bugün

ben hergelenin tekiyim
oturmuş sana şiirler yazıyorum..
kirpiklerinin gölgesinden,
zamanın bittiği yerden,
yok bilmem nerden,neyden..
oysa ki sen tutturmuşsun bi zamandan,
gözün hiçbir şeyi görmüyor..
al şimdi bu şiirimi,
bırak zamana ;
satabilrsen sat..
para ederse belki,
yeni bir zaman al,bahar al
olmadı o zamanda kal..
hadi ;
eğer erkeksen çık karşıma,
hasbelkader kadınsın..
nasıl anlatılır ki gidişin.
dönüşü olmayan acının
tanımlaması varmıdır ki
hangi kitap!
haykırır bütün gerçekliği.
hangi okul!
öğretir susmayı.

bütün pencereler kapandığı vakit
acının hesabı varmıdır.
ya karanlığın sorgulayıcısı
hüzünlümüdür!
yoksa bütün aydınlıklar
karanlığa mı çıkar.

bir ben miydim
bütün terk edilişlerin bekçisi.
bir ben miydim
seni sadace sen olduğun için terk eden.
(bkz: #4691719)
senin için ağlamayacaktım ben
bütün mendilleri saklamıştım
ayrılan milyonları düşünüp
bilincimi patakladım

sana ait ne varsa içimde
köy meydanında yaktım
sesini unutmak için
kendi sesimi çoğalttım.

ne vakit seni hatırlatacak
bir dost diyelim mesela
hemen ters yola saptım
ya da ocakta yemek unuttum

bir tek rüyalarım kaldı sana
oraya kadar kovaladım
senden ricam bu gece gelme
başka bir kadın ayarttım
yalnız kalmak ne kolaymıs
zannettim ki yıkılacagım
zannettim ki gece olacak günüm
sensizlik vuracak içime deli gibi
zannettim ki sarhos gibi dolanacagım
uyku tutmayacak sandım
ne yanılmısım
kendimi kandırırım sandım
"yalnızlık ne kolaymış"
diye
oysa yalnızlık ne kolaymış
bekle beni
telefonun ucunda bekle
bitti demek için kullandıgın her kelimenin
her bir duraksadıgın anında bekle
sonsuza dek bekle beni
kabus gibi çökecegim üstüne
aşkı buldugunu sandıgında
aklına gelecegim
daha çok üzüleceksin
ilk oyuncagın kırıldıgı anda
üzüldügünden
bekle beni
gözlerimin içine bakarak
gülümsedigin ve birşey söylemek için
duraksadıgın
yutkundugun her anda.
bir gün çok sevdiginde
sesimi duyacaksın
bagıracak kulaklarında
çınlayacak
seviyorum seni derken ona
yüzünde beni göreceksin
arkadaşlarının yanında
ilk kez babandan azarı işittiginden
daha da fazla utanacaksın.

bense seni çoktan unutmuş olacagım
seneler sonra acıyacak içim
bir toplu igne kadar
titreyip bir an
gülümseyerek hayata devam edecegim.
sen çoktan geçmiştin
benim yollarımdan
yaşadıgın saatler
benden bir boy fazlaydı
okşarken saçlarımı
ben huzuru bulurken
sen sadece ezberdin
bir sonraki sevişmeye
hazırlıktı senin için...
sızlayan bir yer var sol kolumda
oradan omzuma oradan aşağıya
daha aşağıya..

sanırım yayılıyor acısı gitgide
bir taş gibi oturuyor
sol ciğerimin üstündekine
sıkıyor sıkıyor sıkıyor
aniden tüm suyu bedenimdeki
gözlerimden dışarıya fırlatıveriyor.
sen insan ömrü kadar atan kalpsen
ben sende pompalanan kandım.

sen denizler dolusu suydun..
ben sana akan ırmakları besleyen yagmur

sen görebilen bir çift göz
ben gör emrini veren beyindim.

sen seviyorum zanneden zavallı
ben senden sonra seni anlayan
bir aptalım.

seni sandım kan, yagmur, beyin
sen bildiğim herşeydin benim için
gidince üzüldüm
yıkıldım.
ama şimdi anladım
sen sadece benim besledigim
bir şeydin...
gülmüştün ayrılırken
sevinmiştin belki de
bitirmene

alay etmiştin ya
sessizligimle
cevap vermeyişimle
güçlü hissettin kendini
belki de

şaşırıp da geri dönmeyesin
alayla karışık
çok gülerim.
içimde bir yer var
acıyor kanıyor yanıyor.
dışımda bir duvar
büyüyor büyüyor
büyüyor.

elimde bir kağıt
ben baktıkça doluyor.
gözümde öyle bir hüzün.
akıyor akıyor
akıyor.

bir yol var gittigim.
her adım attıgımda
çoğalıyor.

günler var haftalar var
yaşanacak
sensiz ya
gözümde büyüyor
büyüyor büyüyor.
gözlerim
dudaklarım ve
ellerim gibi
ruhum da kabul etse
benim olmadıgını
olmayacagını

bitse içimdeki bu işkence
bitse umutlarım sana dair
acıyla kıvrandıgım
seni andıgım bir gece

kalmasa tortusu tenimde tuzunun
kazıyarak yıkasam dokunuşunu
ve başarabilsem
içimden atmayı seni
ve bedenimden

rahata erecek sevinecegim
bilecegim ki
sen benim degildin
ve hiç bir zaman
beni sevmeyeceksin.
Nefes almanın en zor olduğu yerdeyim
Her konuşmanın sebebi sen
Her gözyaşının sebebi sen
Susmalımıyım bilmiyorum?
Ama hergün
Biraz daha çoğalan bir özlemle haykırıyorum seni
Gidişinden sonra çokca zamanlar geçti...
Çiçekler kurudu,hatta tekrardan yeşerdi...
Mevsimler geçti...
Ben seni asla unutmadım bebeğim...
Artık yeter aramam seni dediğimden beri aramadım.
Hatıralarından kurtulmadım...
Her şarkıda seni anıyorum...
Her sokak da , her otobüsde, her kahverengi bir çift gözde seni arıyorum.
Ya göz renkleri benzemiyor,
Ya da bakışları...
Eğer buysa aşk acısı
Eğer buysa gecelerce yaşamam gereken
Senin için ben buna bile razıyım..
Ne kadar zaman geçti hesaplamıyorum artık.
Geleceğin birgün yokki sayılı günler çabuk geçsin...
Bugün doğum günün
Senden sonra ilk kez birşey için bu kadar mutlu oluyorum
iyiki doğdun diye...
Ben seni asla unutmuyorum bebeğim...
Her ne kadar giderken en acı sözleri söylemiş olsanda..
Ne kadar nefretini haykırmış olsanda ben başaramadım...
Ya ben çok güçsüzüm ya sen çok unutulmazsın...
Başkalarının gözlerinde senin aşkını arıyorum
Bulamayacağımı anladığım da ise
Başımı omuzlarımın içine daha da gömüp uzaklaşıyorum...
Ben seni asla unutmuyorum bebeğim...
Birgün sormuştun ''Neden Ben'' diye
Hiç cevap veremedim ''neden sen''din
Belki de hiçkimse gibi olmadığındadır...
Belki de gözlerindeki o masumiyettendir...
Belki belki de bir umutdur benim ki...
Ve şimdi senin gözlerine bakarak söylemek istediklerimi söylüyorum.
Son kalan resmine bakarak..
Seni herkesden daha çok seviyorum doğum günün kutlu olsun bebeğim...
Merak etme;
Ben seni asla unutmuyorum bebeğim...

01.24 17. 07 2006

(bkz: bal)
seni sevmek;
bir kitap okuyup hayatı değişenlere inat
bir hayat öpüp dudaklarından
bütün kitapları değiştirmek gibi...
aids li şiir
a ramazsın beni sormazsın,
i stirabıma hiç bakmazsın,
d ayanılmaz dertlerdeyim,
s akın sana olmasın.
Hep bir numara büyük geldim Sindirellanın cam ayakkabısına;
Çünkü şişmişti ayaklarım peşinde koşmaktan;
Kim bilir kaç masallık prens çıkardı,
bugüne kadar bir umutla öptüğüm kurbağalardan...

10.11.08
22:45
güzel şey yaşamak..
ayağa kalkmak, sana uyanmak..
yürümek kimsesizce uzun uzun,
bilmediğin sonlara inatla yürümek..
bakmak doyasıya gök yüzüne
maviyle buluşmak, sana kavuşmak
zor olanı sabırla beklemek,
seni bilerek, seni isteyerek.
özlemek yıllanmışça;
anılarda bulmak, kokunla avunmak
yanmak bile güzel,
akılda sen, fikirde sen, kalpte sen
güzel şey yaşamak;
seni yaşamak, senden ibaret yaşamak..
sen, uykumda bir kuyusun
mutlak düşerim, düşlerimde
gözlerimin ıslak huyusun
damlarsın sabah beşlerinde

başımda bir deli, çığlık çığlığa
yırtılmış üstü başı, ağlıyor yalnız
seni getirip, koyuyor boşluğa
beni bir çarmıha, bağlıyor yalnız

etmiyorum şikayet acından
çekiyorum işte severek
her gece bir darağacından
düşüyorum işte ölerek

düşen saipsiz.
Acı bir sesle bölündü gece
Bir şeyler kırıldı bir yerde
Sıçrayıverdim uykumdan
Bir acı duydum ellerimde

Göğe çıktı avazım
Yandı gözlerim, delindi
Düğümlendi boğazım
Yokluğun belirdi

Bedenim sanki ölü
Yatağım inan ki kabir
Düştüğüm bu hali
Yok anlatacak tabir

tabirsiz saipsiz.
bir damla düştü gökten
bir damla daha rasgele
düştüler durmadan
düştüler ha bire

yer karşıladı misafiri
yer düşünmedi hiç
hep zamanla oldu bunlar
hep zaman dediler ona
geceler
işleri güçlere
dertleri kederlere
varları yoklara bölünce
ne sevinç çıkıyor sonuç
ne mutluluk, ne de eğlence
hayatın kalanı oluyor
hepsinin ortasında yapayalnız bir gece
geceler

kalpler
tıkanmış damarları büsbütün
acının gömleğine sığmaya çalışan
bu aşk gönüllüsünün
akmıyorken kanı
yetişmeye çalışır peşinden
bir kırlangıç sürüsünün
ne derdinin ilacı olabiliyor
ne de kahramanı kendi öyküsünün
kalpler

gece ve aşk
en zehirli karışım
gece bir örtü
aşk bir deprem
o tek kişilik kıyamet
o derin esrime
o ikilem
aşk bir ölüm
gece bir matem
o ıssız varoluş
o tuhaf metanet
o gizem
aşk damlası kalpte ırmak oldu,
akarsu oldu gözlerde.
bir nefeslik hayata
umut oldu damla-ül aşk.
denizde gizlenen damla
aşk oldu kalpte,
sebep oldu damla
hayata uyanmaya.
deniz oldu aşk damlaya.
karakuru bir ülkede
kurukara insanlar
bir kuru karağaç gölgesinde
kupkuru bir ekmeği kemirmekteler
yoksulluktan!

kapkara kömürden
daha kara bir talihi
yok edebilmek için
hiç mi kalkmazlar
o kuru karaağaç gölgesinden?

cahillik mutluluk
karakuru insanların kararmış içlerinde
kuprkuru bir karaağaçgölgesinden daha güzel ne olabilir ki o kapkara ülkede
Doğmamış Çocuğa Mektup

Ey çocuk!

Sana doğmadan önce, yaşayacağın ve bizim yaşadığımız bazı gerçekleri açıklamam gerek.
Işıklar söndüğünde para kazanmak için fahişelerin,
Boş sokaklarında çıplak ayaklarıyla kimsesizlerin,
On binlerce evlerin içinde, bir garip hayatların yaşandığı,
Sabahları vapurların, geceleri taksilerin çalıştığı,
Gün içinde defalarca camilerden ezan seslerinin yükseldiği,
Karanlık çöktüğü vakit ışıl ışıl olan köprülerin var olduğu,
içinde her tür yaşamı barındıran yaşlı şehir istanbul da doğacaksın.
Dostların olacak çok güvendiğin, bütün sırlarını bir çırpıda anlatıp, çok güleceğin.
Sevgililerin olacak bazıları iri memeli, bazıları çok zeki.
Kollarında ölmek isteyeceksin onların ve şarkılara, melodilere kulak vereceksin.
Sadece kalabalığın bir parçası olan insanlar olacak.
Otobüs duraklarında ve caddelerde onlara sık sık rastlayacaksın.
ileride evlenip hayat kuracağın kişi de şimdi o kalabalıkların bir parçası.
Doğru zaman geldiğinde onu bulacaksın.
Dost kazığı yiyecek, zaman zaman yalnız kalacak ve ağlayacaksın.
Işıklar söndüğü vakit fahişelerin umarsız kollarında olacaksın.
Sevgililerin seni terk ettiğinde melodiler anlamsızlaşacak.
iş sahibi olabilmek için matematikte x ve y nin peşine düşmen gerekecek.
Rakiplerin ve düşmanların olacak.
Yaşadığın Dünya da para, petrol hatta su için savaşlar yapılacak.
Masum çocukların acımasızca öldürüleceği bir Dünya.

Ey çocuk!

Sen müthiş bir orgazm sonucu, milyonlarca sperm içinden birinci gelerek cenin haline geldin ama Dünya ve istanbul senin kadar kusursuz değil.
Ve insanlar, senin bildiğin kadar onlar değiller.
Okyanuslarda yüzmeli, kumsallarda koşmalı,
Dünya yı karış karış dolaşmalı ve sokaklarda çıplak ayaklarınla şarkılar söyleyerek gezmelisin.
Savaşları, Tanrıları ve xy nin değerlerini çok ciddiye alırsan, sadece var olmuş olursun.
Ben sana sadece yaşa diyorum.
Şartlar ve insanlar seni zaman zaman çok zor durumlara sokacaktır.
Böyle zamanlarda sadece bebekken sahip olduğun masumiyetini düşün ve her şeye yeniden başla.
Ama şunu da unutma ki, her şey, hiçbir zaman yeniden başlamaz... *