEKLER AGLAMAZDI DERDiN
BENDEN SONRA NE YAPARDIN ORASINI BiLEMEZDIM
EVLENiR Mi YOKSA ÇÖKÜŞÜNÜ MÜ BEKLERDiN
YOKSA YOLLARA KOYULUP
KAYBETTiĞiN AŞKINI MI ARARDIN YA DA DOĞRULARINI MI
SADECE SEVMEK YETMEZDI BiLiRDiN
KÖHNE ŞEHRiN KARMAŞASI iÇiNDE VARLIĞINI KAYBEDERDiN
ANLAMSIZ SORULARIN BEYNINDE RUHUNA HÜKM EDERKEN
SEN AYRILIKLAR iÇiNDE YANAN KÜLE DÖNENDiN
YARAYDI iÇiNDE SÖNMEK BiLMEYEN
SEVDA ATEŞiYDi AYRILIKLA iÇiNi KAVURAN
NE OLUR GiTME DERCESiNE BAKAN GÖZLERiN
ASLINDA YAPMACIK BiR ALDATMACAYDI iÇiNDEN GELMEDEN
VARLIGINI YOKLUGUNDA BULAN
GÜNDÜZÜ GECEYE ÇEViREN
YAŞAMLAR iÇiNDE ÖLÜMÜ SEÇEN
MUTSUZLUĞU iÇiNDE GÖMÜLEN
YiNE BENDiM SENi SEVEN...
romantizmin yazılı kurallarına sıkışmış
küçük peline gider
ışıkları görüyor musun
onlar etrafında parlıyor
müziği duyuyor musun
biri yıldızlardan serenat yapıyor
kalk ve çevrene bak
evrensel çekim sabitinin sarkan imleci
araftan gelip arafa sürüklenirken 101 numaralı otobüsün kapısından şöfere seslenen
kaptan arka kapı
bedbaht hayat hissinin diğer adı
havadaki titreşimden
haleler şeklinde yayılan enerjiden
anlardım geldiğini vandal mimar
çift kollu tasarladığın merdivene kafamı çarptığımda
koluma girip taşırdın sarı odama
duygusal kaoslarımda sonsuz döngülere kapılmışken
dilsiz ressamın konuşan resmi duruyor karşımda
sigaranın dumanını,
senin gibi,
havaya üflerken ve
yeniden kendime doğru çekmeye
çalışırken
ve tekrar verirken
sen yoktun.
bir tv, bir ben vardım
birde kaptan arka kapı...
gurursuz yaşayıp ateşsiz seviştin zeyda
direnmeden öldün avuçların kanayarak
bir zeytin dalını taşıyan güvercinden kalan sana
savaşı reddedişin oldu sonbaharda
Nefes almanın en zor olduğu yerdeyim
Her konuşmanın sebebi sen
Her gözyaşının sebebi sen
Susmalımıyım bilmiyorum?
Ama hergün
Biraz daha çoğalan bir özlemle haykırıyorum seni
Gidişinden sonra çokca zamanlar geçti...
Çiçekler kurudu,hatta tekrardan yeşerdi...
Mevsimler geçti...
Ben seni asla unutmadım bebeğim...
Artık yeter aramam seni dediğimden beri aramadım.
Hatıralarından kurtulmadım...
Her şarkıda seni anıyorum...
Her sokak da , her otobüsde, her kahverengi bir çift gözde seni arıyorum.
Ya göz renkleri benzemiyor,
Ya da bakışları...
Eğer buysa aşk acısı
Eğer buysa gecelerce yaşamam gereken
Senin için ben buna bile razıyım..
Ne kadar zaman geçti hesaplamıyorum artık.
Geleceğin birgün yokki sayılı günler çabuk geçsin...
Bugün doğum günün
Senden sonra ilk kez birşey için bu kadar mutlu oluyorum
iyiki doğdun diye...
Ben seni asla unutmuyorum bebeğim...
Her ne kadar giderken en acı sözleri söylemiş olsanda..
Ne kadar nefretini haykırmış olsanda ben başaramadım...
Ya ben çok güçsüzüm ya sen çok unutulmazsın...
Başkalarının gözlerinde senin aşkını arıyorum
Bulamayacağımı anladığım da ise
Başımı omuzlarımın içine daha da gömüp uzaklaşıyorum...
Ben seni asla unutmuyorum bebeğim...
Birgün sormuştun ''Neden Ben'' diye
Hiç cevap veremedim ''neden sen''din
Belki de hiçkimse gibi olmadığındadır...
Belki de gözlerindeki o masumiyettendir...
Belki belki de bir umutdur benim ki...
Ve şimdi senin gözlerine bakarak söylemek istediklerimi söylüyorum.
Son kalan resmine bakarak..
Seni herkesden daha çok seviyorum doğum günün kutlu olsun bebeğim...
Merak etme;
Ben seni asla unutmuyorum bebeğim...
Gölgelenir ve örselenir tüm açık renkler,
Sokaklara koyu bir yalnızlık çöker...
Bir açkı keskinliğinde
Günler gelir ve doğar kimsesizliğine...
Zaman ve diğer kavramlar anlamsızlaşır.
Bir keşmekeş içinde;
isyan eden uzuvların gözaltına alınır,
Sorgulanır tüm duyguların
Ama kimse bir şey anlamaz
Çünkü anlamın anlamı kalmamıştır...
Çatlak dudakların kanamaya başlar,
Miden ağrır.
Bütün hazırlıklarına rağmen,
Hazırlıksız yakalanmışsındır
Hayatın fırtınasına...
işte bu kadar basittir
Biri gelir,
Vurur karnının boşluğuna...
yanacağım...
bin kez yanmış olsamda başkaları için;
bu bu kez başka türlü yanacağım senin için!
dokununca ellerim, bakınca gözlerim sana...
yanacağım her defasında...
sende öyle sev, öyle tutkuyla sar ki bedenimi;
kül olayım bedeninde...
ve her dokunuşunda yeniden doğayım küllerimden...
senin için seninle!