Içimize ne çok şey attık,
Sevdik sustuk
özledik sustuk
Yandık sustuk
Içimizi allah'a emanet edip yine sustuk...
...ve sadece rabbim bilir...
huzurumuz da bundandir.
bazen kelimelerle ifade edilenden fazlasını içerir. anlamayana harcanan kelimeler israftır. bu durumda susmak, "seni hiçe sayıyorum, adam yerine koyuyorum artık. biliyorum ki beni anlayacak kapasitede değilsin" demenin en güzel şeklidir.
her zaman erdem degidir. bazen tamamen mecburiyetten muhurlersin dudaklarini. onunde yalnizca kagitlar vardir. her sey orada yazar. cunku artik susmaya dayanamamissindir. bu yuzden mecburen bir yerlere karalarsin icindekileri. bu seni biraz da olsa rahatlatir. yine de hala susuyorsundur. bu sadece gecici bir cozumdur. suskunlugun devam ettikce bir noktadan sonra dusuncelerin tum kainati asar. artik kagitlara bile dokmek imkansiz hale gelir sözcükleri. tipki su anda oldugu gibi.
kırmak istemediğim zaman susarım, içime atarım soyleyeceklerimi kimseyede bahsetmem
gerekirse kan kusarım, kızılcık şerbeti ictim derim yine de konuşmam.
içten içe söyleyecek çok şeyi olmaktır aslında. Ama kişi bilir ki anlaşılamayacak o zaman susmayı tercih eder. Hiçbir şey yokmuş gibi derin bir sessizliğe gömülür. içten içe haykırışların delilidir bu. Susmak, Anlaşılamamak yıkımıyla başlar.
Karşımdakine günlerce dil döksem de anlamayacağını ya da fikrinin değişmeyeceğini farkettiğimde yapıyorum genelde. Susmak ve bilmiyorum diyebilmek bence insan ilişkilerinde çok iyi bir adım.