Gün güneşli insanlar neşeli sen de gel oyna susam sokağında dostluk ve sevgi sarıyor herkesi gel katıl bize elelele diye bir şarkı ile başlayan, seksenli yıllarda çocuk olmanın tadına doyulmayan mutluluğunu yaşatan müthiş eğitici bir çocuk programı. minik kuş,kermit,kırpık,kurabiye canavarı,edi ile büdü,tahsin ustamız... ahh ulan ahh;artık ne gün güneşli ne insanlar neşeli ,ne de el ele saracak bi sevgimiz ve dostumuz var o kadar...Biz büyüdük ve Kirlendi dünya...
gün güneşlik insanlar neşeli sende gel oyna susam sokağında dostluk ve sevgi sarıyor herkezi gel katıl bize elellele diye bir şarkı ile başlayan çocukluğumuzun vazgeçilmez yapımıdır.
haşmet babaoğlu'nun söylediğine göre, trt bu programı tekrar yayınlayacakmış. iş yerinde tv olsa izleyecem ama dur bakalım akşamları belki tekrarı olur.
yeni neslin anlamdığı piyestir. küçücük yeğenim trt 3'te eski böülümlerini izlerken kırpık'ı görünce 'sokim böyle adama böyle adam mı olur' dedi. yüreğimi kanattı küçücük boyuyla. ezel izleyip kırpıktan adamlık bekleyen bir nesile emanetiz.
şimdiki kıytırık çocuk programlarına bakıyorum da. ne kadar şanslı bir jenerasyonmuşuz diyorum. trt'nin tekrarlarını koymamasının nedeni çocukları mongol yerine koyan bazı bölümleri imiş. defalarca ''altı,altı,altı'' demesi imiş. varsın desin. çocuk böyle öğrenecek, dikkati böyle celbedilecek. ben bu programdan ayakkabı bağlamayı, sayı saymayı hatta minibüs durdurmayı öğrendim. şimdiki 30 tane laçka çocuk kanalı var. yayınları program mezarlığı adeta. o aptal animasyonlardan ne öğrenecekler peki? olsa da gene izlesek seni susam sokağı. kuklalar orkestrası, sayıların kontu, gündüz güleryüz, açıkgöz, kurabağacık ,kırpık, tahsin amca, hakan abi.. çıkın trt nin karanlık tozlu arşivlerinden. senin her bölümünü izlemeyen 80 sonu kuşağı pek az çıkacaktır, inan olsun.
çocuklar için yapılmış gelmiş geçmiş en güzel programdır susam sokağı. keşke şimdiki nesilde abuk sabuk yeni çizgi filmleri izleyeceğine bizim gibi susam sokağını izleyebilseydi.
turk cocugunun zihin sagligi konusunda olumlu birseyler yapabilmis son yapimdir.. 80de degersiz kalmis toplumun cocuklarina deger olmaya calismis, ancak kuresellige karsi koyamayip pokemon vs. cinsi ecis bucuslere yenik dusurtulmus yapim..
80 li nesillerin ortak programıdır. bir neslin ortak anısı olmuştur.
mesela, o tarihlerde çocuk olan herkes şu anda nerde, nasıl ve niçin yaşarsa yaşasın, bu program hakkında beraberce sohbet edebilirler.
nadir, ortak bir paydadır.
öğleden önce yayınlanan bölümü, akşam okuldan döndükten sonrada izlememizden dolayı hafızalarımızda yer etmiş, zamanının harikası, çocuk programıdır.
kermit'in paça çorbasını hep denemek istemişimdir, piggy'nin süslü ve tüylü şapkalarına hayran kalmışımdır, büdü'nün edi'nin büyüğü olduğunu düşünüp "ne iyi abi" demişimdir, tahsin amca ve manav zehra bölümleri'nin derhal geçip gitmesini istemişimdir,topun deliğe gireceğini bildiğim halde topu sonuna kadar takip etmişimdir,kont drakuladan tırsmış, minik kuşun tüyleri stüdyoya döküldüğünü görünce hüzünlenmiş, kurabiye canavarının ağzına teptiği on kurabiyeden sonra konuşmaya başladığında boğazında kalan kurabiyeleri görünce boğulacak gibi olmuşumdur..şimdi de o sokakta oturan sarışın genç ablanın adını hatırlayamadığımdan sinir oluyorum.
ayrıca..tırtıllar asla kahverengi bot giymez'i ben nasıl hatırlamam dediğim başlıktır.
perspektifsel olarak uzaktan yakına verilen bir hollanda ineğini ekrana son dakika haberi gibi verip, ''bu bir ineek!'' selendirmesiyle hafızama kazınmış bir zamanların çocuk proğramı.
ablamın 4 yaşında okuma yazma öğrenmesini sağlarken benim sadece marangoz amca ve renklerle ilgimi çeken ve ablamın büdüyle benzerliklerini keşfettiğim eğitici program.
Edi gecenin bir vakti elinde kurabiye tabağıyla yatağına oturur ve ağzını şapırdata şapırdata kurabiyeleri yemeye başlar. Büdü Edi'nin sesinden rahatsız olarak uyanır ve ona ne yaptığını sorar.
(Olaylar gelişir...)
Büdü: O kurabiyelerle yatakta ne yapıyorsun Edi?
Edi: Karnım acıktı, ben de birşeyler yemek istedim.
Büdü: Edi, yatağındayken kurabiye yememelisin.
Edi: Neden?
Büdü: Yersen çarşafına kırıntı dökülür ve kırıntılar pijamandan içeri girer.
Edi: Sahi mi?
Büdü: Kırıntılar pijamandan içeri girerse de kaşıntı olursun.
Edi: Kaşıntı olmak istemiyorum...
Büdü: Kaşıntı olursan uyuyamazsın, bu yüzden yatağında kurabiye yememelisin.
Edi Büdü'nün söylediklerini sırasıyla tekrarlar. Onu haklı bulur ve teşekkür edip Büdü'nün yanına doğru ilerlerken ekler: "Bir daha asla yatağımda kurabiye yemeyeceğim." Büdü iyi, (aman) ne güzel ve iyi geceler dedikten sonra Edi Büdü'nün yatağına oturur.