depremle sarsılıyor benliğim
bu defa şiddeti sen.0
merkez üssü gidişin...
hazırlıksız yakaladın beni
daha artçılarınla çatlayan duvarlarımı
onaramamışken...
kaplayamamışken
sensizliğimde açılan delikleri...
şimdi bir enkazdan ibaretim,
kaldırılmayı bekleyen.
havayı kaplayan toz bulutunda
hayallerim saklı, bulanık.
rüzgara yenik düşmüş...
benden bir ben daha çıkar mı bilmem,
şimdi her yer bana bir hastane odası
soğuk ve ruhsuz...
işim mucizelere kaldı artık
yada ziyaretçi defterine ismi çok önceden yazılmış
son bir nefese...
keşke kalbimin toprağını başkasının hortumuyla sulayabilseydim ama olmuyor, başkasının suyu içimdeki ağaçların yapraklarını döküyor.. senden başkası bana hep sonbahar oluyor..
sen göremedin, farkına bile varamadın bunun, haberin bile olmadı..
laf uzuyor keder kilo alıyor, hadi git..
seni hapsettiğim kalbimden azat ettim, açtım kafesi uç diye..
gerçi kalbimin kafesinin telleri ellerimi kesti ama olsun, akan benim kanımdır..
artık ben;
sevdasını yele vermiş ve rüzgarın kaldırdığı toz bulutundan göz yaşı imal eden yaralı birisiyim..
herkes doğuştan diplomalı oyuncu sanki. büyüdükçe sınıf atlıyorsun. kabul görmek, sevilmek, yer edinmek... hepsini elde etmek için birçok role bürünüyorsun. muhatap olduğun tüm şahıslar da rol kesiyor çünkü. aslında herkes mucizevi bir anda bu kesişmeden vazgeçse de artık kendi kişiliklerimizi yaşasak. zira özledim keratayı...
"beyaz yalan, arkadaş hatrı, aman kalbi kırılmasın, o ne der, idare ediver canım" derken kendi hayat oyunumuzda başrolden silinmişiz. yönetmen koltuğunu kaptırmayalım bari diye düşünmeyin çünkü ona da "anne-baba, arkadaş, eş- sevgili, patron, ev sahibi, hatta devlet yöneticileri" kadrolanmış. çubuğun zaten iki ucu malum b. ka bulanmıştı, ortadan tutalım dedik. ama tüm ortalar ikinci bir emre kadar kaldırılmış. her zaman bir kutbu seçeceksin denildi, a yada b... a+b olmaz, olamaz denildi. bu noktada matematiksel zekanızı da devre dışı bırakın lütfen. zeka mı o da ne?! senin düşünmeye, kendini yormaya hele hele sorgulamaya ihtiyacın yok. zira hepsini senin için birileri yapıyor zaten...
-lütfen gel otur şöyle, ayaklarını da uzat.
+ama iç sesime engel olamıyorum, sürekli konuşuyor.
-onu da düşündük. al sigara iç, alkol al, para da verelim alış veriş yap. sen zaten bu amaçla seçildin bu sahneye.
+aman öldüğümde haber verin de bari gömüldüğümü bileyim...
Gitsem...tuna, kerem ve eda orada mıdır? Ali paşa Parkı'nda kuka, ya da bakkalın yanındaki sokakta yakan top oynayabileceğim birileri var mı hala? karlı günlerde mermeri kızak yapıp kaysam bayırdan? kandillerde ip tutsam atarinin orada...
zillerini çalıp kaçtığımız evlerde aynı insanlar mı oturur? çocukluğum 15 kilometre uzakta olabilseydi...bekleseydi hep beni çocukluğum... her zaman ziyaret edebileceğim eski bir dost gibi, ne zaman istesem gidip sığınabilseydim...
zehir zemberek ağızlarımızda sadece leblebi tozunun tadı kalsaydı...