"babamın verdiği hayatı verebilir misin" diyerek evlenme teklifini reddedene kadar sevgiliye yazılmış, hayattan bütün ümitler kesildikten sonra da sadece bir dörtlük şeklinde yazılan ve mezar taşında yazılması istenilen şiirdir.
Mevsimler geçer, kalmaz kışı, yazı.
Azrail'e sökmez hiçbir kulun nazı.
Koyarlar başucuna bir beyaz taşı,
Istersin ruhuna bir el fatiha; fatiha.
serbest ölçüyle 2 sene önce yazdığım bir şiir. aslında çok vardı fakat diğerlerini sinirlenip yok etmiştim.
gördüğüm boşlukta hep yerini doldurmaya çalıştım
aynı sevgiyi başka ruhlarda aradım
sonra kayboldum,
kaybolurken kendimi de kaybettim.
ruhum karanlığa gömüldü,
kimin üstüne gelip bastığı belirsizleşti
ben hissiz fakat bir o kadar özlem doluyum
özlediğim kadar nefret doluyum
beni sen ittin o boşluğa
sen yıktın böyle
sen ezdin geçtin üstümden
ne sesim çıktı
ne soluğum
ne bağrışlarım duyuldu
ne çığlıklarım
içim hastane odasıyken dışım eğlence mekanıydı
ben senden geçemedim be sevgili
ben seni bir türlü geçemedim
takıldım kaldım öylece
her ilerleyişimde yandı canım
geriye de dönemedim, ileri de gidemedim
bu şiiri aldatan eski sevgilime yazmıştım, allah da cezasını verdi zaten.bir de şuan okuyunca bana saçma geldi ama o zaman bayağı içten yazmıştım. bu arada onu bayağı geçtim şuan takılı makılı kalmadım. biri bana kendini şiir yazdırcak kadar sevdirmişse bu büyük bir şeydir. insan unutuyor gerçekten. kimse de vazgeçilmez değildir.
Gözlerine bakmak için geldim
Saçlarına, ellerine dokunmak için
Sevdiğim, sevildiğim için
Bir yaprak gibi savurman için
Yeniden hayata döndürmen için geldim...
Kuralları vardı bu adamın
içinde kaybolan anıları
Sırtında geçmişin ağırlığı
Gözleri o kadar da masum değildi
Sana bakarken bile
Akıyordu yalnızlığı kirpiklerinden.
Kanlı yazgısında güneş vardır
gecenin
Yıldızlar hançerlerken bir yandan
göğsünü
Ağır ağır..
Bambaşka çöp kutuları konur
uzay boşluğuna
Çünkü dolmaktadır her saniyesi
soyutlukla
Her saniyesi vurulur kirli savaşlarla
Tüm bunların altında yürüyenler el
ele
Ellerinde kirli eldivenlerle
Bilmezler..
Kirli hediyelerle unuturlar zamanı
Hepsinden öteye varır taşınan
hayaller vagonlarca
Ve kanlı yazgısında gecenin
Doğmaz güneş birgün
Oluverir sıradanlığa kurban
Her şey
Her şey
Hiçbir şey olur..
bir mavi gerdanlık halbuki
boynunun kıvrımında durup duran
zincirleri benden biraz
biraz gururdan
ölüm seni yaşatır çocuk
hayat vurur.
boynundan çıkar öptüklerimi
sana yeter bu gurur...
hiç şarap içmedim
hiç aşık olmadım
hiç ölmedim
hiç...
aynı sabaha uyanan iki farklı yabancıydık.
tanışıyoruz yıllardır ama yine yabancıydık.
gözlerimiz ne zaman birbirine değse
başımızı farklı yöne çeviren iki yabancıydık..
azalan günler böyle çabuk geçemezdi.
aramızda uçurum yoktu
bir el kadar yakındık..
ortada tek bir sorun vardı o da;
ilk adımı atamayacak kadar korkaktık..
Dolar gözler bazen,
Uykuya dalınca ümit.
Yanar gönül bazen.
Geçmişe dalar bazen, bazen geleceğe,
Unutur şimdiyi bazen
Lazım gelir bazen şimdiki zaman.
Artık gülmeyi bil insan
Renk renk duyguların en güzel fiilini.
Gece uzun/ hikayen daha uzun/ en uzunu gitmen gereken yol.
Acı büyük/ yaşanmışlık daha büyük/ en büyüğü umut.
Giden çok kalan kadar/ en çoğu
beklenen/ bekleyen talan.
Barış uzak/ savaş her an/ kazanmak da yok kaybetmek de.
Yağmur güzel bulut kadar/ ıslanan daha güzel/ en güzeli yağdıran.
Yol veren yok/ yol alan çok yolda kalan kadar/ en çoğu yoldan çıkan.
Anafikir: yalnız, efkarlıyım ve yine bir yağmurlu gece yollardayım ve kendimle savaş halindeyim.
Ölü toprağından seslenir bana her cümlen
imlasız ve cansız doğmuş hepsi
Yabancı bir coğrafyada olmanın tedirginliğindeyim
Güneş kabuğunu soymuşken yaz günlerinde
Seni yeniden keşfetmenin eşiğindeyim
Kirli sokaklarda ve evlerde değil
Arabalar ve trenlerde değil
Sahillerde ve kalabalıklarda değil
Dizlerinde .
En sevdiğim ayda; bulutları konuştururken kuşlarla
Dirilmeli kalbim
Dirilmeli sevmek için
Hareketlerimi değiştirmeni istiyorum
Mesela;
Sabah gülerek uyanayım,
Korku içinde değil de
Güvenli bir limana sığınan
Öksüz bir çocuk
Ya da savaştan kaçan bir gemi,
Ölüme Mahkum edilmekten
Son an’da kurtulan Hasan sabbah gibi
Gülmek..
Bilirsin ey Güneşin Sıcak Işığı ;
Gülmek bir devrimdir
Hele ki senin gülüşün
Devrimdir Yüreğimde..
Sabahları uyanıp
Atlayalım sokaklara
Gülelim şarkı söyleyelim
Denize karşı duralım
Maviye ve sana
Yıldızların ötesine bakalım
Yıldızlarımıza bakalım..
Ben ölmek istemiyorum
Her Allah’ın günü
Ölümün giysilerini giymek istemiyorum
Şiir okumak istiyorum
Yalnız sana yazmak istiyorum
Merkezimde dur kıpırdama
Sadece ikimiz olalım
Bu ölümlü,karmaşık,düzensiz,üzgün
Dünya’da..
Sabahları uyanıp
Ömer Hayyam’ın
Rubaisi olmak istiyorum
Cennet de sende,cehennem de.
Kuşları seyretmek istiyorum seninle
Olmaz mı..
gecelerin farkı buz dağında esen rüzgarlardı üşüdüğüm gün;
görünen kısmım, anlık hatırlarımda gizli göz altımda biriken sarkıtlar
yine yanlış zamanda yanlış yerdeyim..
hayallerim vardı gözümü açtığımda, bir generalin yüce ordusuyla mahzur kalması gibiydi gerçekler.. can yakar,
denizin ortasında,
avrupayı fethetmesine ramak kala, yürüyorum..
geceleri güne batan sarnacında, sönmeye yüz tutmuş ışıkların altında bekleyenlerin binlercesi var, benim gibi
tembeldiler.
kimi zaman yapraklar sararmış ve bugün, onlar da benim gibi...
dikkatimin dağılması gibi
ekrana baktığımda karıncalanan düşlerim var net değiller?
içiyorum yine,
bulanık bir kayıkhanede, sallanır gibi
başımı döndüren, toz duman boğazımda;
yattığım batakhaneye düştüğümden beri