karakterlerinin son derece güzel bir kafada ortaya çıktığını düşündüğüm "çocuk" programı. misal edi büdü bunların geyikleri, kurabiye canavarının neden kurabiyeyi canavar gibi yediği, kırpıkın neden yeşil olduğu ve bir küfe içerisinde arasıra çıkıp arasıra çıkmadığı, minik kuşun neden minik olmadığı gibi şeyler önemli ayrıntılardır.
trt tuncay güney'i teaaaaaa kanada'lardan canlı yayına çıkarıp insanların kafalarını karıştıracağına, arşivlerin tozlu yerlerinde kalmış susam sokağı'nı tekrar yayınlasın, insanların kafası rahatlasın...
edi büdü : birbirini seven ama bazı hareketlere uyuz olan iki ev arkadaşı.
minikkuş : sosyal ama gerizekalı bir kuş.
kırpık : manavcı kılıklı bir sepet yaratıgı.
kurabiye canavarı: görgüsüz ve açgözlü tüylü bir şey.
amcama kırpık diye isim takmama sepep olan, minik kuş, kırpık ,edi, büdü, kont dracula, kurabiye canavarı, acar gazeteci dere kurbağası kermit, zehra teyze, tahsin amca ve daha nicelerini içinde barındıran 4 yaşına okumaya başlamama sebep olan eğitci, tatlı program.
unutmak meselesini enteresan bir şekilde işleyerek aradan geçen onca zamana rağmen aklımda kalmayı becermiş çocuk programı. başladığı zaman annemin özellikle çağırdığını iyi bilirim. gelin çocuklar gelin susam sokağı başladı. o sevinç tarifsizdi be.
kimdi kim olduğunu hatırlayamadım kahramanlarımızdan biri evinin anahtarını unutuyor. sonra basıyor çığlığı. derken usul erkan bilen diğeri ona akıl veriyor: bak dostum böyle ağlamakla iş çözülmez. şimdi git sakin bir kafayla şu iskemleye otur. sonra bügün yaptığın bütün şeyleri sırasıyla düşünmeye başla. aklına gelen her ayrıntıyı değerlendir.
sonra bir şekilde buluyordu kayıp anahtarını.
hasılı çok faydalı bir programdı. emeği geçenlere minnettarız.
bir nesli büyüten program. çocukluk hatıralarının en güzellerinden.
o nesil ki, edi ile büdü arasından mutlaka birisini daha çok seven, kırpık'ın içinde yaşadığı küfenin içini her daim merak eden, kurabiye canavarının bütün kurabiyeleri ağzına tıkmasını evinde en az bir kez denemiş olan nesildir.
keske hic bitmeseydin dedirten, cocuklugun ne kadar guzel oldugunu tekrar tekrar hatirlatan cocuk seysi.. annem hala "hatirlamiyo musun izledigin yillari?" diye sorar mesela. tirtillar asla kahverengi bot giymez!
Ya o değilde bu başlarken ki müziği her çalışında ben acayip hüzünleniyordum o yaşımda.Halbuki neşeli bi şarkı gibi sanki ama... hayat bazan garip işte.