Bazen acıtır çok acıtır kelimelerin öyle dökülememesi dudaklardan. Kalbinin sanki yanlış attığını hissedersin. Doğru düzgün nefes alamıyor gibi hissedersin. Boğulduğunu hissedersin. Ama nafile acıtır kanatır mahveder seni içinde kopan kasırgalar yetmez sen yine susarsin.
yerinde ve zamanında olursa en güzelidir. bir insanın gidişi ardından susarsın mesala,
bir insanın acısına susarsın,
acıya susarsın bazen,
bazen neden sustuğunu sen bile bilmezsin ama susarsın,
susmak istemesende susmak zorunda olduğun zamanlarda vardır,
sonra sevdiklerine susmaya başlarsın,
en kötüsüde kendine susmaktır.
susup susup süs çiçeği olursun başkalarının hayatında..
-kaktüs değilim efendiler (içimden)
Susmak bir şeye yaramıyor sana çok önemli bir şey söyleyeceğim o kadar önemli ki anlatamam benim yazarken canım çok yandı umarım senin okurken canın yanmaz ama yazmaya mecburum o kadar hızlı okuma heyecanlanma ben seni çok seviyorum evet ama nasıl seviyorum biliyor musun yanar gibi seviyorum seni özlediğim zaman kalbimde bir ateş yanıyor sanki hoşuna gitti de mi:) evet şimdi asıl konumuza gelelim şimdi kanal d de ana haberden önce bir on dakika önce televizyonu aç orda bir program var onu izleyince seni ne kadar çok sevdiğimi anlayacaksın ama haberleri izleme tamam mi seni kötü etkilesin istemiyorum zaten herşeye hemen inanıyorsun.
( Söylenemiyor çok şey susmadan. )
diyor şiirinde "asaf "
Ve susmak, olgunca kabullenmektir habersiz geleni,
bazen acı çekmektir, haklılığını bile bile boyun bükmektir ve dinlemektir alabildiğine hırçın düşünceleri.
Mevlana yı hatırlayalım.
"Anladım ki susmak bir cüsse işi,
derin denizlerin işi,
Sığ suları en hafif ruzgarlar bile coşturabiliyor,
derin denizleri ise ancak derin sevdalar.
Anladım ki derin ve esrarengiz olan her şey,
Susuyor.
Ve susan her şey,
derin ve heybetli"
susmak, yutkunma sesinin orkestra şefi olduğu bir sessizlik korosudur, kirpiklerin kadar yakın olan bir insana, göz kırpma sesiyle de cevap verebilirsin. ama susmak erdemdir derler, çoğu zaman kırıldığını gösteren bir eylemdir.