hiçbir iyi, yoğun kötülük karşısında bozunmadan kendini kurtaramaz.
akıl bunu farkettiğinden kendini aklamanın bir yolunu arar ve mantığı öne sürer. mantık bahane ve doğruluk denkleminde uzun süre çözümleme yapar, sonuçta ya pes edip bahanelere sarılır ya da en büyük aydınlıkları en derin kuyuların dibinde bulur. binaenaleyh asosyallik bazen bir tercihtir. fakat insan doğası gereği sosyal bir varlık olduğundan hayali ilişkiler ve karakterler simüle etmeye başlar. ve bu da sonuçta ya şizofreniye yol açacak ya da çarpıcı farkındalıkları doğuracaktır; ya da her ikisi birden birbirini idare edecek oranda varlığını sürdürecektir.
canım baya sıkkın, hava soğuk ve kapalı, akşam üstü, üşüyorum, ölmek için daha güzel bir gün olamazdı; ama kendi kendime ölemem, kafama balkondan büyük bir saksı falan düşmeli.
sevmek, aşık olmak aslında herkesin bildiği yada bilmek/ hissetmek zorunda kalacağı bir şeydir. kimi insan evladı için zehirken, kimisi için dermanının ta kendisidir. Ve bir yerde de yürek işidir. işin boktan kısmı o ya zaten. Aslında her yürek başka insanlara verilen emanetten başka birşey değil. Sonuç olarak hep o yükün sorumluluğu altında ezildik, yorgun düştük.