susmak, bazen sadece susmaktır. kelimelerin anlatamadığı pek çok şeyi anlatır bazen o sessiz kalmalardaki nefes alışlar ve verişler, ve dahi dalıp dalıp giden bakışlar.
Bazen nefesini tutup okyanusların dibinden çıkardığın inciler kadar güzeldir. Gelen kelimenin, kurulacak ilk cümlenin nerelerinde çiçekler açtıracağını hangi umut tohumlarını sulayacağını merak etmenin sevimli bir çocuk telaşını yaşarsın yüreğinde.
bazen yağmurun fırtınanın öncesinde gökyüzüne toplaşan dolu bulutlar kadar iç karartır bu susmaklar. Susuyorsan, heran yağabilirim ve rüzgarlar estirebilirim hayatlarda endişesini de taşırsın. Susuluyorsa karşında ha yağdı ha yağacağın tedirginliğini karşındakinin gözbebeklerinden kaçarak yaşarsın.
sonrası en sinir eylem. sustuktan sonra söylenilen ilk şey, umarım ''ee havalar da ne güzelmiş'' olmaz. ya da '' aa birinin kızı oldu'' en kötüsü de '' saat kaç'' olmaz umarım. ya da;
- .....
- neden sustun?
- keyfim yok..
- ( sessizlik, sessizlik, sessizlik)
- off sözlüğe girip anket dolduralım bari!!!!! vb gibi.
Susmak, içinde bulunduğumuz duruma göre yorumlanabilir. Eğer kişisel ilişkilerimizle alakalıysa, susmak, asalettendir. Kesinlikle asil, bir o kadar da karşı tarafı kışkırtıcı olarak anlatılabilir. Bazen de susmak dezavantaj olabilir. Hakkımızın yenildiği bir durumda, mesela müdürümüze veya şefimize karşı susmak, aptallık olabilir. Böyle durumlarda çirkef olmak her zaman iyidir ki tecrübeler bunu göstermiştir. Velhasıl, susmak ama ne durumda susulacağını bilmek oldukça önemlidir. Aksi taktirde susmanın adı aptallığa dönüşebilir ve bu da hiç lehimize olmaz.
söylenmesi gereken son sözleri söyledikten sonra, çok daha rahat uygulanan sessiz kalmadır. fazladan tek harfe bile gerek yoktur artık. susmak, içinizdeki sevginin de sustuğunu gösterir. kusmak istediğiniz nefret bile kalmamıştır içinizde. o da susmuştur. karşı taraf için en kötüsü de budur. sokakta, yanınızdan geçen herhangi biri gibidir artık. bir dükkana girerken, kolunuzun değdiği, ama hiç önemsemediğiniz sıradan bir insan gibi.
etine sakladığın sırdır. kendi kendine kanattığın kabuğunu bir kaldırıp bir sardığın.
"o oyuna başlamıştı. ben geç fark ettim. sonra ben de başladım susmaya. nereye kadar giderdi hiç düşünmedim. zaten düşündüğüm yerde her şey biterdi. korktum. başladım susmaya. hadi bir, iki, üç; tıp. kimde sıra. sıra bende, sustum.
aslında kolaydı susmam, yazıyordum onu ben konuşmuyordum ama yazıyordum. duymuyordun. ağlıyordum. duymuyordun. susuyordum ama duymuyordun. duymuyordun hem de hiç. bir duysan.
susmak hiç iyi gelmedi ama. ama sustum tıp oynuyorduk ve kazanmasam bile oyun oynamayı severdim ben. seni de severdim sen biliyordun. işte esas sorun buydu. seni seviyordum.
o sustu.
ben sustum.
o hiç söylemedi.
ben hiç bilmedim.
hiç dokunamadım ruhuma
o hep içimde bir yerde silmek istedim kaldı izi.
o sustu
ben sustum.
ben susadım.
o susamamış.
bir şarkı yolladım ona radyodan fal tutarak; şarkıyı içime sustum.
o söylemedi. ben duymadım. ben söylemedim. o duymadı. sustuk.
bizim hiç dokunulmamış anılarımız vardı. o yoktu anılarda ben vardım onu da yanıma, sol yanıma katmıştım.
bizim üstü açık düşlerimiz vardı.
eksik sevişmeleri bir bahar gününe sattığımızdan beri o sustu ben de sustum.
o sustu. ben sustum. sustuk.
işteş fiillerin en belalısında ikimiz bir olduk.
sustuk.
oyun bitecekti elbet. ben susmayacaktım. benim harflerim var ucunu sivriltip yüreğime batırdığım, benim haflerim var. benim bir senim yok. ve belki asla olmayacak. benim olmadın hiç bildim. ödünç bile vermedin kendini. bense hep senindim bunu bilmedin sen emindin.
bir, iki, üç tıp; oyun başladı. az kaldı oyun bitecek.
en geveze en kendini kendine saklayamayanların bile bir gün becerdiği eylem. hani yazıyorlar ya araba arkalarına babam sağ olsun, bizimki de o hesap öğretenler sağ olsun. *
bir hayat felsefesidir. ya kişi ona sahip olarak doğar ya da tecrübeler bu felsefeye sahip olmaya zorlar insanı.
belki de en doğru olan susmak.
çünkü kimse bilmez seni, içindekini, aklındakini.
her şeyin üzerine sırdan bir cila çekmek gibi,
ayna olursun herkes senden yansır.
artık bir sır oldum, kendime sustum.
bul bulabilirsen.
sözcükler mühürlü tılsımını paylaşmak istemeyen birinde.
sustum.
o masaldaki deniz kızı sonunda ben oldum.
uçurum eke eke susarken artık ne balıklar konuşur ne de martılar
sustum, sustum, sustum.
bunu sen istedin ben değil.
kendine saklanmaktır. kendine saklananı kimse bulamaz.
susuyorsun
aramıza okyanuslar giriyor ben boğuluyorum
sustuklarını biriktiriyorsan sıra bende
şimdi bir ğ oldum ben, duy duyabilirsen
ara bul bak dokun dokunabilirsen
büyük acılar sessizdir şimdi acımın en çoğundayım
sen yoksun hiç olmadın zaten
sardım sarmaladım kendimi kadere
sustum, susuyorum, susacağım;
ruhumla konuşacağım artık.
ben sessiz, senin sessizliğinle daha da sessiz.
birkaç yağmuru giyeceğim üstüme
birkaç rüzgara taratacağım saçlarımı
bir çınara açacağım tüm derdimi
ağaçlar sır vermez kimseye
sonra ilk bahar güneşinde bir papatya olacak kederim
seviyor sevmiyor yapmayacağım kalacak öyle toprakta
çünkü ben cevaplarımı aldım
ne kadar susarsam susayayım
sadece susacağım sana!
bilmeyeceksin sadece gitti diyeceksin ama nereye..