Kim ne giyerse giyer. buna kimse karışamaz doğru. görmek istemeyen, bakmayan görmez bu da doğru. ahlak bedende aranmaz ama beynin içini göremeyeceğimizden beden vitrin oluverir ve tabidir ki vitrine ne koyulduğu önemlidir. tıpkı kendine "modern" diyenlerin çarşaflıları, cübbelileri ve sarıklıları "çağ dışılık"la itham etmeleri gibi açık giyinene karşı çıkmak da aynı şekilde yobazlıktır. ancak; bizzat gördüğüm için söylüyorum, camiler, kiliseler, havralar vs müze değildir. kafanın istediği gibi girip çıkamazsın. camiye giriyorsan bir yerlerini açmayacaksın. saygı göstereceksin. özgürlük bu değil...
bir camiye gidiyorsunuz ve camiye gitmeden yolda namaza başlayacak haliniz yok. çölde de değilsiniz etrafınız insanlarla dolu ve heryerden bir gürültü ve caminin içinde mini etekli başı açık kadınlar ve şortlu erkekler. cami orası ibadethane. bazıları oraya kutsallık addediyor. bir kiliseye aynı kıyafetlerle girmeye kalkın. beni beyoğlu'ndaki katolik kilisesinin önünden çevirdiler şortla gittiğim için.
atanamayan ve ahlak polisliğine soyunan milli gazete yazarı Mehmet Şevket Eygi'nin 2012 yılındaki beyanı. bunlar demode oldu. yobazlar baya level atladı: