sözlük yazarlarından şiirler

entry5574 galeri47 ses1
    1100.
  1. Altın sarısı saçlarından bir tel ateşe düştü,
    Ateş harladı.
    Geceden düştü bilmem kaçı,
    Yıldızlar gözlerinde parladı.

    Ağladı..damla damla elmas döktü,
    Gözlerinin şelalesinden,
    Güldü.. açıldı güllerden güzel,
    O bembeyaz bir güldü, güller bahçesinden
    *
    0 ...
  2. 1101.
  3. -Akılda Kalanlar-
    Burnumda geçmiş baharların kokusu,
    Özlemi beynimde buram buram,
    Tenimde geçmiş yazların ısısı,
    Ah bu insafsız iklim.

    Aklımda o eski mutluluklar,
    Şimdi hepsi boş, hepsi beyhude
    Sazlar, şarkılar, eğlentiler
    Şimdi o güzel kadın nerede?

    Yüzümde eski sevdalardan kalma bir tebessüm;
    Bahara ait ve bahar gibi taze
    Elimde o kadından kalan gül, aklımda ölüm
    Şimdi nerde giden yol o güzel yâre?

    Zihnimde eski bir bayram sabahı,
    Çınlıyor sema ezan sesleriyle.
    Bir çocuğun elinde bayram harçlığı;
    Onun elleri gibi değiyor elleri
    Yorgun ellerime.
    1 ...
  4. 1102.
  5. istanbulda yedi gün...

    Sessizliğin kapkara çığlığında
    Alnım buz kesmiş duvarda
    istanbulaşmış kanıma
    Hiçliğim, yankı yankı odamda

    Yagmur istanbulu yıkıyor
    istanbul sıkıyor beni avcunda
    Ben yağmuru tutuyorum ayakta
    Beni istanbul yıkıyor

    Akıyorum karışarak yagmura
    Sonra güneş dokunuyor istanbula
    Güneş yakıyor istanbulu
    Ben sönüyorum istanbulda

    Martı sesiyim sabahın beşinde
    istiklaldeyim tramvay peşinde
    Hangi yüzsüz benim,
    Yüz binlerce yüzün içinde

    Her günümde bir tepe
    Hep tepemde bir güneş
    Yedi günde yandım
    Yedi gün de dayandım

    Kaç kuytu sokak dolaştım
    Kaç aç köpekle dalaştım
    irkildi vücudum, değişti yüzüm
    Artık ben de istanbullaştım

    by saipsiz
    4 ...
  6. 1103.
  7. ne leylak, ne sümbül, ne gül,
    ismi duyulmamış beyaz bir çiçek.
    sesinde saklı ürkek bir bülbül,
    anlayamadan beni, ansızın uçup gidecek.
    *
    4 ...
  8. 1104.
  9. Dokunmadan kanıyor...

    Dokunmadan kanıyor artık yaralar
    Kızıl bir sıcaklık gözümden göğsüme akar
    Ne yana baksam görürüm hüsranı
    Hasretin adında saklıdır yüzbin orman yangını

    Bir taş oturur içimin orta yerine
    Yetmez gücüm atmaya,kabullenir susarım
    Bükmeden kırılır kalem elimde
    Kendimi yargısız, duasız asarım

    Bir türkü gelir aklıma, yaralarım tazelenir
    Söyledikçe kanarım, kanadıkça söylenir
    Damlar kanım avcumdaki ateşe
    Büyüdükçe ateşim, avuçlarım delinir

    Gündüzleri göremem, geceler benimdir
    Her yanım kanrevan, yaralarım derindir
    Kar etmez ağlamak, bu derin karanlıkta
    Dört duvar dilsiz, yüzleri serindir

    Deli bir ateş içimde,
    beni yerde doymaz
    Yar bilir yangınımı,
    denizinden damla sunmaz
    Örtemez gece matemimi,
    feryadım büyütür gözlerimi
    Çığlıklar dolar göğsüme,
    süzülür gözyaşım,yakar tenimi

    by saipsiz
    2 ...
  10. 1105.
  11. buğulu gözlerle bakıyorum yine sana...
    şehrime yine güneş doğmuş,
    yıldızlar evlerine çekilmiş...
    insanların yüzlerinde çektikleri acılar.
    bir köşe başında oturmuş gelen geçeni izliyorum
    şehrimin insanları hüzün dolu yine.
    gülmek zor gelmiş sanki onlara
    bu gürültüde, kavgada.
    kolay mıydı kenetlenmek hayata?
    böyle büyük bir kargaşada...
    sanki ölü bir bebeğin çığlıkları kulağımda.
    buğulu gözlerle bakıyorum yine sana...
    2 ...
  12. 1106.
  13. Bazen hiçe değer ya eliniz, ne yana dönseniz bir hiçlik vardır, hiçleştiginiz bir an olur veya hiçleştirildiginiz...
    öyle bir anda, hiçimden gelen bu şiiri, hiç kimseye armagan ediyorum....

    Hiç...

    Diktim gözlerimi aynaya
    Gördüğüm bir hiç
    Hiçi boş gözler,
    Hiçi geçmiş bir yüz

    Penceremde hiç,
    Odamda hiç
    Hiçkirerek ağlıyorum
    Gözümde hiç

    Hiç çekiyorum derin derin
    Sigaramın dumanı hariç
    Aldığım hiç,
    Verdiğim hiç

    Hiçim buruk
    Hiçim geçmiş
    Geçmişim yalan
    Geleceğim hiçmiş

    Hiçbir yalan bu kadar gerçek olamaz
    Ve hiçbir gerçek bu kadar yalan
    Olmayan varlıgıyla beni oyalayan
    Koskoca bir hiiiiiiç

    Kapıyı çalan hiç
    Kapıdan giren hiç
    Yok benden başka kimsesi
    Yalnızlık, saipsiz piç

    hiç saipsiz.
    7 ...
  14. 1107.
  15. Sıradan bir gündü gözlerini açtığın
    Kimi için sürgündü kendinden kaçtığın
    Saçtığın misketleri yerden toplayacak eller
    Çok olmamıştı yaratılalı, ne ara geçti seneler

    Bir soy ve bir avuç toprak, içinde yaşayacağın
    Yan bahçeden korkmanı emreden yoldaşların
    Çarkların arasında kıvrılırken tahta beşik
    Sistemsizlik sistemi oldu ayağının takıldığı eşik

    Nihayetinde vardın, yuva denilen bu otele
    Baba dedin bir de rezervasyon görevlisine
    Söyle yaşın kaç, ne ara benimsedin mekanı
    Sopun yaptı diye şimdi oldun tarih erkanı

    Boşuna mı demişler tarihi yazan tarihçilerdir
    Silik harflerle yazdığın değerlerin söyle kaç akçedir
    Sahtedir pamuk ipliğiyle bağlandıkların sahtedir
    Yaşantından üstün olan yalnız bir kırık rahledir
    1 ...
  16. 1108.
  17. tuzlu göz yaşları dökmüştü bendi kelimelere
    kurguladığı alışılmamış kavramların dünyası
    ziyaretlerdeydi kendisine yüz yıllık uykusundan önce
    uyanmadan önce uykusuzluğa, ve susmadan önce
    sessizliğini, kesmeyi unuttuğu tırnaklarıyla kestiğinde

    içinde mezar taşını bulacağı hediye paketi
    kapısında bulduğunda, acımıştı beşikteki haline
    aldı kollarına ve, büyü dedi şimdi, küçülünceye dek
    küçülünce, üstünlüğünden en küçük olduğunda

    dedi:
    geçmişe dön ey geleceğim, elini ver de öleyim yaşama
    ve yaşayayım nefesim kesilinceye dek ölümü
    kesilsin nefesim yaşamıma yamalarımı dikinceye dek
    nefessizlik havalarımı bünyeme çekmekten yorulduğumda..
    2 ...
  18. 1109.
  19. Gidişindi aşkımı sürgünleştiren,
    bana bıraktıkların;
    haritaların en kahverengisinde kalan gençliğim,
    kos tutmayan bir yara,
    kaybettiğim SEN,
    umutsuz isyanlara meyilli BEN..
    2 ...
  20. 1110.
  21. konusulanlar ıslak sokaklar gibi
    bırakmıyor adımlar izleri
    mekan geçmişe dair bir aşk şiiri
    geceler içimin korku filmi..
    1 ...
  22. 1111.
  23. akLımın köşesi

    akLımın bir köşesine sıkışmışsın
    ne ben, ne biz
    ve nedensiz...
    bir zamanLar baharın iLkiyken o yağlı boya,
    yeşeren ümitLerde yarın iken,
    doğan günde ümit iken,
    büLbüL gülerken,
    güL iLe büLbüL iken,
    irkiLir aniden kopan havanın serzenişiyLe.
    ve değişen bir yoL...

    şimdi o tuvaLde, hep düşüş, son yaprak,
    soğuğa aldırış etmeyen sıcak bir güLüş ve sonbahar...

    iLikLerini deLen rüzgârda zorLanırken yürümeye,
    fark edersin ki adımLarın başLamış büyümeye.
    baş ucu kitabım sen iken,
    şimdi akLımın bir köşesine sıkışmışsın
    ve bırakıLmışsın çürümeye...
    *
    1 ...
  24. 1112.
  25. zaman
    bak dinle beni, bu geceler çok uzun,
    ama geçecektir elbet gözlerindeki hüzün.
    Ben benle buluşalı geçen şurda,
    Dört, bilemedin beş sene.
    Bu senelere
    Kaç gülen yüz sığdırmışım?
    Dört, bilemedin beş yine...
    edit: gülen yüze ilk başta gülen yazmışım da. *
    5 ...
  26. 1113.
  27. kurgulanmış keder
    düşürmüşler bu yalnızlıkları kavuşmalarla,
    Düşünmüşler bu hayatı harf harf...
    Tuzaklar daha çok can yaksın diye,
    Kahpece yapılmış tüm planlar.
    Ve bitmesi için büyük mutlulukların,
    Küçük zebaniler çalışmış bizim hayatımızı kurgulamada.
    Küçük adamlar sayfa sayfa yazmış,
    Hiç düşünmeden...
    Bize bu kurgulanmış kederi yaşamak kalmış.
    Kimi zaman sığınıyoruz gecelere,
    Bir kaç saatliğine.
    Geceleri kaderime tercih ederim.
    Derme çatma bir daktiloda yazılmış facialar,
    Uçsuz bucaksız yıldızlara tercih edilemez.
    3 ...
  28. 1114.
  29. ankara
    Saklamayın benden
    Her şeyden güzel olan
    Şehir feryatlarını...
    Şehrin sert, arsenikli suyundan gelen,
    Keder hastalığının
    Haddi hesabı var mıdır?
    O dar sokaklarda can verenlerin?
    3 ...
  30. 1115.
  31. hayat
    Ah bu boşluk...
    Sabahları kalktığımda
    Okul çantası ve hayallerimin arasında.
    Ah bu vicdan azabı...
    Nefesim sıcak,
    Cebimde beş on kuruş para,
    Sokak çocuğuna bakınca.
    Adaletin izlerinden kim kurtulabilir?
    2 ...
  32. 1116.
  33. savaş
    hep ihanet yatar tarihin o kanlı sayfalarında.
    Kurnazlık eski bir kitap gibi yaşıyor o çürük raflarda.
    Götürün savaş uğruna verebileceğiniz kanınızı!
    Ve bu kez kılıç sesleriniz,
    Bir savaş senfonisinin,
    Hafızamızda bırakamadığı iz.
    Çünkü sadece ölümü ve acıyı öğretebildiniz.
    2 ...
  34. 1117.
  35. rahat uyu
    dudaklarımdaki ruj dünyanın suskunluğu,
    son öptüğün günkü gibi...
    eli cebinde bir çocuktun,
    gözlerinde yorgunluğun.
    Akıyor kirpiklerimden iki damla kan.
    Özledim seni...
    Ayrılık kâfi,
    Bir de ölüm niye?
    4 ...
  36. 1118.
  37. kısa bir not
    sözlerin okundukça üçkağıtçı,
    bir kağıtta girmeden kaybettiğin savaşların,
    Ötekinde yakın zaman hatıraların,
    Diğeriyse bomboş...
    3 ...
  38. 1119.
  39. çelişki
    sen yeni doğdun bebek, daha dün.
    senden bir ömür uzakta ölüm.
    sevineceğin yere
    niye ağlarsın durmadan?
    Anlamam...
    Çevreni dinle.
    Bakmak yetmiyor
    Görmen lazım yumuk gözlerinle.
    Ne yaşarsan kar olacak sana!
    Bir saniye daha yaşamak için,
    Canını verebileceksin.
    Ve belki de
    O bir saniye için canını verirken öleceksin.
    Uyumuşsun...
    Ne de gamsız çocuksun.
    3 ...
  40. 1120.
  41. sessiz küfürler
    Anlamıştım ürkekliğinden.
    Son zamanlar baktığın gibi
    Yine bana baksaydın,
    Anlamazdım boş gözlerinden...
    Unutulmuş bir beyit gibi
    yavaşça aksaydın sözlerimden
    pek duymadığın küfürleri irdeleyecektin.
    arkandan o pek söylenen
    kadınları duyacaktın.
    bir şairin açık saçık sözlerinden,
    manasız bir haz duyacaktın.
    sen de anlarsın çok geçmeden,
    kaderini sinsice şekillendiren şiirler okuduğunu,
    sessiz küfürlerin daha net duyulduğunu...
    3 ...
  42. 1121.
  43. Hep aynı resmin kopyasıdır ayrılıklar, birinde sarı daha bellidir, birinde koyudur bulutlar, onun dışında taşı da aynıdır, topragı da, hatta ayrılık sonrası, aşıkların yorumları da...

    ayrılık sonrasına dair...

    Bir savaşın maglup tarafı gibi odam
    Bense ortada yalnız ve yenik bir adam
    Kana karışıyor yıkık düşlerim
    Akıp geçiyor iki yanımdan

    Çaresiz başımda iki titrek elim
    Agzımda zehir zemberek dilim
    Beliriyor penceremde gölgeler
    isli dumanıyla sönüyor kandilim

    Zaman acıtarak geçiyor içimi
    Ellerim bilinçsiz yoluyor saçımı
    Kara gölgeler doluyor içeri
    Birinin birinden korkunç biçimi

    by saipsiz
    3 ...
  44. 1122.
  45. bir dostum bile yok düsmanima diş bileyim,
    kendi kadehimi kendi doldurup icmelerdeyim,
    gelmeyecek sabahlari bir gaz lambasi gibi beklemekteyim,
    gün ağarmamakta direnmekte,
    bense tütüm tütüm tümtüm tütmekteyim.

    elbette bu gecdlerin mehtabi olacak,
    elbette bu gidisatin bir dur diyecek olacak,
    elbette havaya dumanlar naksolmasi nihayete erecek,
    gelgelim ki bu zaman carki nasil gececek
    tek küreği kalmiş sandal gibi dönenip durmak ne zaman bitecek
    işte esas mesele bu.

    bildiğim birşey var,
    sabirla direnen ve şiaywet etmeyen kazanacak
    peki ahlarinpis elektiriğpi nasil topraklanacak
    işte bunu bilmekteyim ve caktirmadan uygulamaktayim....
    2 ...
  46. 1123.
  47. iddaname...

    Öyle sıcak öperim ki, güneş kül olur hırsından
    Öyle aydınlık bakarım ki, ay korkar ışığımdan
    Öyle dokunurum ki, denizler yarılır ortasından
    Öyle severim ki, mecnun utanır leylasından

    by saipsiz
    3 ...
  48. 1124.
  49. sus konuşma! dinle anı , huzuru dinle,
    gel o an ne yaşanmışı dinle ne yaşanacağı,
    sus ama anlat ama dinle , ne sarhoşum bu gece ne ayık,
    tam ortasındayım ne yaşanmışın ne yaşanacağın....
    1 ...
© 2025 uludağ sözlük