sözlük yazarlarından denemeler

entry31 galeri1
    6.
  1. teomana boğazda rakı içme teklifi etmek.
    0 ...
  2. 5.
  3. sürtük bir hayatın kahpesisin.

    kahpeliğin, arayışına en büyük sebep. belki içi kırık bir testiyi arıyorsun belki masmavi bir toprağı, belki kırmızı bir denizin boğucu ateşini...aradıkların bulunamayacak kadar "yok" da olsa arıyorsun işte öylesine.

    dünyaya geliş amacın bu sürtüğün anlamını anlamak mı; yoksa aramak mı bilmiyorsun. arayışların sana zevk veriyor çünkü ararken bulamadıkların seni aramaktan alıkoyamayacak kadar "yoklar"...

    elini uzatan minicik bir çocuğun minikten bile minik gözlerine takılıyorsun bu mu yoksa aradığım diye. o gözlerin saflığı ve temizliği senin gibi iğrenç birine yakışamayacağından "hayır bu değil" diyor, uzaklaşıyorsun.

    aramak mı yok olmak yoksa yokluğu mu aramak bilemeden yürüyorsun kendi seçtiğin sürtük hayatında. ısrarcı bir pezevengin elinde günden güne yaşlanan sürtüğüne acıyarak bakıyorsun. acıyışın seni ondan vazgeçirmiyor. aramaya ve anlamlanmaya doğru aptal aptal yürüyorsun.
    0 ...
  4. 4.
  5. 3.
  6. zor. ama uyuyorsun, ernest hemingway'in yazdığı gibi kumsalda uzanmış aslanları görüyorsun, denizin kıyıya vurşunun sesleri kulağına çalınıyor, uyanmak istiyorsun, masmavi bir gökyüzü, tepede güneş, aslanlar birbirleri ile oynuyor, şakalaşıyor naif pençe darbeleri ile.
    -- spoiler --
    dün bir kız ile tanıştım. tanımadığım bir kız ile konuştum. güzeldi kız. beyaz badisinin altından göğüslerini görüyordum, kumral saçlarını açtı, yeşil gözleriyle bana baktı. tedirgin oldum.
    -- spoiler --
    sonra belki de, bir hikaye tahayyül eder uyuyan adam.

    -zorlamamak lazım dedi adam.

    "nasıl zorlamayacaksın ki, zorlamak lazım aksine. tutunmak lazım. yaşamalı sonlu hayatı."

    -kim dedi be adam kim! sana kim dedi bunları. rahat bırak kendini, sıkma. bilmez misin iğne acıtır dedi adam. çıktı bir kapıdan. kapının tokmağı tahta ve yuvarlak bir kahverengi, kapı gibi. ele avuca gelir cinsten.

    sokakta karşısına çıkan kaldırım taşı ifadesiz bir şekilde baktı yüzüne. epeydir bekliyordu anlaşılan onu. üzerinde rengi solmuş kahverengi bir ceket, çıktı sokağa öyle, öylesine işte. iki gündür adımını dışarı atmamıştı adam. evden çıkmamasının bir sebebi yoktu. ruhu sıkışmıştı. iki gündür kafasını kurcalayan düşünceler ve içinden gelen bir ses. ses zaman zaman karşısına dikiliyordu. kafayı yemek üzereyim diye mırıldandı adam.

    "neden kafayı yiyeceksin kendine gel. aklına mukkayet, kendine dürüst ol."

    yokmuş gibi davrandı yürümeye devam etti.

    "nereye gittiğini bilmiyor her zamanki hali. sever bu adam gitmeleri. doğrusu kaçmaları. arkadaşımdır diye demiyorum kötü insan özünde. size iyi diyecek değilim ya, anlıyorsunuzdur umarım beni de."

    of allahım off diye veryansın etti. başımın belası gel, peki gel.

    sonra sonra muhayyil uyandı. çinilere baktı derin bir nefes aldı ve şükretti. yaşadığına.
    1 ...
  7. 2.
  8. yeni bir şeye başlamak için, önce yarım kalanları bitirmek gerekir bu hayatta. öyledir ki yarım kalan hiçbir şey tam olarak bitmez çünkü. yaşanamayanların, yapılamayanların var olduğunu bilmek insanın zihnini kurcalar yıllarca. her zaman "acaba" ile yaşamak, sonucunu bile tahmin edemediğiniz şeylerin hayalini kurmak, sizi geçmişte yaşamaya mahkum kılar.

    unutmak en kolay çözümdür derler hep. neler unutulmaz ki, neyin yokluğuna alışılmaz ki bu dünyada. bugün var olanın yarın hayal olabileceğini idrak ettiğiniz yaşa geldiğinde, kaybettiklerinizin sizden birer parça alıp götürdüğünü öğrenecek olgunluğa erişirsiniz. ve sizden giden her parçanın yerinde onlardan kalan, onlara ait olan ve her zaman sizinle olmalarını sağlayacak bir dünya kalır elinizde. içinizde onlara ait olan bu parçalar oldukça unutmak, yeni insanlar tanımak ve yolunuza devam etmek pek de kolay olmaz. kendinizi gittiklerinde sizden alacakları parçaların yasını tutarken bulursunuz. öğrenilmiş olan, öğretilmiş olan yeniye karşı olan güveninizi azaltırken, tekrardan kalbinizi açabilmenin sandığınız kadar kolay olmayacağını anlamanızı sağlar. kendinizi geçmiş'e geri dönmüş olarak bulursunuz. önce ufak kıyaslamalarla başlar, sonra umarsız hayallerle devam eder geçmişte yaşamak. ve size zarar vermeye başlayana kadar da tüm sorunlardan kaçmak için bir sığınak olarak yaşamınızın bir parçası haline gelir.

    ne zaman ki bir gün geçmişinizle yüzleşirsiniz, söylenmeyenleri söyleme, duyulmayanları duyma fırsatı bulursunuz, işte o zaman sizin en çok güvendiğiniz, yıkılmayacağına inandığınız o sığınak başınıza yıkılır. ve o anda anlarsınız ki yaşadıklarınızla, yaşayamadıklarınızla geçmiş, geçmiştir. siz aynı yerde olsanız dahi zaman ilerler ve yeni başlangıçlar yapabilen insanlar vardır geçmişte yaşamayan...zamanı gelen herşey biter, yarım kalmış olsa da olmasada...
    1 ...
  9. 1.
  10. 100 metrede yeni bir dünya rekoru kırma çalışmaları.
    0 ...
© 2025 uludağ sözlük