Gözü ve gönlü asırlardır doymak bilmez aç Batı toplumlarının, Suriye'de çevirdikleri filmler sonucunda çıkan iç savaş sebebiyle vatanlarını bırakmak zorunda kalan; Ülkemizin komşu Yunanistan'a yakın sahillerinden Batı ülkelerine göç etmenin derdine düşen insanlar.
2 yıldır Ayvalık Cunda, Badavut, Sarımsaklı sahillerinden komşu Yunanistan'a geçişlerini izlemekteyiz.
Ve efendim 2 yıldır da sahile vuran bedenlerini...
Bazılarını Sahil Güvenlik denizde topluyor. Bazıları sahile vuruyor.
Civar köy, kentlerden gelen bir takım hırsız tipler akbabalar gibi sahillerde bekliyorlar onları soymak altınlarını, paralarını almak için. Cesetler karaya vurur - vurmaz soygun başlıyor.
Dün Badavut sahiline gittim. Geniş ve uzun bir sahil. 5 - 6 tane karaya vuran lastik bot. Cankurtaran yelekleri. Bol miktarda küçüklü - büyüklü pabuçlar, terlikler, giysiler, ilaçlar, biberonlar, 1 battaniye, bol miktarda su şişeleri. Bazı su şişelerini açmaya bile zaman bulamamışlar.
Burada, bu insanların gönlünde, aklında ve yaşantılarında dönen trajediyi kim anlatabilir?
bazı arkadaşlar tarafından "vatanları için savaşmadılar korkak bunlar" şeklinde eştirilen insanlar. bir kere insanın hayatından vazgeçmesi kolay değildir kendi hayatınıda geçtim eşinin, çocuklarının hayatını riske atması hiç kolay değildir ayrıca suriye' de kimin kime karşı savaştığı belli değil. abd, rusya, ışid, kürtler, diğer gruplar, adını duymadığımız istihbarat teşkilatları ve daha neler neler ! suriyeliler kime karşı koruyacak toprağını daha o belli değil.
sokağımızda maalesef boldur.lan hadi onu geçtim 20-35 yaş arası bir sürü sağlam erkek suriyeli ülkesini koruyacağına buralara kaçmış ortalıkta kafalarında 10 kilo jöle,ensede jöleli saç,dar paça renkli pantolon,renkli dar gömlek
ve tuhaf model bıyıklarla dolanıyorlar.gördüğüm yerde top diyorum bu tiplere.lan işin tuhaf yanı bunların çoluk cocuk,genç yaşlı hepsi böyle. ulan her sabah okula giderken sinirlerim bozuluyor bunlara bakınca.
suriyelilerden nefret etmiyorum.lakin bazıları gerçekten nefret edilesi...
avrupa'nın üstümüze attığı insanlar. suriye'li göçmenleri sevmiyorum, 3 milyon suriyelinin vatandaşım olmasını kabullenemiyorum ve kendilerini görünce tüylerim diken diken oluyor, evet. bu ülke insanına demagoji yapmadan önce inkılap tarihi kitabının herhangi bir sayfasını açıp okumak da yeterli olacaktır bu arada. ne savaşlar görmüş bir halk olarak hiçbir zaman topraklarını terk edip giden taraf olmadık biz. zor kazanılmış bu topraklarda birkaç "milyon" korkak arabın bu kadar kolay dükkan açmasını da istemiyoruz, işte bu.
Hamile bir kadına bile ağız suyu akıtarak bakabilen eğitimsiz insancıklardır benim gözümde. Çocuk yapıp dilencilikte kullanmada üstün yetenekleri var. Ha siz çok mu seviyorsunuz suriyelileri, çok mu acıyorsunuz onlara. Gelin kurtuluş son durağa, yufka yürekliliğinizi ondan sonra yaparsınız.
Dışlanmalarına ve gruplaşmalarına, aynı yere yığılmalarına izin verilmemeli.
Dil öğrenimleri ve iş hayatına atılmaları kolaylaştırılmalı. Ve psikolojik anlamda türkleştirilmeliler.
Yani halkınla eşit tut (ama bi zahmet üstün tutup suyunu çıkarma).
Kendilerini "bizden gibi" hissetmeliler.
Bu şekilde mülteciliğe bağlı bütün sorunları engellemiş oluruz.
Tabi biz onları türkleştirmek yerine kendimiz araplaşıyoruz ama hayırlısı.
Valla ülkelerinde kalanların hali perişan. Acayip vahşetler dönüyor. Hem muhaliflerden hemde esad askerlerinden zulüm gòrüyor insanlar. Yiyecek ekmek bulamıyorlar. Kadına tecavüz edip bacağından vurup yola atıp pusuya yatıyorlar ki muhaliflerden gelenler olursa vuralım diye. Böyle böyle olaylar.
vergi vermiyorsun, üstüne bedavadan çalışmasan bile 1100 tl alıyorsun. sığındığın ülkede zor bir durumda olsan devlet sana bakmasa bile o sıkıntı içerisinde 10 tane çocuk yapıyorsun.