sözlük yazarlarından şiirler

entry5574 galeri47 ses1
    1775.
  1. içinde şairlik kırıntıları filizlenen yazarların genellikle aşklarına duygularını beyan etmek adına döktürdükleri şiirlerdir.
    ilk entry şiir olsun dedik ve burdayız...

    gece sanki kabus
    ve uyanmalar bekleniyor sensiz her andan,
    hayat kısa, ve amaçsız bir palto takınmış üzerine,
    o peri kızının yokluğundaki soğuktan saklanırcasına...
    hayallerin sıcaklığında dönüşünü bekleyen,
    bir biçare kalp bendeki...
    seni özlüyorum,
    her saniye...
    sanki her an sana koşarcasına...
    üstad buyurmuş severadım diye,
    severadım sensizlikten sana kaçarcasına,
    seviyorum seni...
    2 ...
  2. 1776.
  3. Eflatun'un izinde Tahayyüller

    Akşam üzerlerinin ağır yağmurları
    Yağmur suları peşine takar kaldırımları
    Kaldırımlar yokuş aşağı akar
    Karşı kaldırımda kadınlar
    Bitmiş bir günün egzoz kokuları
    Sinmiştir çok sevdiğim siyah ceket üzerine
    Camlar ki onlara kesif karanlıklar sır'dır
    Pervazın yorgun tozlarınaysa
    Çürümüş dirsekleriyle kollarım yaslanır
    Yatağın altına kaymış hukuk-u düvel kitapları
    Penceremde omuz omuza sıralanmış evler
    Tekmili birbirine benzer
    Kapılar sımsıkı kilitlidir
    Kapılar ki korkar kendilerinden
    Birinin sesiyle öbürleri titrer
    Şehir acemi bir mimarın ışıklarıyla aydınlık
    Her lahza tahavvül eder boğaz suları
    Bense tahayyül etmekteyim düz ovaları
    Düz ovamız ve rüzgarları
    ve yemyeşilken dört bir yan
    Günlerden yaz güneşli
    ve yüzün aydınlıkken
    Düz ovamız rüzgarlı
    Soluğumuz birbirine yabancı
    rüzgarlara tanıdıkken
    Seni dinledim
    kelimelerin
    parlak,muktedir ve derin
    Yönelmemişken henüz
    sığ,küflü,yüzeyel kelimelere
    Seni sevdim
    Büyülü bir şarkı
    Bilindik bir şiir gibi
    Sakin ve serin
    Senin kelimelerin
    2 ...
  4. 1777.
  5. uyumak gelmiyor içimden,istanbul'un bu puslu havasında..

    seni kaybetme korkusu daha çok puslandırıyor havayı..

    dayanamayıp gözyaşlarımı döküyorum odamın en ücra köşesinde..

    bir kağıt bir kalem alıp seni yazıyorum,en güzel aşk cümleleriyle..

    gülmek gelmiyor içimden,sahte gülücüklerimle sahte dostlarımı kandırıyorum..

    ben bir tek sana karşı içten gülüyorum,sana açıyorum tüm cennet kapılarını..

    cennet kapılarından sensiz,meleksiz geçme korkusu sarıyor bedenimi,senin olmadığın cennet,cehennem
    gibi geliyor..

    o şiir geliyor aklıma,o gün o vapurda hayal ediyorum bizi,gözlerine bakar gibi yıldızlara bakarak okuyorum..

    şiir bitiyor,gözyaşlarımla suluyorum cennet bahçelerinden senin için topladığım çiçekleri..

    09.08.2009

    03.10
    0 ...
  6. 1778.
  7. Gecenin körü gibi bir sabah vaktindeyim.
    En uzun ezanlar karşılıyor, yeni günü.
    Sanki mutlu edecekmişcesine.
    Ve sanki, omuzlarım birer yük.

    Gecenin körü gibi bir sabah vaktindeyim.
    Senin aklında birileri.
    Ben, ucundan değdiğim gülücüklerini,
    Silip atmaya çok yaklaşmışım.

    Gecenin körü gibi bir sabah vaktindeyim.
    Soluma dönsem sen varsın,
    Sağıma dönsem duvar daraltıyor ruhumu.
    Ben uyumak istemiyorum ferahsız.

    Gecenin körü gibi bir sabah vaktindeyim.
    Sen eskinin gündönümmü saçlı kızı.
    Yeni karaların gecelerime doğarken.
    Sesimi duyurmadan kimselere, ağlıyorum.

    Yokum ben.
    2 ...
  8. 1779.
  9. birden bire yağmur başlamıştı...
    sanki ruhumun derinliklerine düşüyordu her tane...
    canımı acıtıyordu...
    kalbimede geldi bir tane...
    çok kızdım yağmura...
    çünkü orası bana ait değildi, onundu...
    sevmek buydu...
    o uzaktaydı...
    ama yanımımdaydı...
    sevmek buydu...
    özlemde...
    1 ...
  10. 1780.
  11. bir uydu astım odamın tavanına
    çeksin diye sensiz dünya
    bugün parazit var Tanrı'yla aramda
    kumandam onda olsa da...

    bir gitar aldım çalamadım
    şarkıda mırıldanamadım
    ölesiye susmuştum bağırdım doyasıya
    ruhumun ses geçirmeyen duvarlarında

    biri reddetmeli bu yalnızlığı
    aydınlatmalı çürümüş karanlığımı
    hadi aç portakal rengi ışıkları
    o, sevdiğim şarkıyı söylesin..

    şimdi seçtğiim yolda yürüyorum
    geri dönmeyeyim diye
    geldiğim yerlere
    stabilize diye toz serpiyorum
    1 ...
  12. 1781.
  13. baktım yıldızlara gördüm harikulade seni,
    ah tt net kim zikti ebeni,
    gerçi yok sende yanlış durum,
    problem belki de benim yurdum,
    isyan edince zikilmeye,
    vuruldu kafana koca odun.
    ne gün gelir, ne devran döner.
    bizi bu kafayla daha çok zikerler.

    öncelikle; dünyanın en pahalı internetsizliğini bize satan tt net e ithaf edilmiştir.

    sora da o olmayan internete deli gibi para ödeyen bizlere...
    1 ...
  14. 1782.
  15. Affetme beni
    koşarken Yoruluyorum
    Daha gençken eridi kemiklerim
    Biraz konuşsana
    sen susarken Üşüyorum
    Hem susmak ne anlatır ki bize
    Benim anlatacak çok şeyim var mesela
    Önce,
    Affetme beni
    ben hep yapıştırmaya çalışırken kırdım insanları
    cam gibi taşırken omuzlarımda
    affetme beni
    yoruluyorum
    alma o sesi kulağımdaki
    affetme beni
    üzülüyorum.
    6 ...
  16. 1783.
  17. her doldurduğunda ay gecemi
    ve dolduğunda saçlarınla güneş içime
    tepemde salınırken,
    yıldızlar ve gökyüzü
    sen varsın...
    her gülümsemesinde çocukların
    ve dolmasında havanın içime
    her parçasında
    umudun ve iyimserliğin
    sen varsın...
    ve yaşıyorsam böyle aşk ile, meşk ile,
    yaşıyorsam her halini dünyanın kendimce,
    elimden geldiğince...
    sağolasın güzel insan
    biraz da senin sayende...
    0 ...
  18. 1784.
  19. --spoiler--
    tanrıyı güldürmek istiyorsan ona planlarından bahset
    --spoiler--
    (bkz: amores perros)

    bekleyişler...
    ecelsiz bir serüvendeki bir kahramanın
    ölümü bekleyişi...
    hayat hala bekler
    çölün ortasında
    ıssız bir evde
    yalnızlığı bekler gibi...
    "tanrıyı güldürmek istiyorsan
    ona planlarından bahset"
    ki hala o evde yalnız adam geleceği kurgular
    tanrı istediği kadar gülebilir
    onun yine de planları var...
    0 ...
  20. 1785.
  21. nedir ki aradığın?
    bulamadın bunca zaman
    işte bomboş sandığın
    budur hepsinden kalan

    bitmeyen karanlıktır hakkı
    sen gibi bir mücrimin
    kör bir yalnızlıktır layıkı
    şefkatinden uzak maderinin

    ne bu kanlı yara kapanacak
    ne de bitecek bu çile
    varlığın gittikçe azalacak
    bitecek biçile biçile

    duyduğun o tuhaf ses
    delecek birgün aklını
    ve verdiğin son nefes
    dökecek aleme saklını

    kimseler yasını tutmayacak
    ne arkadaşın ne kardeşin
    belki aç köpekleri doyuracak
    bir köşede sahipsiz leşin...

    leş saipsiz

    ( 27 ağustos 2009 01:33 istanbunalım )
    7 ...
  22. 1786.
  23. cimri

    namazını kılmak için yanıma çöktü ihtiyarın biri.
    kambur, kısa boylu ve cılızdı, titriyordu elleri.
    elinde bastonu vardı, sönmüştü gözlerinin feri.
    durumunu görünce, az acımadım değil hani.
    o ise ona acıdığımı bilmeden yüzünü ekşitti.
    bana doğru döndü, yüzüme baktı ve gürledi.
    "kokuyorsun be, hemi de leş gibi!"
    arsız bunak, kambur herif, ihtiyar sinsi!
    ne düşündüğümü bilse bastonuyla kovalardı beni!
    yine de sakindim, bozmadan istifimi dedim ki;
    "ne yapalım beyamca, ekmek parası, alın teri..."
    ayağa kalktı, homurdandı, yerini değiştirdi.
    bir müddet sonra namaz başladı, namaz bitiverdi.
    birçok kimse doğruldu ve camiden çıkıp gitti.
    derken en ön safta gözlerime biri ilişti.
    bu biraz önceki yaşlı bunak değil miydi?
    inanamadım, o aksi herif, hala secdedeydi.
    tam bu dakika fısıldaşmaya başladı iki kişi.
    bunlardan biri diğerine, şöyle dedi;
    "bu herif var ya bu herif, pek bir cimri."
    ötekisi ise sadece haklısın demekle yetindi.
    anlaşılan bu ihtiyardan bütün ahali yaka silkmişti.
    uzun uzun onu izledim, o ise beni hiç fark etmedi.
    ne kadar çok zaman kımıldamadı, secdedeydi.
    dedikoducu adamlar fısıldaşırken, yere yığılıverdi.
    koştum, gittim yanına lakin elden bir şey gelmezdi.
    yaşlı bunak secdedeyken son nefesini vermişti...
    gördüğüm kadarı ile yaşarken kimsesizdi,
    ne acı ki, ölürken de kimsesiz ölüvermişti.
    bir adam çıktı karşıma, amcanın felaketinden habersizdi.
    ona sordum, "yok mu bu ihtiyarın kimi kimsesi?"
    cevap verdi, "ne yapacaksan, işine yaramaz o yaşlı pinti!"
    orasını bırak sen dedim, devam et hadi!
    tamam dedi ve ekledi "kimsesizdir beyim, yalnızdır o deli!"
    "üç çocuğu vardı bunun, karısı da yıllar önce gitti.
    kaçtı herifin biri ile, ihtiyarı terk etti.
    denize düştü, boğuldu, çocuklarından biri.
    çok fakirlerdi bir zamanlar, veremden gitti diğeri.
    asilik etti, kumar oynadı, öldürüldü ötekisi.
    çok borca soktu bu ihtiyar pintiyi,
    adamın malı gitti mülkü gitti.
    işin kötüsü tüm bu facialar üst üste geldi...
    ne kadar pinti desek de, dayanamadı garibim, delirdi.
    çok kötü günler geçirdi, hiçbir şey yemedi,
    biriktirdi, biriktirdi, biriktirdi...
    en sonunda adı çıktı işte, cimri!
    bu civarda kimse sevmez onu, pek bir aksi.
    ben de yalan yok, sevmem onu gerçi!
    şimdi söyle bakalım, ne yapacaksın bu herifi?"
    "öldü, ölürken de alnı secdedeydi!"
    adam daha da bir şey diyemedi.
    nasıl dayanabilmiş bunca acıya bu ihtiyar, değil mi?
    ey ihtiyar deli!
    bütün bu yaşadığın çileler, cenneti kazanmak içindi!
    bu mukaddes ölümden sonra, şimdi,
    cenazeni kaldırmak vaktiydi!
    malum, fazla bekletmemek gerekir cenneti,
    tiksindiğin, kokuyor dediğin adam kaldırdı cenazeni...
    sen de hakkını helal et, çünkü o adam helal etti!..

    30 ağustos 2009, beykozdan, nefesalsamda tarafından...
    33 ...
  24. 1787.
  25. Yalnızlık hoş geldin be
    Gel bakalım otur yanıma şöyle
    Ne yaptın bensiz günlerde
    Ben mi?
    Beni boş ver be
    Kapıldım işte yalan bir sevgiye
    Unuttuk seni
    Gelmedik hiç yanına
    inşallah bakmadın kusurumuza
    Bilirsin tilkinin dönüp dolaşacağı yer
    Kürkçü dükkanıdır yine
    Bizde geldik işte
    Yorulduk
    Savaştık
    Bittik tükendik geldik.
    Sen ne yaptın?
    Beni mi bekledin
    Vefakar dostum benim
    Bilirim seni bilirim.
    Ayırmışsındır bana yine en güzel yeri
    Gecenin karanlığından
    Bende döndüm dolaştım geldim yine yuvama
    Merak etme daha bırakmam seni
    En yakın dostumdun bilirsin
    Düştük işte bir gaflete
    Gençlik hevesi diyip geçelim
    Vuralım mı yine gecenin demine
    Ya nasılda özlemişim seni
    Yakalım bir sigara
    Bakalım boş boş kaldırımlara
    Haklısın sende haklısın
    Neyimeydi benim
    Otursaydım oturduğum yerde
    Ya bakma işte kusurumuza
    Bulaştık işte bir kere
    Elimizin tozuyla.
    Önemi yok artık
    Yanımdasın ya yeter bana
    Eyvallah dostum yalnızlık
    Eyvallah sana...

    21.08.09 01:42 (bkz: sir ulrich)
    4 ...
  26. 1788.
  27. suskunlaşan duvarlara eşlik ediyor sanki perdeler,
    ve yanmamak üzere sönüyor mumlar
    ne rüzgar ortak olmak istiyor ne de alevler,
    yükte hafif, yürekte ağır bu günaha, biz günahkarlara

    ses, ışık bile duruyor; saygıya mı duruyorlar
    ayıplamaya mı?
    zaman duruyor, akreple yelkovan, duruyor saniyeler
    yıl geçiyor adeta, sünüyor zaman, uzayıp gidiyor
    hava suskun, yoğun bir atmosfer, sanki karanlıklar
    sarmış gündüz vakti

    susmuşuz, soluk soluğa, kör olmuşuz aydınlığa
    arka fonda bir plak; ağır ağır dönmekte odaya
    müziğini yaymakta,
    müzik bile sessiz tınılar tutturmuş, korkmakta
    ağırlığı günahların, sırtlarımızı yormakta
    0 ...
  28. 1789.
  29. yüzün vardı

    seni görüyorum yılladır saklı düşlerimde
    yok ama yüzün.
    kimsin, nesin tanımıyorum.

    dün yine gördüm seni.....
    sahilde yürüdük önce.
    uzak bir fırından simit aldık
    bol susamlı,
    bir sürü de ayçöreği..
    yedik biraz ,
    biraz da top oynayan çocuklara dağıttık.

    sonra bir baktım sana

    yüzün vardı artık.

    tanıdım seni.......
    1 ...
  30. 1790.
  31. bana derler uuser
    i am a loser
    kalbinde yer yoksa güzelim
    nikahına beni çağır sevgilim.

    don, don don
    don aşka don
    screw u guys
    i am goin' home.

    (bkz: şiirde kolaj)
    3 ...
  32. 1791.
  33. bir yanım eksik kaldı sensiz.
    ekmek gibi, su gibi muhtacım.
    rüyalarda bile bıraktın sahipsiz.
    incitme gel tamamla beni baştacım,
    lal oldu dilim, gül yüzüne muhtacım.
    0 ...
  34. 1792.
  35. vazgeçermi bu gönül tapmaktan,
    seni düşünmek ibadettir bana.
    usanır mı bu gözler bakmaktan,
    seni görebilmek hayattır bana.
    seni gördüğüm yer mabettir bana.

    kurtulurmu bu beden yanmaktan,
    senin ateşin cesarettir bana.
    korkulur mu tutuklu kalmaktan,
    senin gözlerin esarettir bana.
    senin sözlerin kamettir bana.
    1 ...
  36. 1793.
  37. git de ölü spermli elleri tutsun seni
    git de mastürbasyonlarında sana başrol verenler düşünsün seni
    git de uçkura düşkün dudaklar tatsın seni
    git de uyandığında beline kadar çekilmiş içki kokan çarşaflar sarsın seni
    git de orgazm sigaraları boğsun seni
    git de yırtık condomlara anlat derdini
    ve git de doğmamış; doğacak piçler tekmelesin rahmini.
    3 ...
  38. 1794.
  39. bulduğum hiçbir gerçek
    güzel değil aradığım hayalden
    aradığım o hayal
    daha gerçek bildiğim gerçeklerden

    duyar gibiyim şarkısını
    keşfedilmemiş dünyanın
    sezer gibiyim sonunu
    bu karmaşık rüyanın

    az kaldı, açılacak perde
    kalkacak sisi alemin
    yorulup düştüğüm yerde
    düşlerim olacak rehberim.

    düşler saipsiz

    (4 eylül 2009 istanburuşuk)
    3 ...
  40. 1795.
  41. Zaman her şeyin ilacı dediler;
    Zamanın nasıl geçtiği kimsenin umurunda değildi
    Sabahlar nasıl olurdu? Akşamlar nasıl geçerdi
    Sigaranın en katran yerindeydi gecelerin bitmek bilmezliği
    Bölük pörçük uykularda saklıydı sabahların gelmeksizliği;
    Zaman bir zamansızlıkta geçerdi de
    Eksik kalan yerleri ne doldururdu
    Kim olurdu, ne olurdu, herkese olurdu da, bu bize nasıl olurdu?
    Kâğıt kesiği, bıçak yarası, yokluğun anatomisi
    Acıyan çok can yakan yara
    Çizik çizik kalan yüreğim,yerini çok sonradan öğrendiğim..
    Ağlamak acizliktir dediler
    Çok aciz kaldığım..
    Derdimi söylediğim ama içimi anlatamadığım..
    Buradaydı işte sol tarafımda, biraz daha aşağısında yürek bildiğim yerin..
    insan nasılda akıp gelen selin karşısında duramazmış
    Deli divane akıp duran, akarken ne varsa içinde sürükleyegelen
    Selin hızı kesilince kendini suyun kenarında bulur ya insan
    Her yeri yara bere beklerken kenarda
    Zaman her şeyin ilacı derler;
    Yine söylerler.
    Gün olur, sonra hafta olur, zaman geçer
    Ay olur, sonra zaman geçerde belki yıl olur! dert olur..
    Halim ne yaman olur;
    Ahvalim perişan olur..

    snubberr 07.03.2009 qutahya
    0 ...
  42. 1796.
  43. Gidecekmişsin uzaklara,
    Bensiz sonsuzluklara,
    Unuturmuşsun belkide...
    Ama gel yine de,
    Sevmesende, özlemesen de
    Çünkü ben özledim...
    Sevdim...
    Seviyorum...
    Biliyorum...
    Biliyorsun...

    teddy bear
    05.02.09
    0 ...
  44. 1797.
  45. dün gece facebook profilini kokladım
    bebeyim avatarın o kadar güzeldi ki
    piçin biri seni eklemiş mi, yokladım
    itin biri, ilkokul ark. ınmış moralim düzeldi ki...

    bebeyim eklediğin resmin altına yorum yapmış kankan
    çok güzel şeyler yazmış, cnm hrka çıkmşsn
    duygulandım bebeyim kankana dedin sağlam kızmışsın
    ama bebeyim bil ki erkeğin biri yaparsa comment bende kanakan.

    bebeyim değil miydi bu sitenin amacı ilkokul ark. ını bulmak?
    nasıl siktik attık iki günde?
    aşık ra der, yakışır mı kula kulluk yapmak
    sokayım facebook a da sana da ilişkine de delirdim lan.

    (başka bir sözlükten copy-paste yaptım ama benim şiir, ben yazdım)
    0 ...
  46. 1798.
  47. entry entry dedin,
    başımın etini yedin.
    al sana bir entry
    ömür boyu sakla (oni)!
    2 ...
  48. 1799.
  49. Aslında neden yazıyorum bu şiiri bilmiyorum
    Leylekler uçuyor , başka memleketlere gidiyorlar
    Akıllarında tek bir kaygı olmaksızın
    Yarına sarılmış bir sevgili misâli mutlular
    ılık bir havada göklerde süzülüyorlar
    Narin kanatlarını havada çırpıyorlar
    ışığa doğru uçuyorlar , güneşe doğru...
    Zaman kavramını delip geçiyorlar hızlarıyla
    ırgatın istekle yaptığı sıva işi gibi
    Naif bir sanat yapıtı gibi güzeller...

    Altı üstü bir sürü leylek , toplasan 10-15 etmez
    Mal gibi uçuyorlar hayvancağızlar , amaçsızca...
    ırmaklar akmakta bu hayvanların aşağısında
    Ne için akıyor onlar da anlamış değil leylekler
    Akar durur ırmaklar , uçar durur leylekler

    Kelimeler dökülürken dudaklarından
    O kadar çok şey vardı ki kafamda , hepsini birden unuttum
    Yemin etsem inanır mısın bilmiyorum
    Aslında pek de önemi yok inanıp inanmamanın
    Yalanlar dökülebiliyor bazen insanın ağzından
    ırmakların aktığı , leyleklerin uçtuğu gibi
    Mekânınızı sevmek , oraya âit olmak...
    *
    0 ...
© 2025 uludağ sözlük