Çok garip bir ruh halindeyim. Ne okula gitmek istiyorum, ne de evde durmak. insanlardan uzaklaştırmaya çabalıyorum, çabaladıkça kendimden uzaklaşıyorum.
Hedefler koyuyorum önüme, hiçbirini de gerçekleştiremiyorum. Bağırmak istiyorum, gücüm yettiğince bağırıyorum ama sesimi ben bile güç duyuyorum. Hissediyorum, içim can çekişiyor. Bense dışımdan hâlâ gülücükler saçıyorum.
Ne bir amaç istiyorum kendime, ne de amaçsız yapabiliyorum.
Özgüven desen darma dağın. Ne ne yapacağımı biliyorum, ne de bir şey yapmak istiyorum. Bok gibi yaşayıp gidiyorum. Ne zamana, hangi güne değin bilmiyorum.
Galiba başımı sert bir taşa çarpmadan akıllanmayacağım. Hoş, aklım başımda olduğu zaman elimde de hiçbir şey kalmamış olacak, biliyorum.
dinin kullanılması & dinin gerçekten yaşanması üzerine.
dinimiz islamın birileri tarafından kullanılmış olması,islamı gerçekten yaşıyor olanları zan altında bırakmaktadır.
sosyal medya yahut reel ortamlarda dini figürler paylaşımlar sergilenebilir (değil mi?!). peki bunu yapan illaki "din tüccarı, dini araç olarak kullanan, riyakar" mı olacak hep arkadaşım?
zalimdeki cesaretin bir miktarının bari biz müslümanlarda, genç müslümanlarda (ehli sünnet) olması gerektiğini yıllardır savunurum.
elalem tüm pisliğini gayrimeşruluğunu dini unsurlara en ukala ve pervasız şekilde saldırısını aşikâr olarak sergilerken biz müslümanlar ne çok sessiz kaldık!
yakmayacagiz, yikmayacağız, efendi efendi önce öğrenip uygulayıp sonra "edeplice' anlatacağız. saldırmayacağız! hz. peygamberimizin üslubuyla hareket edeceğiz.
son olarak, hayrın reklamını da gerektiği ölçüde yapacaz arkadaş, şart!