kainat devrildi dersin soran olursa
ah canım üzülme zaman var hala.
lütfen sür rimelini geceye hazırlan
zaten henüz kıyıya vurdu aylan.
dur neredeydi malazgirt tanrım sene kaçtı.
ne asil millet saf oğlu saf akil millet.
ne olur çıkınız ülkemden sayın şirret.
ve bir daha dönmeyiniz mösyö piyyat.
madımak ya da madımamak mösyö tahin
durun din elden gidiyor zapttedin.
biraz ağlar mısınız bilmem kaçyüzbin
asrın belası lanet olası mösyö fıtrat.
"Bağlanmayacaksın bir şeye, öyle körü körüne.
“O olmazsa yaşayamam.” demeyeceksin.
Demeyeceksin işte.
Yaşarsın çünkü.
Öyle beylik laflar etmeye gerek yok ki.
Çok sevmeyeceksin mesela. O daha az severse kırılırsın.
Ve zaten genellikle o daha az sever seni,
Senin onu sevdiğinden…
Çok sevmezsen, çok acımazsın.
Çok sahiplenmeyince, çok ait de olmazsın hem.
Hatta elini ayağını bile çok sahiplenmeyeceksin.
Senin değillermiş gibi davranacaksın.
Hem hiçbir şeyin olmazsa, kaybetmekten de korkmazsın.
Onlarsız da yaşayabilirmişsin gibi davranacaksın.
Çok eşyan olmayacak mesela evinde.
Paldır küldür yürüyebileceksin.
ille de bir şeyleri sahipleneceksen,
Çatıların gökyüzüyle birleştiği yerleri sahipleneceksin.
Gökyüzünü sahipleneceksin,
Güneşi, ayı, yıldızları…
Mesela kuzey yıldızı, senin yıldızın olacak.
“O benim.” diyeceksin.
Mutlaka sana ait olmasın istiyorsan birşeylerin…
Mesela gökkuşağı senin olacak.
ille de bir şeye ait olacaksan, renklere ait olacaksın.
Mesela turuncuya, ya da pembeye.
Ya da cennete ait olacaksın.
Çok sahiplenmeden, Çok ait olmadan yaşayacaksın.
Hem her an avuçlarından kayıp gidecekmiş gibi,
Hem de hep senin kalacakmış gibi hayat.
ilişik yaşayacaksın. Ucundan tutarak…"
ah var
sönen gecelerin ayazında
gümüş sularda yanan zamanların
ardında
ardından gelmeyen zamanlar var.
geçmişten bir idam aynası ağlar duvarlara
küllerin rüzgardaki müziği yansır rüyalara
rüyalar..
binlerce yıldan gelen kervanların son uykusu
çöpten evlerin yitik duygusu
çağlar
sular yüzyıllarca
çağlar
kapalı kapıların kırılışı
ah var
ayıpsanmış istekler
korku dolu cesurluklar
arasında.
pişmanlık kalmadı
bir intihar düşüncesinin sonunda
çünkü nasılsa
doğar insan öldüğü yaşta
yaşlar düşerken gözünden
gümüş sularda çoğalır zamanlar
dağılır kalır kervanlar sonsuzlukta.
çelişki
bir yol var her gece aklima takilan
ne aramizda demeye dilim var ne onumuzde
bir kalp var bende sadece kederlenince hissettigim
ne kalpsizim demeye dilim var ne yurekli
bir hayal var gozumu kapadikca dusledigim
ne imkansiz demeye dilim var ne mumkun
bir sen var hatiralarimda beni delicesine seven
ne öldü demeye dilim var ne gitti...
ÇERÇEVE
Giderken kusursuz gülümsemenin ardındaki sır bilinmeli artık,
Siyah bavuluna sığdıramadığın eşyaların arasında unuttuğun;
Bugün çekmecemi açtığımda çerçevesinden kayıp düştü.
Buydu demek o karede kusursuz gülümse demenin bedeli.
Resminin arkasında,yüzü dönük,donuk ruha dokunmaktır aşk demişsin.
Suskun halimle,kıskanç aynada;kırık,dökük huzurum
Gururum uçurumun kenarında durduğunu farz et
Fark ettiysen eğer o resimde ruhum sana dönük....
Ne zaman
Aklıma gelse gözlerin,
Kör karanlığında gecenin.
Tutunmaz anılar
El yordamıyla,
Siyah beyaz bir film gibi
Akar gider tavandan. ...... bu bir l.c.b şiiridir.
habercisi olmadı kimse yaşadıklarımın.
istemezdim de duymak.
kaçamayacaksak olandan,
kahrı erken buyur etmek niye?
**
sonra...
yaşamayacaksak hüznü de,
ağlamayacaksak,
zırlamayacaksak,
gülmenin keyfi mi kalırdı?
kirlenmiş topraklar,
damla damla temizlenmez,
yüzükoyun yatar topraklar,
her bir damladan korkarak,
kızgın güneş fırsat bırakmaz,
yakar da kavurur kirlenmişiği ve kuruluğu,
topraklar korkar,
korkak topraklar,
bedenlere ev olmaktan korkar,
nefes alabilmek varken üstelik,
ağaçlara, menekşelere ve papatyalara,
hayat verebilmek...
uzak şehirlerin yabancı gözleri olmalıydım.
dere tepe düz gidip kaybolmalıydım ufacık dünyamda.
seyretmeliydim soğuk su satan çocukları daha fazla.
ve daha fazla yemeliydim ıslık çalmamıza engel leblebi tozlarından.
ucu maddiyata dayanan her cümleden kuruluş aşamasında vazgeçmeliydim.
her çiçeğin kokusunu her böceğin dokusunu bulmalıydım avucumun içinde.
keşfe çıkmalı, yolcu olmalıydım.
planlamadan,
kaygılanmadan,
yargılamadan,
yargılanmadan yaşamalıydım.
yaşayamadım.
-çocuklarının gideceği cenneti
ayaklarımın altına almaya hazırım-
işte bu,
arzuya yenik düşmüş naif bir ruhun yansımasıdır.
aroması siz olan bir kremle 7 yaş gençleşmiş,
somutundan görmediği bir tende imparatorluklar kurmuş,
değmeyecek tükürük bezlerini köle etmiş bir kadının,
büyük bir tazminatla sonuçlanacak köhne davasıdır.
bakın bu,
her susadığında
litrelerce vurgunsuzluk içen bir kadının
imam ayhan ,sabah ezanını okurken takındığı en hoş acizliğidir.
bu kırmızıdan hallice bir ruhun narinleşmesi,
bu tüm gemilerin suya verilişi,
ve tüm o gemilerin suya açılışıdır,
bu kaybolmamış bir yağmur kokusunun suda boğulmasıdır.
bu tam olarak ,
suzan ablasından aldığı kaktüse masaj yapan bir kadının,
aldığı ucuz edebiyat dergilerinin yapraklarını,
ölçüsünü tutturamadığı pilavının üzerine örtmesidir.
bu pervasız bir kadının öngörüşsüz davranışıdır.
bu,
daha önce hissetmemiş bir ruhun,
acımasız seçeneğinin sonucudur.
bu tüm benliğin yere atılışı,
özgürlüğün 1 bardak suyla birlikte aç karnına içilmesidir.
bu tutkulu bir kadının sevdalanmasıdır.
bu sevdalı bir kadının tutuklu kalmasıdır.
bu,
kasıklarında kısır bir döngü sancıyla kıvranan
siyah saçlarını kömüre batıran bir kadının
tüm benliğinin ezilmesine izin vererek ,
kurduğu en kızıl cümlesidir.
ve bu ,
hiç susmayacak sevda iniltilerinin,
başlamasından önce kulağa edilmiş acı bir fısıltıdır.
Yaşama hürriyetime bakın
Bakın ben ne güzel yaşarım
Felçli yüzüm aynada
Gün ışığı tenimde ıslanmasa bir gün
Yutağımda sallanan kahkahamla ölmesem
Bilseniz ben ne güzel gülerim.
Bir de sormasam.
‘’Sevinçlerimin değeri kimin çorabına saklanmış?’’
‘’Nerde kaldı dudağı delip geçen dişler?’’
‘’Karabasana bırakılan okunmamış not’’
Ah o Cevaplarım yine mi benden önce kalkmış
Ben üzümü çekirdeğiyle yerim
Suyumda nefesimle kanımda tükürüğümle bak ben
Hem sesli hemde çürümüş meyve kabuğu gibi
Karda ayak izi bırakmayacak kadar yokumdur
Kardan adamınızın burnunu da yemesem
Ellerim boştayken kar da yutamazdım hani
in cin top oynarmış
Ben olmasam
O sözü de bulamazdınız belki.