sözlük yazarlarından şiirler

entry5574 galeri47 ses1
    825.
  1. -sanada elveda-

    sonbaharda
    açan çiçek gibiydin
    etrafı aydınlatan parıltınla
    istisnaları oynuyordun
    hani;
    tek başına hükmedenlerden dünyaya,
    yalnızlığı paylaştım sanırken hani,
    acı çekenlerden.
    apayrıydın sen
    apayrı
    masum bir gülüşün
    ona hiç yakışmayan acı sözün,
    ilerlerde gözün.
    bir heyecandın sen,
    ayağımı yerden kesen,
    durdurabilen kalbimi.
    tanımaktı amacım seni
    seni değil aslında gülüşünü,
    tanıdım son mesajlarında
    gülüşündeki;
    sahteliği,
    iğrençliği,
    çıkarcılığı
    yokmuş diğerlerinden farkın;
    amacın bastırmakmış ezik duygularını
    adice;
    anlıyorum niye açtığını sonbaharda
    sende
    sende diğerleri gibi yalancı baharmışsın.
    ama artık
    kalbimde ne ilkbahara ne sonbahara yer var.
    burada
    bursa'da
    kalbimin artık edebiyete belki ulaşabilecek
    sıcak evimden
    kalbimdeki amansız kış mevsiminden
    son kez sana
    dostlara
    yada dost gibilere
    oturduğum yerden sessizce bir elveda bu.
    belki;
    yada evet, evet.
    sanada elveda
    belki adice ama
    ne ara ne sor diyor
    son tuşlara
    sanki dikenmiş gibi basan bu parmaklarım
    yazdıkları
    senden sonra kalan son parça gururumu yansıtıyorlar
    eğer istersen;
    o gururumuda al
    al ayaklarının altına ez
    ez iyice ve
    ve gülümse
    tabi istersen
    birgün senden kalan
    son parça gururumu yenerse kalbim;
    mesafeler ne olursa olsun dost olmak ister
    işte o zaman bu satırları yazacağın kağıdı yırt ki
    benden sana
    tertemiz bir dostluk
    ve platonik bir aşk kalsın.

    * *
    1 ...
  2. 826.
  3. allah allah bayram gelmiş
    birden gitmiş farkına varmamişim
    işte akraba ziyaretleri falan filan diye
    ilk gün gebermiş birazcik
    ikinci gün gelmiş geçmiş
    ücüncü gtünde ise perde ha kapandi kapanacak vakitteyiz

    gelen giden bayramlara sevindrik
    olmayali o kadar uzun zaman oldu ki
    belki de sirf bugun bayram dendiği için
    sartli refleks gösteremiyoruz
    ya da aliştik

    günün doğmasina ve batmasina aliştiğimiz gibi
    suyu içerken sinemizde yol alirken hafif ürpermemiz gibi
    yahut mevsimlerin yer değiştirmesine
    her merhabanin elvedayla bitmesi gibi

    bir cok sebepler olabilir
    disarda yagmur ve onu tamamlayan
    soba kokusu yok
    malum evler dogal gaz denilen
    dogal olmayan gazla isiniyor

    nereden gözlersen gözle
    dolu dolu göz yaşı ile
    kan ile ter ile
    gelip geçmekte
    sabalak sabalak ömür

    eh ne demiş orhan veli:


    Gelecek yılların denizlerinde
    Hiç yok ki yüzme olanağın...
    Serde büyük dedelik var,
    Gösteremezsin gözlerinin dolduğunu.
    1 ...
  4. 827.
  5. başkası dediğin yabancıdır
    gözlerinde tilki postu
    ağızlarında demirden kelimeler
    saçları altın suyuna batmış kül
    başkası dediğin eldir
    el dediğin yabancıdır
    yabancı dediğin sana benzemez
    sana benzeyeni de var, diyeceksin
    her dediğine böyle inanmasam
    sana böyle yanmasam
    gerçek sanardım dünyayı.
    4 ...
  6. 828.
  7. Hiç fotoğraf makinem olmadı benim
    Aklıma kazıdıklarımı saymazsak
    içi geçmiş bir masada oturuyorken
    zamanı daha çok hapsetmeye gerek de yoktu
    Sınırlar içinde yüzüyorduk çünkü
    Ben dalgaların üzerine kendimi bırakmayı seviyordum
    Sense hep derinlere atıyordun kendini
    Vurgun yiyordun sonra
    Tanımıyordun hiçbir şeyi
    Ayılasın diye kendi yüzüme tokat atıyordum ben, neden?
    Ne kadar şuursuzsak o kadar iyi
    Gece karanlığındaki ağaçları dinazorlara benzetirken
    Bad trip vukuatleri ile ne denli çabuk kaynaştığımızı düşünüyordum

    Kafama sıçayim
    Çok düşündüm ben
    Gece üçlerde buruşmuş suratlı bilgeleri
    Yaz mayışmalarında "edebiyatta önemli olan hede hödedir.."
    diyen tüysüz beyinli kalemleri
    Ve bütün geçmiş zamanları...
    Bütün zamanlarda en azından birkez yandı ellerim
    Hayatta mıydım daha o belli değilken
    Kalkıp astec sunaklarına ağladım ben
    Tanrıyla savaşmak diye bir meseleyi neden attım ki ortaya?
    Sınırları yıkmak, gerçeği bilmek, bütün bunları neden bilmek istedim?
    Dedim ya, çok düşündüm ben
    Çağın umurunda olmayan bütün cehennemleri ve cennetleri kutsadım
    2 ...
  8. 829.
  9. Bak, cehennemleri de çok sevdim ben
    Susup pusmuşken aranızda
    Aklımdaki deli zindanlarda
    Perilerle köşe kapmaca oynadım manyaklar gibi
    Bir meleğin kanatlarını koparmaktan daha huzur verici bir günah olamaz
    Kimsenin ayak basmadığı yabani bir yolda boka batmışken
    ne hikmetse, "yardım et!" demek kadar baştan çıkarıcı bir şey yoktur
    sevdiğin için lanetlenmen ve acı çekmen kadar da tuhaf bir iş yoktur

    dünyayı değiştirebileceğimizi düşünecek kadar toy olduğumuz zamanlar
    dünyanın sıkıcı bir reklamdan ibaret olduğunu öğrenmeden önceki zamanlar
    epey oldu epey, oysa ki biz hala huzursuzuz
    zayıflamış tutkularımız, evcilleştirilmişiz biraz ama huzursuzuz hala
    temiz bir gülüşte dahi bir soru işareti var aklımızda
    ya sohbet tıkanırsa
    ya param azaldıysa
    ya sevmezse
    keşke başka bir şey giyseydim
    keşke aynı şehirde olsaydık
    keşke öyle söylemeseydi
    'keşke'ler ırzına geçmiş ruhumuzun
    Çok güzel "keşke..." derdim ben
    "Keşke burda olsaydın.."
    Bir keşke derim
    Gün uzar gökyüzü genişler
    Gözlerine o eski orkun yayılır sonra
    Cehennemlerimde buruk bir şaman dansına girişmişimdir
    Ölüyorum sanılır
    Oysa başka başka cümleler yazıyorumdur herkese
    Başka başka roller veriyorumdur her şeye

    En yakın bildiğimizin asıl öğrenmemiz gereken en karanlık sırlarını bilmeyiz
    En deliresi isteklerimizi kültablasında söndürür
    Karşımızdakini dinliyor gözükürüz
    Çoğu zaman soranlara "yok bir şey.." diye söylenir
    Asıl söylemek istediklerimizi hiç konuşamamış olduğumuzu fark ederiz
    Çok güzel yalanlar örüyoruz
    Yemin ederim ki ne istediğimi söylediğim içindi
    Rezillik hiç acıtmadı canımı
    içimi yakan "hayır!"lardı
    içimi yakan beylik konuşmalardı
    içimi yakan yüzeydi

    Ankara'nın kapkara bulutsal melankolisidir
    "bir şeyler yapmalı" sözlerine çeken
    Her birimiz dört bir yanda
    Ki aklımızdadır hala
    Birlikte eve çıkmak
    Tunalıda yürümek
    Bir bar açmak
    Ama kaçını saklarız
    sırtımızı birbirimize dönmüşken ne gizli hayaller kuruyoruz
    Ki umurumda değildir aslında bir yerden sonra
    Çünkü ecdadını sikim be kadın
    Beni Sevseydin ya!
    Ve yine Ankara'ya benziyordu aşık olduğum bütün kadınlar
    Gündüz terleten akşam üşüten eller
    Çamur dolmuş gözler ve zehir gibi melankoli kokan saçlar
    Kim hangisiydi..
    Bir garip anılar
    Ondan bundan bölük pörçük sözler
    Can kırıkları değil
    Ölüp ölüp dirilmek derler ona

    ilk yardım paketleri değiliz
    Aramızda hemşire ya da doktor yok
    Kaçak bir el ilanıyız
    Zamanı kısıtlı bir ihtiyaç molasında içilen
    Ve keyfi doyasıya yaşanamamış
    Bu yüzden de içinde anlatamadıklarını biriktirmiş kederli sigaralarız
    Ne bileyim ben
    2 ...
  10. 830.
  11. kısı sevmek kısın sevmek

    yine bir sabah oldu seni hatırladım.
    sabah altıydı, okula henüz erkendi.
    kısın bugulu camlara senin ismini yazdım.
    biliyor musun askım ben seni kısın sevdim
    sen beni sevmesende

    sonra istemezcesine o kötü formayı giydim
    üzerimde o kötü forma olsa da
    ben okulu hic sevmesemde
    heyecanlanırdım okula giderken seni görecegim icin
    sen beni görmesen de

    biliyor musun askım bugün yine sabah oldu
    ve okula yine erkendi.
    ve ben yine o bugulu camların yanındaydım
    ve ben sana bugün askımı acıklayacaktım.
    cevabını bildigim halde

    biliyor musun askım diger gün hic sabah olmadı
    sabah oldugunda ise okula gec kalmıstım
    artık o bugulu camlar yoktu ve mevsimlerden yazdı
    daha kötüsü askım sen yoktun
    artık ben de yokum...
    1 ...
  12. 831.
  13. özledim
    yollarla alakasi yokmus hiçbirseyin
    bak
    yine özledim

    arkami döndügümde karardi heryer, gözlerim

    otursan surada
    hep karsimda
    gülsen, aglasan...

    cebime saklasam seni?
    ne bileyim
    çaresizim...
    5 ...
  14. 832.
  15. aşk değil sana olan duygularımın adresi
    benim sana içim yanıyor
    buz kesiyorum fikrimin kıvrımlarından sen geçerken
    dokunduğu her yeri elektriklendiriyor
    çarpılmadan bir gün geçiremiyorum
    kader; kapıları kapatınca suratıma
    zamanı düşünmek zorunda kaldım
    senden öncekini, seninle akanı, sensiz geçirdiğimi
    bir kurşundan hızlı olmasına doğrusu şaşırdım.

    böyle değildi dünya
    denizde yüzerken ilk defa balık gördüğümde
    onunla selamlaşmıştık biz
    daha sonra onu yerken, akvaryumda beslerken
    oltayla tutarken de hal hatır sorduk
    ben ona kendimden bahsettim, hayallerimden
    o da bana denizden okyanustan
    ne kadar büyük olduğundan
    şimdi neden böyle adım attıkça hiçbir yere gitmiyor dünya
    geceler neden üstüme devriliyor
    bu yol neden burda her yöne ayrılıyor
    ben geleceğe neden geri geri yürüyorum
    geçmişimi neden kollatıyorsun bana
    orada benim için ne bıraktın böyle
    anahtarı söyle nereye sakladın?
    4 ...
  16. 833.
  17. düşünceler oluyor, düşünceler ölüyordu düşünce ne oluyordu? üzerime çullanıyordu kelimeler birini sustursam diğerleri seslerini daha da yükseltiyordu vicdan muhakemesinde yargılandım beynimi yıkadılar adalet heykellerinin gözyaşlarıyla dört duvara asırlarca yarenlik ettim özgürlüğüme kavuştum hükmümü tamamlayınca fakat aynaya akseden kadın artık ben değildim... çünkü iyiyi-kötüyü aynı kefede tartar olmuştum bu halimle kanıma dokunuyordum kendime bir not bıraktım gideceğime dair kapıyı çarpıp çıktım kimsesizliğimden geri dönüşü olmayan bir yoldu, yaşamak; ben ise yola gelmemekte direniyordu..

    mesajınız iletilemedi
    -beni arayan soran var mı tanrım
    2 ...
  18. 834.
  19. boşuna bir çaba bu, siz asla gerçek bir şiir olamazsınız.
    okumayın satırlarımı yüzünüz pul pul dökülür; inanamazsınız..
    çok can yakmışsınız bakışlarınızdan anladım.
    ardınızda sahipsiz gölgeler bırakmışsınız.
    ah ne yazık öğrenememişsiniz erkek kişi olmayı.
    her er- ihaneti kazanç saymışsınız. aynalara hiç bakmamışsınız.
    kasıklara kazılı yarım sevişmeleri zafer diye ezberlemişsiniz.
    ah ne yazık hiç sevilmemişsiniz.
    ağırlıksız sözlerin sahibi olmaktan utanmamışsınız.
    yalan geceler için çizikler atmışsınız duvarlara.
    hesap etmişsiniz edepsiz düşkünlükleri.
    ah ne yazık hiç bilememişsiniz hayatı.
    renklerden, şiirlerden, şaraptan ve hikayelerden bi haber kalmış ruhunuz.
    cebren ırzına geçmişsiniz gereksiz tüm bilgilerin.
    alakasız vakitlerde arşınlamışsınız şehirlerin en geniş kaldırımlarını.
    ah ne yazık bilememişsiniz çıkmaz sokakların müptela aşklarını.
    yüzünüzdeki eğreti gülümsemeyle yüksek ökçeli ayrılıklar biriktirmişsiniz başkalarının yataklarında.
    hüzünlü şarkılarla alay etmişsiniz.
    ah ne yazık bir şairin edebi metinlerinden edepsizce dökülmüş suçlarınız.
    kahkahalı bir ikindi serinliğini hayal bile edememişsiniz.
    acilen gök gürlemiş sanki oturduğunuz baygın odalarda
    size siz diye hitap edilmiş
    oysa ne çok gereksizmiş hisleriniz.
    bir ay vakti dolmuş içinize ihanet usta spermlerle,
    bakışlarınız dolunaya hapsedilmiş..
    ah ne kadar sebepsizmişsiniz..
    ne kadar gereksiz..
    3 ...
  20. 835.
  21. ne gidene 'kal' diyebildim, ne sessizce gidebildim tüm aşklardan
    yaşanılan ne varsa bir zeytin siyahlığında boğazımdan düğüm düğüm geçerdi
    artık susmak 'erdem'di..
    zaten konuşacak sözler tükenmiş, dinleyecek dinleyici kalmamıştı dalgaların ucunda
    radyodan tek gelen cızırtı olurdu soğukmuş gibi yapan sonbahar gecelerinde
    ve 'son'bahar belki de bana hep vedalarda olan patolojikliğimden hüzünlü gelirdi..
    kim bilir..
    nerede biteceğini şiirlerim gibi söylerdi aşklar da
    biri hariç..

    ve biz kaç yastık yüzü değiştirdik gecelerde
    gözyaşlarımızın suladığı ıslaklıkta üşümesin diye yüzümüz..
    bir çardak altında köşeye sinip ağladı ruhum
    ne anlamsız, ne boş, ne saçmaydı tüm olanlar
    bir anda..
    tam bir anda
    ne olacağını önceden tahmin etmeden, edemeden oluveriyordu işte.
    canını teslim ediyordu tüm 'sev'işmeler tek gecelik aşklarda..
    'vur kaç' dediğimizse tam da buna yakın bir noktada başlıyordu..
    anlamlarını böylesine açık ifade eden iki kelime aşkla bir araya gelmiş
    peşimi bırakmıyordu
    ve -di li geçmiş zaman hiç bu kadar koymuyordu bana
    geçmiş.. geçmesin diye yalvarılmış geçmiş..
    geçmiş.. geçivermiş farkında olmadan..
    çardak yağmur geçirmiş
    tüm aşk dizileri mutlu sonla bitmiş
    ve hayat bundan milyarlarca ışık yılı uzakta..
    mutlu sonu kim kaybetmiş..
    2 ...
  22. 836.
  23. sabahlar bir deli misali oynuyor benimle
    gelmelerini bekledikçe gelmiyor gündüzler
    gece.. hep gece bana..
    öyle çok yoruldum ki susuşlarında..
    sigaramın ucunda buram buram yalnızlık tütüyor bu gece.
    ellerim soğuk, ellerim yalnız..
    ağlamaktan yorgun düşmüş çocuklar gibi iç çekişlerim..
    yoksun..
    milyonlarca bekleyişten sonra
    yorgunum..
    sen sustukça, içimde düğüm düğüm tüm kelimeler..
    duygularımı görüyorum aynaya baktıkça
    belki gerçekten sevseydim seni
    belki gerçekten isteseydim..
    bilmiyorum..
    öylesine farkıyız ki seninle..
    ve öylesine aynıyız ki..
    yıkık, dökük, kırılmış
    kendinden dahi usanmış..
    ne istediğini, ne aradığını bilmeden
    sadece karanlığa pervane ateş böceği gibi..
    nerde karanlık, nerde acı
    orda biz!
    garip..
    1 ...
  24. 837.
  25. VATAN HAiNi

    "Nâzım Hikmet vatan hainliğine devam ediyor hâlâ.
    Amerikan emperyalizminin yarı sömürgesiyiz dedi Hikmet.
    Nâzım Hikmet vatan hainliğine devam ediyor hâlâ."
    Bir Ankara gazetesinde çıktı bunlar, üç sütun üstüne,
    kapkara haykıran puntolarla,
    bir Ankara gazetesinde, fotoğrafı yanında Amiral Vilyamson'un
    66 santimetre karede gülüyor, ağzı kulaklarında, Amerikan amirali
    Amerika, bütçemize 120 milyon lira hibe etti, 120 milyon lira.
    "Amerikan emperyalizminin yarı sömürgesiyiz dedi Hikmet.
    Nâzım Hikmet vatan hainliğine devam ediyor hâlâ."

    Evet, vatan hainiyim, siz vatanperverseniz, siz yurtseverseniz,
    ben yurt hainiyim, ben vatan hainiyim.
    Vatan çiftliklerinizse,
    kasalarınızın ve çek defterlerinizin içindekilerse vatan,
    vatan, şose boylarında gebermekse açlıktan,
    vatan, soğukta it gibi titremek ve sıtmadan kıvranmaksa yazın,
    fabrikalarınızda al kanımızı içmekse vatan,
    vatan tırnaklarıysa ağalarınızın,
    vatan, mızraklı ilmühalse, vatan, polis copuysa,
    ödeneklerinizse, maaşlarınızsa vatan,
    vatan, Amerikan üsleri, Amerikan bombası,
    Amerikan donanması, topuysa,
    vatan, kurtulmamaksa kokmuş karanlığımızdan,
    ben vatan hainiyim.
    Yazın üç sütun üstüne kapkara haykıran puntolarla:
    Nâzım Hikmet vatan hainliğine devam ediyor hâlâ.
    nazım hikmet
    1 ...
  26. 838.
  27. zehirlerim bal olmuş
    susmuşum
    hepsi senin güzelim,
    hissediyor musun?
    donmuşum
    yukarılardan düştüm
    duyuyor musun beni;
    ağlıyorum
    acım; kanım
    tepem tırnağım
    kan akıtıyorum
    görüyor musun?
    sağım solum sobelendi
    kıstırdım kendimi
    artık düşmüyorum
    yukarıda bir deniz parıldıyor
    görüyorum
    ama şimdi dipteyim
    boğuluyorum.
    1 ...
  28. 839.
  29. kafürun hitabın mazhar olmadan,
    ben bu dünya'nın iptidasıyım,
    bir gece misafir oldum meryem'e,
    hazreti isa'nın öz babasıyım..

    meryem dediğin afet bir dişi,
    korunmayı bilmez cahil bir kişi,
    tanrının üstüne yıktım bu işi,
    hazreti isa'nın öz babasıyım..
    1 ...
  30. 840.
  31. saklanıyorum senden
    hakkımda düsündügün herseyden,
    bu nefret mi sana duydugum?
    yoksa acımı gözlerimi kör eden...
    **
    1 ...
  32. 841.
  33. elimizde dandik viski kadehleri var
    agzimizda pas tadi
    migdemiz edef gurul gurul
    ama kim takar bunlari
    sigaramiz
    fosur fosur yanar
    fonda karga sesli
    bir dj sarki söyler
    ayrica iyi de darbuka calar ha
    birileri der 'selamsiz bandosu musun ülen!' diye
    firca atar
    adam olmaz diye parca cikar
    birden
    bir sonbahar aksami
    daha dogrusu gecesi bu kadar mi güzel olur yahu
    hem de saatler yasanmiş gibi
    bir saat geri alinmişken
    bugun 29 ekim nese doluyor mülayim
    1 ...
  34. 842.
  35. Efkaranlık

    Rüzgârın ıslığı eşliğinde
    Güneşin doğmasını bekliyorum,
    Seni düşünerek.
    Titrek bir mum alevine seni anlatıyorum,
    Dertleşiyoruz.
    Şarkılarımı içimden söylüyor,
    Şiirlerimi kafama kazıyorum bu gece.
    Dudağımda adın, dünden kalma tadın,
    Ve her zaman ki tütün;
    Duman duman doluyorsun içime.
    Gözümdeki nem rutubetten mi ne?
    Bu aralar böyleyim işte;
    Ağzımda senle karışık nikotin tadı,
    Beynimde sana dair zor bir bilmece.
    Şarkta bulutlar kümelenmiş gülüm;
    Olsun be!
    Güneşi garptan doğururuz biz de,
    Yeteri kadar gücümüz var,
    Biliyorum.
    Seni bu kadar güçlü olduğunu bildiğim için
    Bu kadar çok seviyorum...

    rcyavmhkkfsgss
    1 ...
  36. 843.
  37. Diplomasi

    Sen,
    Sözlerini oluşturmak isterken hayatımın,
    Ben,
    Enstrümantal bir hayat sürmek istediğim için anlaşamadık
    Belki de.
    Benim coğrafyamda kaybolmamak için istemiştin haritamı,
    Kim bilir;
    Oysa,
    Hudutsuz ülkeler gibiydim ben;
    Ne, bir haritam oldu benim,
    Ne de haritalarda bir yerim.
    Senin topraklarında özerklik isteyen
    Küçük bir millettim
    Sadece.
    Ya, biraz toprak alacaktım senden,
    Ya da devam edecektim mülteci hayatıma.
    Nasıl olsa koymazdı bana;
    Ha kaçak yaşamışım senin bayrağın altında,
    Ha yurtsuz kalmışım, sensiz diyarlarda;

    rcyavmhkkfsgss
    1 ...
  38. 844.
  39. Kim Olsa

    Bunca Saat Sensiz ve Uykusuz Kaldım ya;
    Şimdi Kim Olsa yerimde,
    Bir 'cigara' Sarardı.
    Hüzünlü Bir Türkü Tutturur,
    Uykuya Öyle Dalardı.
    Şimdi Kim Olsa Yerimde,
    Dayanamaz Seni Arardı.
    Gecenin Bu Kör Saatinde,
    Telefonun Vakitsizce Çalardı.
    Şimdi Kim Olsa Yerimde;
    Geceye Seni Sorardı.
    Bu Kahpe Gece de Söylemiyor Diye Yerini,
    Kim Olsa Şimdi Yerimde
    -ki Ben de Öyle Yapıyorum-
    Dayanamaz Ağlardı...

    rcyavmhkkfsgss
    1 ...
  40. 845.
  41. gittin gideli bakkal hüseyin çıkmaz oldu bizden,
    seni soruyor sürekli şerefsiz..
    yokluğunda çok şey değişti burda be kuzu,
    çok değiştim ben..
    yemeği ocakta unutuyorum sürekli,
    senin yaptığın et sote vardı ya hani,
    kıyamadım dökmeye
    koktu dolapta şimdi. *
    1 ...
  42. 846.
  43. çalmadan kapıyı girdiğin gibi hayatıma
    gitmek için müsade bile istemedin
    ben bir üzüm bağıydım toprağa bağlı
    sen üzerimden yağmur gibi geçtin
    her mevsim gibi sen de
    bir gün yağmayı kesecektin
    biterse diye üzülmeden hiç
    beni ıslatmanı izledim.
    1 ...
  44. 847.
  45. Ne kadar zor pes etmeyi öğrenmek
    Uğrunda herşeyini verebilirken
    oracıkta seni terketmek
    Koşar adım kaçarken hep aynı yerde takılıp kollarına düşmek
    Her fırtınada bir tayfun çıkar diye beklemek
    Aşk ölmedi ben yaşadım demek
    Aklın başına geldiğinde ,
    "ondan sana fayda yok" dinlemek
    "O seni hiç sevmedi,"
    "hep oynadı "diye kandıra bilmek
    "Yaşandı ve bitti" denecek kadar nankörleşmek
    "Neler geçmediki , buda geçer" diye küçülmek
    "Yalan kadar yakın, bir gerçek kadar uzak kaldı" dedirtmek
    Bedenlerde bir ruh gibi dolaştığını düşünerek delirmek...
    Bu duyguları başkalırından öğrenip gülmek
    Seni ilk ve son gün de aynı saygıda sevmek
    Sana olan tutkumla başkalarını aşık etmek
    Ne kötü bir kader olsa gerek...
    Acıtsa da yokluğun hicran duyduğum
    Seni kimseler bilmeyecek..
    alıntıdır.
    1 ...
  46. 848.
  47. geri al mektuplarını,
    yazdıklarını görmek istemiyorum,
    çok sevmiştim seni,
    değmezmişsin meğer, anlıyorum.
    sabrettim anlar diye,
    halden, tavırdan,
    anlamadın.
    seni bir garip aşkta sevdiğim mısraları da gömüyorum.
    değmezmişsin,
    sinir krizlerine,
    depresyonlara,
    harcadığım gecelere,
    şimdi senden çok,
    uykumu arıyorum.
    ne olur sesini çıkarma,
    sevgimi farketmedin, aslında hiç sevmedin,
    bari saygı göster yalnızlığıma.
    huzurumu geri istemeyeceğim,
    bari anılar kalsın bana.
    arama, konuşma, saçmalama!
    kendini benden koparan sensin,
    boşuna ağlama,
    inanmam,
    inanmam yalan gözyaşlarına.
    * * *
    1 ...
  48. 849.
  49. anlatmak imkansız gibi

    içimde birşeyler oluyor birşeyler, büyüyor gibi
    seni her andığımda sanki yeniden canlanıyor gibi
    garip bir his, anlatmak imkansız gibi
    sanki ısırıyor da acıtmıyor gibi
    tatlı buruk bir tat, acayip bir haz verir gibi
    her anıldığında uçmak için çırpınıyor gibi
    sanki seni sever, kokunu duyar gibi
    sanki yeniden doğar gibi, çıplek ama çaresiz değil...
    anlamalısın birşeyler var derinlerde ve giderek büyüyor,
    köklerini salar gibi
    hafif acı tnınısı var, ağlarken gülmek gibi
    ama sevimli, sıcak ve giderek kollarını boynuma saran
    bir anlatabilsem lakin imkansız gibi
    dokunuşlarında titreyen seni seviyorumlar gibi
    öpüşlerinde tatlı bir aşk, ekşi bir yalnızlık tatmak gibi
    anlatamasam da biliyorum
    bu aşk olmalı diyorum
    incitmeden sevişmek gibi
    1 ...
© 2025 uludağ sözlük