Mevsimin olmaz senin
Yazda kışta mutfağımda
Ah tadın, tadında bir ekşi ki sorma
Sen hiç tuzla arkadaş olmayı denedin mi?
Birbirinize çok yakışıyorsunuz be yeşil elma.
uzak vadiler ötesinde,
halüsinasyonlar bilinmezlik içinde geri çekiliyor, boğuluyor,
kış anısına ölüm bize katılıyor,
acı ve üzüntüyü kaybeden ilaç her zaman kayıp.
o değilde ne kafiye var ne ölçü var lan bu nasıl bilinç altı lan. işte bunlar hep *
sevdin mi hiç beni
yada düşündün mü
ağladın mı sebepsizce
yada hunharca güldün mü
yürüdün mü hiç umarsızca
ellerin cebinde boş sokaklarda
koştun mu olmayacak hayallerine
bir futbolcu gibi depar atarcasına.
sesinin tınısına benzer
bir şey var gözlerinde
her akşam gelirler
bazen yatıya kalırlar
sebepsiz yarılanırlar
gene benim en olmaz
yerlerim yaralanırlar
akşam güneşine benzer
sendeki bu gözler
gelirler, gözlerimde
misafir olurlar
tunç rengine bürünür
işte o zaman göklerim
uyursun, yumulurlar
ve bitmez gecelerim
gitme sakın, hiçbir çilingir sofrası kaldırımaz
gidişinin ağırlığını.
dönüşünü bekleyecek kadar dolu şişem de yok
yanımda.
hiçbir yağmur ayıltamaz beni , serserilerin diline
düşerim gidersen. kahrolurum, aşk sarhoşuyum şu an ve hiç bir
karakol yok yakınımda.
Ustam!
Aklım firarda.
Gözbebeklerimde müebbet hüzün,
Dilimde ay kesiği bir yara,
Düşüm kırık dökük,
Umudumun boynu bükük,
Bir öksüzün omuzlarında sukut.
Yüreğim sana emanet sıkı tut.
Tut ki; kancık pusulara düşmesin.
Bir hain kurşunu gelip deşmesin.
Ustam,
Ne zaman o senin bildiğin zaman,
Ne sevda gördüğün masallardaki.
Eskiden,
Halı tezgahında dokunurdu aşklar,
Nakış nakış, körpe kız ellerinde.
Mendillere yazılırdı isimler,
Yüreklere kazılırdı gizlice.
Sevdalılar asil ve de yürekli
Sevdalar, kavgalar iki kişilik.
Oysa şimdi;
Çorak gönüllere ekiliyor sevdalar seher vakitlerinde.
Meşru sevdalardan,
Gayrı meşru acılar doğuyor kundaklara,
Günahkar gecelerden.
Beni herkes sevdaya asi sanır,
Oysa aşk, beni nerde görse tanır,
Hasret tanır,
Zulüm tanır,
Ölüm tanır,
Yüzüm yüzümden utanır.
Yorgunum ustam;
Ne katıksız somun isterim senden,
Ne bir tas su,
Ne taş yastıkta bir gece uykusu.
Var gücünle asıl sükunetime,
Çığlığım kopsun,
Uzat ellerini güneşe dokun,
Uyandır uykusundan,
Tut yüreğimden ustam tut,
Tut beni, sür güne...* https://www.youtube.com/watch?v=DiYFf25rpBA
Böylece bir kere daha boynunlayız sayılı yerlerinden
En uzun boynun bu senin dayanmaya ya da umudu kesmemeye
Laleli'den dünyaya doğru giden bir tramvaydayız
Birden nasıl oluyor sen yüreğimi elliyorsun
Ama nasıl oluyor sen yüreğimi eller ellemez
Sevişmek bir kere daha yürürlüğe giriyor
Bütün kara parçalarında
Afrika dahil
Aydınca düşünmeyi iyi biliyorsun eksik olma
Yatakta yatmayı bildiğin kadar
Sayın Tanrıya kalsa seninle yatmak günah daha neler
Boşunaymış gibi bunca uzaması saçlarının
Ben böyle canlı saç görmedim ömrümde
Her telinin içinde ayrı bir kalp çarpıyor
Bütün kara parçaları için
Afrika dahil
Senin bir havan var beni asıl saran o
Onunla daha bir değere biniyor soluk almak
Sabahları acıktığı için haklı
Gününü kazanıp kurtardı diye güzel
Bir çok çiçek adları gibi güzel
En tanınmış kırmızılarla açan
Bütün kara parçalarında
Afrika dahil
Birlikte mısralar düşürüyoruz ama iyi ama kötü
Boynun diyorum boynunu benim kadar kimse değerlendiremez
Bir mısra daha söylesek sanki her şey düzelecek
iki adım daha atmıyoruz bizi tutuyorlar
Böylece bizi bir kere daha tutup kurşuna diziyorlar
Zaten bizi her gün sabahtan akşama kadar kurşuna diziyorlar
Bütün kara parçalarında
Afrika dahil
Burda senin cesaretinden laf açmanın tam da sırası
Kalabalık caddelerde hürlüğün şarkısına katılırkenki
Padişah gibi cesaretti o alımlı değme kadında yok
Aklıma kadeh tutuşların geliyor
Çiçek Pasajı'nda akşam üstleri
Asıl yoksulluk ondan sonra başlıyor
Bütün kara parçalarında
Afrika hariç değil*
Kadınlara sevmek yasaktır.
Çoğu zaman yaşamak yasaktır.
Çoğu zaman çoğu şey yasaktır.
Öyle kolay değildir kadın olmak.
Göğsünün altındaki şeyden çok üstünde olan şey kıymetlidir.
iki bacağının arasıdır sanırlar seni kadın yapan.
Dedim ya; öyle kolay değildir
Gece gibi karanlık, ay gibi parlaktır kadını kadın yapan şey,
Sevgidir.
Şiir ve çaydır.
Biraz Marks, biraz Ahmed Ariftir.
Üstelik Mehmed Uzunun Kevokudur, Renasıdır.
Birde yüreğindir,
Gözlerinin içine saklanmış hiç yaşanmamış çocukluğundur.
Attığın kahkahadır.
Seni sen yapan sensindir.
O da öyle kolay değildir.
sen orada
ben burada
sağır oda
duyulmaz haykırışların feryadı
dudaklarında
dudaklarımda
kanadı yaralı kuş gibi
vurulmuş gibi hayat
ne elinde mutluluk
ne elimde bulut
öyle kaybolduk
şimdi misafir gibiyim hayatta
buyur desen ayağım hep geri
neyse ki
nihavent bir şarkı şimdi lodoslarda
saçlarım yorgun dalgalı
hani o son bakışında,
gitme kal
diyemeden
gitmeler gitti bile
aldırmadan.
Sarhoşum bu gece
Kalbim dinlemiyor yine
Kirilirsin incinirsin dedim
Yinede soz geciremedim.
Sevmek guzel dediler,
Huznume kederi de eklediler,
Artık güneşi sevicem
Tüm şefkatimi ona vercem
En azindan serin havada ısıtır
Sicakligini esirgemez benden.
Sevmek guzeldir, ancak sevilirken.
Kör ve dilsiz kesildim etrafa,
Yanımda olanlar uzaklaştı,bir anda,
Aslında uzaklaşan bendim galiba,
Sen gidince yeni doğmuş çocuk gibi,
Yabancılaştım etrafa,
Bildiğim şeyleri unutur oldum bir anda,
Ben bittim,bittim galiba...