hastalıklı akp hükümetinin, hastalıklı yandaşları hükümetin suriye politikasını desteklediğine göre, ülkemizin bu işlerden ne çıkarı olduğunu da biliyor olmalılar. bildiklerini sandıklarını bir saysalar da biz de öğrensek!..
bugüne kadar karaladıkları zırvalardan anladığım tek şey "esad halkına zulmediyordu. yardıma gitmek lazım geldi"dir.
say ki zulmediyor olsun, eğer yardıma gitmekten bir çıkarın yoksa, hatta çıkarların büyük darbe alacaksa ve hatta yardıma gittiklerinin iyice kötü hale düşmesine sebep olacaksan neden yardım ediyorsun?
tek sebep "zulme karşı çıkmak" ise bahreyn hükümeti inci meydanı'nda toplanan şii göstericilere zulmetmedi mi? ülkemizde ağırladığın darbeci general ve de savaş suçlusu ömer el beşir güney sudan halkına zulmetmedi mi? zalimlere karşıysan, oraların zalimleriyle ne işin vardı?
halk olarak bizlere 4 milyon civarı ( sayı daha da artacak ) sıkıntı, iktidara ise bir kaç sene içerisinde 1.5 - 2 milyon civarı oydur. bu gelenlerin en az yarısının savaş sona erse bile suriyeye dönmeyecekleri neredeyse garanti. burada her türlü imkanları var ve bizim ülkemizdeki laik sistemi beğenmeyenlerin aksine onlar için buradaki özgür yaşama olanakları bulunmaz fırsat. hayat bu kadar enteresan olabiliyor işte burada yaşayan adam oradan kaçanların sisteminde yaşamak istiyor ama oradan kaçanlar için bu ülkenin sistemi cennet gibi. keşke imkan olsa yer değiştirseler tamamen hazır oradakiler komple buraya geliyorken buradaki arap sistemlerine özenti duyanlar da oraya gitse..
değerli yazarımız bekir coşkun'u da merak içinde bırakan şeylerdir.
--spoiler--
Peki, Suriye’nin içini oyarken düşünmedin mi; komşunun bölünmesi, oraya bir Kürt devletinin kurulması demek…
Suriye yönetimi çöktüğünde, Kürt bölgesine ne kurulacaktı?
yandaşların bir türlü sayıp dökemedikleri şeylerdir.
işte boş laflarını aynen sürdürüyorlar. efendim türkiye'nin eti neymiş, budu neymiş de suriye'de iç savaşa sebep olsunmuş!.. yahu iddiamız suriye'deki iç savaşı türkiye'nin başlattığı değil ki!.. söz konusu iç savaşın bir abd - israil projesi olduğundan zerre kuşkumuz yok. diyoruz ki: sucukçu muhasebecisi abd-israil planlarına alet olmasaydı, yani sınırlarımızdan isyancı gruplara silah ve mühimmat sevkine izin vermeseydi, söz konusu grupları türkiye'de organize etmeseydi, iç savaş daha başladığı günlerde biterdi. sebep? zira savaşın başladığı günlerde abd-israil ikilisinin isyancı gruplara silah sevketmek için türkiye sınırı dışında bir imkanları yoktu. neden olmadığını şurada (bkz: yola def i hacet edip birlikte temizleyelim demek) izah ettim.
kimse saptırma yapmasın, bunu söylemek "bize sığınanlara kapımızı açmayalım" demek değildir. hatırlarsanız savaşın başında türkiye'ye sığınanların sayısı 50 - 60 bin kadardı. davutoğlu "100.000'i aşarsa sorun olur" diyordu. yani iç savaş bir anda büyümedi, insanlar buraya bir anda akın etmedi.
"zalim'in yanında taraf olmak!" bir yandaş saptırması daha!.. cevabını ilk entrymde vermiştim. esad halkına zulmediyorsa ki ediyor (sanki isyancılar etmiyor!), protesto edersin, ilişkileri soğutursun, ambargo uygularsın, ara yol bulmaya çalışırsın.. zalimin yanında taraf olmamak için illa isyancılara silah desteği mi vermek lazım?
görüleceği üzere yandaşların oy verdikleri akp hükümetinin bu işlere ülkemizin hangi yüksek çıkarları uğruna karıştığı konusunda hiç fikirleri yok!.. sonra da kendilerine "koyun" dediğimiz zaman kızıyorlar! sebep?
not: tüm bu yazdıklarım savaşın ilk günleriyle alakalıdır. maalesef bugün şartlar değişmiştir. artık kenara çekilmek, abd-israil planlarına hizmet etmektir, zira suriye'nin kuzeyinde bir kürt devleti kurmak üzereler.
Ilerde iç savaş çıkaracak bir potansiyele sahip mülteci yığını, dış siyasette ikide bir oluşan istikrarsızlık ve bir türlü güvenebileceğimiz bir dış gücün olmayışıdır. Bu durum karşısında en etkili çözüm iç siyasette istikrar ve gerçek anlamda bir milli birlik ruhunun varlığıdır.
yandaşlar sayesinde sucukçu muhasebecisi'nin dünkü çocuk olduğunu öğrenmemize vesile olan mevzudur.
tabi ya!.. bizler gibi eskiler zamanında suriye'nin pkk'ya verdiği desteği hatırlarız ama daha yakın geçmişte esad'ı bağrına basan sucukçu muhasebecisi hatırlamaz, çünkü dünkü çocuktur! öyle değil mi?
devletler arasındaki ilişkiler, kin, nefret veya dostluk düzleminde değil, çıkarlar düzleminde yürütülür. mevzuyu saptırmak yerine diyeceğiniz varsa deyin de görelim.