mevlana'yı anlayamayan fakirlerin tek derdi. fakir olabilmek de mesele tabi..**
"mâdem ki insansın; mâdem ki duyuyor, düşünüyor ve seziyorsun...
büyük hakikati bulmak için gönlünü ve idrakini yoracaksın!
duyduklarını ve bulduklarını söyleyeceksin.
sen söyleyemezsen, ruhunun vâsıl olduğu sırları sazlara ve semâlara söyleteceksin!
bütün bunlarla dahî söylenemeyecek ölçüde büyük sırlara erdiğin zaman ise... işte o zaman susacaksın!"
kendini kelimelerden azade kılma halidir. Artık bir şey demeye gerek yoktur. Çünkü söylenebilecek her şey olunmuş, dile getirilebilecek her şeyin yerine geçilmiştir.
Sevdiginiz kişi onlarca cümlenize ragmen karşınızda susuyorsa bilin ki artık bitmiştir. En kötüsü bu işte. Oysa siz ona tüm ömrünüzü vermeye hazırsınızdır.
Bir hâl değil huy olan "şey"dir. Susmak bir anlamda uzuvdur; el gibi, kulak gibi, göz gibi... El işlevini yitirebilir, göz görmeyebilir, kulak duymayabilir; ama susmak yitirilecek bir şey değildir, o zaten yitirilmiş olanın kalıntısıdır.
Düşündüm; içine atmak diye bir şey varken konuşmaya ne gerek vardı.
Sessizlik hem nasıl da ağzıma yakışırdı.
Ben sustum, o sormadı, konuşacak hiçbir şey kalmadı.
türklerin çok iyi yaptığı şey. nasıl olduysa taksimde patlak verdi. şaşırdım vallahi. ben yine 2 torba kömür alıp susarlar diye düşünüyordum. yaz olduğundan herhalde anlamsız geldi kömür. akp de akıl edemediyse demek.