8 bölüm, her bölümü de 4 alt bölüm içeren bir oyundu. ben en çok 2. alt bölümleri severdim çünkü çok garip olurdu, bazen yeşillik bir yer, bazen su altı falan. 4. alt bölümler ise iç karartıcı olurdu genelde. bir de hatırladığım 8 in 4 ündeki sırtından çıkarıp çıkarıp dikenli tel parçası gibi bir şey fırtalan şerefsiz kaplumbağa. en sonunda öldürmüştüm ama o ibneyi. prensesi kurtarmıştım.
ateri döneminde prensesi kurtaracağım diye yırtındığım,sonunda mantardan bir prensesin geldiği ve "bu gerçek prenses değil"yazısının ekrana gelmesiyle kaseti çıkarttığım gibi balkondan aşağı attığım oyundur.
hey gidi günler... *
"tut şunun ucunu döşiyelim abiii!" repliğini ha söyledi ha söyleyecek diye beklediğimiz ama çekiç gibi eliyle kutucukları kırıp, yıldızı yiyince büyük adam olan, altınları toplayıp, bölüm atlayan ordan oraya, burdan buraya, şurdan öteye, öteden beriye zıplayan, koşan, eden oyunların üstadı Mario. eski eski zamanlarda şimdiler pek bilmez, anneler güne gittiklerinde çocuk çombalak da tv ye bağlanan segalar ya da aterilerle oyun kasetleri değiş tokuş ederler, mario bitirmece yarışları yaparlardı. mario oynamaktan o joystik kolları yıpranır, aşınırdı ama yine de çocuklar tarafından göz gibi bakılırdı.
nerde eski mario ? nerde merakla mario oynanan eski ateriler, segalar ?
abimle aterinin kollarından birini bozup birine muhtaç olduğumuz gunlerde oynamak için deliler gibi kavga ettiğimiz bir oyundur.teeeee bilmem kaç sene önce.
http://www.youtube.com/watch?v=NPjsBsz4trk bu video ile; vay anasını eskiden günlerimizi vererek bitirdiğimiz oyunu böylesi 5 dakikada bitmesini öğrenmek insanı dumurlara uğratmıyor değil.