prensesi kurtarmak için başına gelmedik kalmayan oyun karakteridir.
günümüzde olsa o kadar tehlikeyi göze alacak kadar aşkına sadık olur muydu bilinmez. gerçi prenses de uff hdi braz cbuk olsana salak! gibi kezban triplerine kapılarak adamı aşktan soğuturdu kesin.
bezı kasetlerde oyun 8in 4ünde başlayıp oyuncuların işini kolylaştırıordu oynadıkça ufak yarıklardan hızlı koşunca düşmeyeceğini öğreniyorsun ne günlerdi bea.
gece gece nostalji yapmama izin vermeyen oyun.
bana bak süper mario, biz senin kasetlerinle büyüdük aklımıza geldin şurda 2 prenses kurtaralım dedik, sanal alemde pisliğin teki olmuşsun, bi bölüm bile geçemedim. tüm borular girsin sana mario!
Küçükken oynamak için çıldırdıgım, mükemmel ötesi oldugunu düşündüğüm, bölümlerini geçemeyince saatlerce ugraştıgım fakat babamın gelip 1 dk da geçtiği kırmızı şapkalı, şeker adamın prensesini aradıgı oyun.
oyun dünyasının tartışmasız efsanesi, otoritelerce kırılması imkansız gözüken satış rakamlarının yanı sıra, gönüllerde edindiği yerde bir daha rastlanmayacak türden.
öyle ki gb lık oyunlar, aşmış grafikler, yeni oynama tarzlarına rağmen hiçbir oyunun oynanabilirlik olarak yakınında bile olmadığı hatta olamayacağı gerçekten super mario.
tek oyun olarak ise 1988 çıkışlı super mario 3, tarihte düşünüldüğünde başarısı asla tekrarlanamayacak bir efsane.
Çocukluğum, mario'nun prensesi kurtarmaya çabalamasıyla geçti. Oyun dendiğinde, şu anki oyunlara tercih edeceğim şaheserdir. Şimdi bu oyunu görmeden, üç boyutlu karmaşık oyunlara alışanlara garip gelebilir. Oyun, ilk çıktığından şimdiye kadar neden bu kadar fazla yer kaplıyor bilgisayarda ? Karmaşık olması, iyi olmasıyla aynı anlam değil bence. Voltran ya da red kit, bana diğerlerine göre daha önemlidir.
dikkatli bakıldığında duvarlarda yosundan sex yazdığı görülüyor.
kahramanımızın kız peşinde ömür törpülediğini düşünürsek gayet normal bir durum..
herkese renkli günler
yurt dışındaki kızların erkeklerde türk kızlarının aradığı gibi özellikler aramadığının göstergesi olan oyun.
prenses tesisatçıyla buddy olmuş.
bizde tesisatçı en fazla alır ayarlı anahtarı kendine göre ölçer biçer bi kaftan diker.
trol.
çocukluğum da oynamaktan keyif aldığım oyundur lakin süper mario değince de aklıma bir fenerli olarak süper mario jardel geliyor real madride az kaktırmamıştır zira.
hiçbir oyunu oynarken bu kadar sinirlenmedim. max payne oynarken her 2 saniyede bir save eder ilerlersin; call of duty oynarken aynı yeri geçeceksin ölsen bile; ama bu mario nedir böyle arkadaş. altı üstü 3-5 kontrol tuşu var ve bi yerde mutlaka ölüyorum. sinirleniyorum da, kime sinirleniyorum o da ayrı konu. efsane oyundur, efsane.
mario'nun en eğlenceli kısmı yıldız alıyordu böyle birkaç saniye yanardönerli oluyordu cafcaflı ışıklar falan ne şekil bir şeydi o ya. o götlek yaratıkların üstüne üstüne yürüyordum o havayla.