Kolay yollarından biri günümüz de pc için emule edilmiştir, aynı formattadır. USB girişli bir kumanda ile aynı zevki alırsınız. Save ve Load şansınızda vardır. *
Mükemmel bir atari oyunu. Yalnız bitirirken çok dikkat edilmesi gerekir. Zaten o dönem yaşça küçüğüz, aman diyeyim dikkatli oynayın. Bir ton macera atlatıp en sonun da esas prensese ulaşırken, son ejderhaya dikkat edin. Sakın ola ki küçük halde bitirmeyin.Adı hem süper olup da, o kadar macera atlatmış bir yaratık olarak prensesin yanında göt gibi kalıyorsunuz. Utanmasa prenses saçımızı okşayacak, kompleks nedenidir. Dikkat edin.
simdi soyle dusundugumde haybeye havaya zipladiginizda kutu cikiyordu mantarlisindan. lan biz o gorunmeyen kutunun orda oldugunu nasil biliyorduk.hadi ben arkadastan ogrendim dunyanin obur ucundaki cocuk nasil ogrendi. o da arkadasindan. nasil bi iletisim agi icindeydik biz amua goyim.
bölüm bitiminde bayrak çıkar, bayrağın en tepesine yapışılabilinirse 5000 puan alınır.bunun için piramitimsi duvarın üstüne çıktıktan sonra, her bir metrekayi santim santim kullanmak gerekir.aksi taktirde alınması mümkün değildir.
5000 puan için çok ince hesaplar yapılırdı, adım adım en geriye en uç tarafa gelinirdi, tırnak üstünde bırakılırdı mario koşulacak zemini maksimuma çıkarmak için.tüm bunlar doğru yapılırsa atlanıp 5000 puan kucaklanır ve bayrağa yapışan mario "vıjjyyyyyttt" sesi eşliğinde inip boru veya şatoya girerdi.ve defalarca oynayıştan sonra uzmanlaşan parmaklar 5000 puanı kolaylıkla alır hale gelirdi.
bu şekilde devam ederken bir gün rutin zıplayışlardan birini yapıp 5000 ni kucaklamayı beklerken, birden mario bayrağı aşıp arkasına düşüverir.ilk seferde "yoha lan" eşliğinde şaşılıp garip bir heyecan kaplar içini insanın.yavaş yavaş gidilir, gidilir, şato geçilir(hatta bi kapısı yoklanır acaba girebilirmiyim diye)ve yürümeye devam edilir, yürünür, yürünür, ve en sonunda sıkılınıp koşulmaya başlar, koşulur, metrelerce koşulur lakin hiç bir yere varılamaz, sonra vazgeçilir geri dönülmeye kalkılır, uzun zaman koşulur ama ne bayrak ne de şato görülür, anlaşılır ki geride dönülemez artık, öyle bir yerdir ki, mario sonsuz bir boyuta geçmiştir sanki.arkada ki çimlerden, ağaçlardan anlaşılır belli bir süre sonra aynı yerde dolanıldığı.artık çaresiz kalmıştır mario.ne yapsa boştur, ne mantarın, ne de çiçeğin hiçbir faydası yoktur kendisine.boynu bükük reset tuşuna gider parmak.
artık haberdar olunmuştur bayrağın ötesinde ki dünyadan.ve hiçbirşey olmadığını bile bile tekrar öyle bir atlayış yapılmaya çalışılır.ve birkaç denemeden sonra gerçekleşir bu, bayrağın arkasına tekrar düşülür.artık tecrübenin getirdiği dikkat kullanılır.hiçbir şey olmadığı bilinsede önüne geçilemez bir duygudur oraya gitme isteği.seçim yapmak lazımdır, ya bayrak, ya hiçbirşey.yavaş yavaş yürünür yine, ama bayrak ve şato gözden kaybedilmez, bilinir ki görüş alanından çıktımı onlar geri dönüş yoktur.bir türlü önüne geçilemez oraya gitme isteğinin. artık sona gelinir bir adım daha atılırsa geri dönüş yoktur.kontrol edilemeyen dürtü o adımı attırır ve yine mario sıkılana kadar eşek gibi koşturulur.ve bir süre sonra resetlenir.
ve süper mario öğretir ki sıradışılık cezbecidir,hiçbirşey olsa bile.
çocukluğumun kahramanı, kırmızı donu ve bıyıklarıyla 'acaba bu oyunu türkler mi yaptı?' diye düşünmeme neden olan prensimdir kendisi. hoş bölüm bölüm oynadıktan sonra suratı k.çıma benzeyen bir prensesi bulup beni unutmuşluğu da vardır ama olsundur. aile boyu bağımlılık yaratmıştır kendisi. bir aralar annemin dahi başından kalkmadığını hatırlarım sevgili okur! netice itibariyle bilgisar yokken, atari dünyasının kralıdır mario. bunun bir de illet olduğum kardeşi luigi vardır, tamamen lüzumsuz bir karakterdir. hatırladığım kadarıyla su tesisatçısıdır bu iki kardeş. su tesisatçısından kahraman üretmeyi akıl eden zihniyeti tebrik etmeyi de bir borç bilirim. tebrikler! *
hala müziği kulaklarımda çınlayan, her versiyonunu oynadığım oyun. 8-4. bölümde prensesi kurtardığın an oyun sona erer. oyun boyunca çeşitli kısa yollar keşfedilir, borulara girer, sarmaşığa tırmanır, mantarla beslenir, çiçek alınca ateş eder, canavara çarpınca boyu kısalır. marionun birde popüler olmayan kardeşi luigi vardır. oyunu 2 kişilik açınca luigi de devreye girer.
biraderi luigi ile birlikte sürekli aynı ortamlarda mücadele eden, bir prenses için gerekirse kafasını duvarlara vurabileceğini gösteren, potansiyel kılıbık insandır. en sevdiğim oyun kahramanıdır kendileri.