bak yine çarpıyor yüzüme
rüzgarın uğultusu,
bak yine akıyor zaman
bulunduğum yönün tersine,
bak yine sen geçiyorsun
aklımın ucundan bir anda,
bak yine sen yoksun;
ama ben varım hala...
şu aşk ne garip masalmış çocuk,
koca şehrin kocamış ağaçlarına sordum;
bir ceylanın gönlünü nasıl kazanırım diye,
uzunca baktılar bana,
ne kadar da uzunlardı...
cevapsız kalan ben biçare yürüdüm
sırtımı kutup yıldızına dönüp...
kuş dili bimezdim ki sorayım daldaki bülbüle;
"güle olan şarkını söyler misin benim için de?"
ne de yapraklarım vardı ki rüzgârda titreşsin;
çiçeklerin kokusundan aşkı öğreneyim...
sen hiç aşk hikayesi duydun mu
sonu mutlulukla biten?
bir köprü altında kış gecesi,
birbirine sarılarak sonsuz uykuna dalan.
tarifsiz duygular içinde sadece iki kişilik bir dünyada yaşanan.
kulaklarına birisi fısıldadı mı
titreten sıcak bir nefesle sana olan aşkını?
sana dokunup seni hissetmekten titreyen bir ten vurdu mu vücuduna?
o ateşle sende tutuştun mu?
sen hiç teslim oldun mu aşka?
satmadan.
sadakatini bir çeper gibi yanında taşıyarak.
ilk gün ne düşündüysen
sonrasında şüphesiz o düş'ü düşledin mi?
sen hiç ağladın mı
en sıcak damlalar süzülürken yanaklarından?
ince hesaplar yaparak aşk'ı kurtardın mı?
hiç efkarlandın mı bir an yanında hissetmeyince?
yoksa hep yanında hissedip ihanetlere mi göğüs gerdin?
sineni yüz akıyla kimin için siper ettin?
sen hiç alkol kokan dudaklarda sarhoş oldun mu?
yatağa girdiğinde başın dönercesine,
ayılmak isteyip ayılmamak için çabalar içinde kaldığın.
tüm dünya dönme dolap misali dönerken
bu baş dönmesinden haz duydun mu miden bulansada zaman zaman?
sebebi yok yalnızlığımın,
sebebi yok sensizliğimin..
sebebi olan sen yoksun masalımda.
sen hiç masal duymamışsın sonu güzel biten,
o engebeli yollarda yürüyen ve savaşan bir kahraman
veya
en olumsuz denilebilecek şartlarda bile mutluluğu bulabilen.
seni çok kınamıyorum
sen hangi masalı okuyup dinlediysen
o masalı anlatıyorsun hayatına.
masalsın
bir varmış-la başlayan-
bir yokmuş-la biten- ...
Deli miyim ben dedim?
Hayır, yok eğer değilsem
Olmak istiyorum:
Acısız hayat çekilir mi?
insanlar kıymetini bilmiyorlar bakma sen
Ben her acımdan bir tat çıkardım kendime...
Acı hayatın zamanlarına anlam katan bir depremdir.
Kimine göre artçı, kimine göre sarsıcı.
Kimine göre yıkıcı
insanların bu acıları nasıl algıladığı
Onlardan ne anladığı ya da ne öğrendiği önemli
Her zaman bir şeyler yazabilirim
Yakında yanıma ses kaydeden bir şey alacağım
Yolda akılma bir şeyler geliyor yazamıyorum
O kadar güzel cümleler ki hemen aklımdan siliniveriyor
Yazmakta istemiyorum bir taraftan
Kendimi anlatmak değil derdim
Kimse de anlasın çözsün istemiyorum beni
Ben bir kapalı kutu
Açmasınlar da olmasın sonum kötü...
Şiir yazmak gibi,
Böyle kelimelerin geldiğini hissedersin ya
Birinin sana kalbiyle gelmesi gibi
Bedenin çekiliyor gibi olur bir yerlere
Kalbin çarpar hızlı hızlı
Bir yere yetişmek telaşı vardır sanki
Damarlarında gezinen kanında
Her insan yazmak istemez.
Ama her insan şairdir
Gecenin bir saati yazılmış
Çoğu bir kerede
Üzerine ilave edilemeyecek
Çoğu da 5 dakika da yazılmış şeyler
Bak bunları msn de yazdım
Deli misin dedin ya
Evet, deliriyorum sanırım
Çok fazla şey düşünmekten
Seni düşünmekten
Artık beynim yetmiyor bana
Bazen unutuyorum
Olmadık zamanlarda bazı şeyleri
Takılıyorum ben de öyle
Fazla ciddiye alma
Bazen başladığım cümleleri bitiremiyorum
Bir yerler de bir şeyler
Başka şeylere müsaade etmiyorlar
Onların varlıklarını engelliyorlar
Bir aşka mani olan 3. şahıslar gibi
Geçen günde anlatmıştım ya sana
Hani 3. şahıslar meselesi
Karşımda gözlerin varken ifade edemediğim
Karıştırdığım duygularım ve cümlelerim
Anlatamadıklarım, anlayamadıkların
Var ya hani, işte o...
Bir derdim var benim
Kendimi, seni bana unutturan
Derdim dünyayı kurtarmak
Kötü olan her şeyden
Belki senle benden bile.
Olmayacak bir dua farkındayım
Ama en azından bunun çabasıyla yaşamak
Bununla hatırlanmak istiyorum
sen yapma, ben yapma kim yapacak?
Bu dünya da insanlara adanmamış
insanlığa feda edilmemiş
Bir ömrü yaşamak mantıksız
Herkes hayalperestsin diyor.
Halbuki bilmiyorlar
Benim en büyük hayalimin
Sen olduğunu.
Ben hayal edemezsem ölürüm be
Zaten bir yandan rapor yazıyorum
Tehlikeliyim şuan.
Endişelenme iyi olacağım
Hatta gereğinden fazla iyi
Korkma tamam yahu
En fazla şiir karışır raporuma
Ya da raporuma biraz şiir
Belki yeni bir ifade biçimi doğururum
Bu gece veya sabaha karşı avuçlarına
Bir şey olacağından değil…
Yalnızca hayatımın raporunu şiir biçiminde
Ve sensiz yazıyorum.
birini seviyorsun
emin değilsin
rahatsın belki
alışmışsın yırtıp pırtık
yamalı da olsa böyle yaşamaya
ashegh shodam yetiyor bazen
belki de başka bir melodi ama
biri var işte o gelse
ya da birdenbire sen gitsen
ele ele koşmaya başlasanız
uzun bir yolda yalnız
sonra yorulup
nefes nefese kalana kadar koşsanız
bir anda dursanız çığlık çığlığa bağırsanız..
neden diye sorar gibi, dünyanın en mutlusu gibi
belki de dünyadaki tek yaratıklar siz gibi
çok şey var içimde
bunlar geldi birden
saçma da olsa işte...
saat sabahin besi
ve yataga gitmedim henuz
bir sana baktim
iki dusundum
uc numaraya kucuk iskender loca almis
uykum gelmedi henuz
uykular gelmiyor henuz
artik uyanamam uyusam da
uyanmaliyim yapamasam da
kelimelerin selasi okunuyor
her murekkebin sonunda
her yasantinin basinda
biliyorum
cunku her yasanti bitisti aslinda
ne anlami var ki artik
bitmek icin yasasak ta, yasamasak ta
geldik, gidiyoruz en sonunda
kimsenin tanimlamaya gucunun yetmedigi
karanlik, yagmur
ve rutubet kokulu sonsuzluga
otobus kalkacak bir gun elbet
musalla tasi basinda
miras birakamayacagim, hayret
ne sana, ne akbabalara.
simdi sigara kullerinden dogdu
otobus ise bir anda durdu
yasamak lazim artik
dumani da ederek katik
yeter yoruldum artik
birazdan yatacagim
ve seni unutacagim.
boşalan bir zemberek gibi uçurumun kıyısında
gündüzden uyanmak bir yağmurunki gibi ıssızlığa
serseri rüyalara susayıp peşisıra
gökyüzüne doğru düşmek isterdim
bütünledim geçen gün kendimi paramparça bir aynada
kendi kendime dikendim oysa
hiçte olsam hiçte kalırdım
bilinmek istemezdim
bu yüzden geçen gün kendimi yendim de
cesedimin başında otopsilendim
hiç oyuncağı eksilmesin ruhumun
kapkara kirden arınsın bu güzel oyun
savaşın ortasında unutulmuş bir çocuğun
gözleriyle gerçeği içmek isterdim
gece gibi zifir
gece gibi sahipsiz
gece gibi filtresiz bir zehre tüm hücrelerimi açmak
sayın yazgının zillerini çalıp kaçmak isterdim
boşalan bir zemberek gibi uçurumun kıyısında
gündüzden uyanmak bir yağmurunki gibi ıssızlığa
serseri rüyalara susayıp peşisıra
gökyüzüne doğru düşmek isterdim
kırılganlık mıdır?
daha çok kıran,
kırılmak mıdır?
daha çok kırılgan yapan,
kırılmamak mıdır?
daha çok kırmak
kırmak mıdır?
daha çok kırılmamak
kırılamamak mıdır?
daha çok kırabilmek
kırabilmek midir?
daha çok kırılamayan...
Ölen aşkımı dirilten sendin.
Unuttuğum, beklide yaşamadığım düşleri tattıran
Sen oldun.
Rüzgarınla getirdin
Doğunun mistik ve kutsal aşk matemini.
Büyüledin her yanımı...
Her yeni günün şafağında başlıyor
Varlığın varlığıma zuhur etmeye.
Kanıyor her yanım.
Akan her damla,
Beni daha çok yaklaştırıyor gerçeğime.
Üşüyorum
Seni bütün vücudumda hissedince...
Sen boğulacağımı bildiğim bir deniz
Sen kaybolacağım bir şehir.
Sen Seher yelindeki acılar parkı.
Sevdiğin kadar sonuna ulaşmak bu olsa gerek...
En büyük sevda en karşılık görmeyeniyse eğer,
Ben sevda adının anlamıyım...
En güzel aşk en acının içindeyse eğer,
Ben aşk denizinin en karanlıktaki yolcusuyum...
En yakında olan en uzakta olabiliyorsa eğer,
Değilim o zaman ben şehrinin bir yaşayanı...
En bakılası serin gözler yakıyorsa eğer benliğimi,
Görmenin ne anlamı var o zaman bakınca kaybolunan gözlerini...
Sen,düşlerimin en mavisi.
Sen, apansız gelen bir derinlik.
Sen, ruhumun en soğuk prangası.
Sen,kendime giden yoldaki en yalnız durak.
Ve ben,çekilesi dertlerin en koyu gölgesi.
Ve ben ölümü özleyen bir göçeden bu dünyadan.
Ve ben ne yazık ki hala sevmeye devam ediyorum
Seni durmadan...
Sen olmak bir yerde.
Benim,beni,benliksiz bıraktığı yerde sen olmak...
Olmak,
Ama olmak istemediğim olmak.
Bütün olmak bir yerde.
Tek vücut olmak...
Soğuyan bedenlerin yeniden alevlendiği yerdeki
Işığın altında eriyerek,
Mutluluğa ulaşmanın verdiği hazzı
Bütün anlamları ve büyülendiren büyüleriyle
Büyüyerek yaşamak.
Yaşamak bu bence.
Acılarla aşk olmaz.
Acılarla yaşam olur.
Çünkü aşk,insanın düşlerini yitirip,
Kayboluşlarda boğulduğu yerde,
Zifiri karanlıklar içindeki rüzgar esintilerine
Benzemez...
değişen hayatların
değişen rollerinde
kalakaldık birbirimizden bihaber,
kum saatinin dibine çökmüş
kum tanecikleri gibiydik
akan zamanın selinde kaybolan,
yontulmamış taşların
eğri büğrü parçaları gibiydik
deli bir inatlaşmanın çıkmazlığında...
aynalara bakıyorum gözlerim kapalı
ve birşeyler beliriyor kapalı gözlerimin arkasında
açıyorum sonra hepsi yavaşça kayboluyorlar
ışık hepsini kaybediyor
ama karşımda duran hiç kaybolmuyor
o ışığın bile kaybetmeye gerek duymadığı bir karartı
o
tüm yalnızlığıyla
hep karşımda duruyor.
sevme beni
benim seni sevdiğim kadar,
sil beni
benim seni silemediğim kadar,
hatırlama beni
benim seni hatırladığım kadar,
üzülme benim için
benim senin için üzüldüğüm kadar,
görme beni
benim seni gördüğüm kadar
uçuk düşlerde...
yolun açık olsun derken,
benim yolum hep sende bitiyordu.
senin gittiğin yoldan geçerken,
her defasında sana çıkıyordu
ıssız patikalar, ıssız kaldırımlar...