Çocuktun..
Her şey naif ve basitti
Seni koruyan bir annen vardı
Her şeyini paylaştığın
Her bilmediğini sorduğun
Dizini kan revan hale getirip
Ağlayarak sarıldığında
Yarana derman olan
Bir annen vardı.
Büyüdün, büyüdün kocaman oldun.
Seni dışarıda bekleyen bir yaşam var.
Hiç bir kere arayıp soruyor musun onu
Her gece ona iyi geceler diyor musun
Senin için saçını süpürge etmiş
Sen tok kal diye kendi aç kalmış
Sen rahat uyu diye yerlerde yatmış.
Sen bir kere bile helallik istedin mi ?
Yaa.. Vakit bulamadın değil mi ?
Ve sonra..
Hayatına sevdiklerin girdi.
Sana sahip çıkmaya çalıştılar
Sende karşılığında sahip çıktın.
Birinin ilgisi seni gökyüzüne yolladı.
Dünyanın en mutlu insanıydın o an.
Ona gerçek anlamda sahip çıkmak istedin.
Sorumluluğun vardı.
Maçanı sıkıp delikanlılık yapacaktın.
O seni istiyordu, ama sen anlayamıyordun.
Geçmişini hatırla ; kararttığın bir yürek var içinde.
Şimdi sen bu sorumluluğu taşıyabilir misin
Götüne güvenerek kazanacağını da bilirsin.
Ama ne olduysa sen, elini yüzüne bulaştırdın.
Ne oldu da kayboldun, kaçtın, siktir olup gittin
Ne oldu yani ??
Sana yakın olan her birey ruhunda da yaşıyordu.
Sana daha da yakın olan, seninle yatıp kalkıyordu.
Ve sen ne yaptın ?
Ruhunda yaşattıkların bir bir öldü...
soğuk ve karanlık.
sokak lambalarının loş ışığı
arnavut kaldırımlarında parlıyor.
sağlı sollu evlerin ışıkları sönük,
herkes uyur bu saatlerde.
ben,yürüyorum.
saat ikiyi çeyrek geçiyor.
boş bir parkta boş bir bank,
oturuyorum.
bir sokak köpeği yaklaşıyor,
önüme uzanıyor.
karşımda saat kulesi,
saat ikiyi çeyrek geçiyor.
rüzgar iyiden iyiye sertleşiyor,
yavaş yavaş kar yağıyor.
sıkıca sarılmaya başlıyorum
en az 6 kış geçirmiş montuma.
üşüyorum.
saat ikiyi çeyrek geçiyor.
uzaktan bir ezan sesi geliyor.
gecenin karanlığı sabaha yakın.
tek tük insanlar gördükçe
yalnızlığımın azaldığını hissediyorum.
saat ikiyi çeyrek geçiyor.
senin benden gittiğin günü düşünüyorum.
seni son gördüğüm günü...
ömrümün en kötü günü...
zihnim hatırlamak istemiyor,
gittiğin an saate baktığımı hatırlıyorum,
saat ikiyi çeyrek geçiyor.
zaman durdu seninle,
akrep yelkovan kıpırdamadı
sen benden ayrılalı.
kalbim ne zaman seni unutmak istese
gözlerim saate bakıyor.
saat ikiyi çeyrek geçiyor. *
hey kız,
istediğin her şey onda var mıydı?
biliyorsun,
sana dünyaları verdim.
avuçlarının içindeydim.
öyleyse niye aşkın bitti?
anlayamıyorum bir türlü.
öyle çok neden var ki
aşkı sevmek için
bu şekilde olmalı aşk
sarıp sarmalayan, üzen
kıskandıran, sevindiren
genel, mükemmel...
bir bulut gibi hafif
okyanuslar gibi sonsuz
bilmiyorum insanlar nasıl sever
ben yaşıyorum görerek,dokunarak
aşk ,kulaklardaki bir armoni
dudaktaki bitmeyen sıcaklık.
aşk sonsuzlukta kaybolan bir gemi
ve aşk her zaman yaşanması farz olunan
her şey olduğu kadar hiçbir şey de olan.
şiir değil denemedir ödül almışlığım vardır paylaşayım.
Bakışırdık, utanırdık .. Bazen anlardık, bazen alışkanlık ..
Tuğla tozlarının kapladığı pantolonum .. Dizi yırtık .. Beyaz bir etek sende ki, gelinlik misali .. Benimle oynardın sen, ekerdin ip atlayan arkadaşlarını her seferinde .. Ben kamyoncu, sen yolcu .. Kamyonumu alır sen sürerdin, küreği bende unutup .. Geri gelmek isteyincede, geri geri gel derdim, kızsanda kırmazdın .. Usta bi şoför gibi yanaşırdın .
Bakışırdık, utanırdık .. Bazen anlardık, bazen alışkanlık ..
Nerde inşaat yapılıyorsa, dibinde biterdik .. Ben kamyonumu temizlerken, sen eşerdin toprağı, o masum parmaklarınla .. Her seferinde bir solucan denk gelirdi bize .. Ve ben bin parçaya bölerken onu, sen kıyamaz bakamazdın .. Kaçmazdın da ..
Bakışırdık, utanırdık .. Bazen anlardık, bazen alışkanlık .
Çit çekerdik oynadığımız alana, öyle gözle görülmeyen .. Yanaşamazdı kimse yanımıza .. Şikayet ederdi anneme konu komşu, bizim çocukları oynatmıyor diye .. Sen oynatmamamı çok severdin, ben susmanı .. Sabah ezanını esneyerek okuyan hoca, bizim buluşmamızı ilan ederdi, akşam ezanında ayrılığı .
Bakışırdık, utanırdık .. Bazen anlardık, bazen alışkanlık ..
Büyüdük daha sonra, aynı senaryo .. Sen gittin bir yere, ben ayrı bir yere .. Sen yürürken ben içerdim, sen gezerken ben üşürdüm .. Bir haber duydum, seneler sonra .. Yamadım pantolonumun dizini .. Okunan senin selandı .. Kalbim kanadı .. Kamyonumu attım çöpe, küreğini de .. Anlamı yok şimdi sabah ezanının .. Her akşam ezanı ise, sela ..
Bakışamadık, utanamadık .. Bu kez anladım, ama alışamadım ..
Dokunma sobaya, cıss derken annem bana .. Gidip güneşe yumruk attım ..
bir
azdan
daha az değil.
birazdan
sabah olacak.
işçiler geçecek ıslak yollardan.
sen yine aklıma takılacaksın.
yağmur
başladı yine.
sen
yine her yağmurda aklıma takılacaksın.
şemsiyeni yanına aldın mı?
diye.
Allahtan bir bela mıydın geldin bu garip başıma
Üzdün dedim kırdın dedim inanmadın gözyaşıma
Ayrıldık bitti dedim hemen başladın yalvarmaya
Artık hiç dert değilsin ne sikime ne taşşağıma .
biz umutlara aç insanlardık. sevdayı unuttuk. sevgiliye dokunamadık. aklımızda özgürlük vardı. kalbimizde hırs. sonra geldi bir hırsız. bizi bizden aldı. gönlümüzü aşka sattı. geriye kaldı karanlık.