yazarların hatta filmdeki prof.un bile harold ölmediği için bu filmin ve romanın başyapıt olamayacağını savunuyor; ki bence yanlış bir düşünce. şu diyaloğu okuyunca filmde olmasa da gerçekte başyapıt olmayı başarması ayrı ironi.
--spoiler--
prof: neden kitabı değiştirdin?
yazar: bir sürü sebebi var,onu öldüremeyeceğimi anladım.
prof: gerçek olduğu için mi?
yazar: çünki bu roman öleceğini bilmeyen bi adamı anlatıyordu.ve adam ölüyordu,ama adam öleceğini bilirse ve bunun sonucunu bilirse isteyerek ölür,çünki bunu önleyemeceğini bilir.
yazar: yani sen böyle birini yaşatmak istemez misin?
--spoiler--
ve zaten romanın başında saati onun ölümüne yol açacaktı başta. ama tam tersi oldu ve yaşamasını sağladı. bence bu durum bu eseri ve filmi aksine daha da büyüttü gözümde.
"bu harold crick adında bir adamın hikayesidir. ve onun kol saatinin. Harold sonsuz sayıların, uçsuz bucaksız hesapların ve birkaç kelimenin adamıydı. saatinin ise söyleyecek çok daha az sözü vardı!" ile kurgu deryasının perdeleri açılır. ve film; dostoyevski der, gitar der, takıl kafana göre hacım one life live it der. sürüm sürüm sürükler.
yaslan arkana zevk-ü sefana dal ey seyirci... çok keyifli 2 saat seni çağırıyor. kurabiye, süt, kahve ve gitar ve sevdicek sotele odana. ihtiyacın olacak, canın çekecek. demedi deme. zira dedim bile.
filmdeki bilgisayar destekli bölümlerin (şu hayali beyaz çizgiler,yazılar,grafikler) yaratıcı reklam yazarlarımız tarafından direkt arak olduğunu belirtmek de boynumuzun borcu.* (banka reklamı)
emma thompson'ın ne kadar rolüne bürünebilen bir oyuncu olduğunu gözler önüne seren film.. oynadığı diğer ilginç filmlerle karşılaştırılırsa;
(bkz: harry potter ve azkaban tutsağı)
filmin başındaki karelere yedirilmiş animasyonlarla dikkatleri üzerine toplayan ilerleyen vakitlerde hafiften bayan ama sonunda toparlayan kaliteli bir filmdir.pek bi güzeldir izlenilebilir.
kanımca; ebleh suratlı Will Ferrel dışında kim * oynasaydı tam bir başyapıta dönüşebilecek bir filmken Albert brooks'un Defending Your Life'ına dönüşmüş ve yazık olunmuş bir filmdir. Yapımcılar bakın onlar komedyenden ciddi film çıkarıyorlar (Truman Show-Jim carey) zihniyetiyle 1.92'lik şaklabandan ancak bu kadar verim almışlardır. Al Pacino ile Maggie Gyllenhaal var güçleriyle asılsalar da malzeme bu kadardır.
truman show kıvamında odukça eğlenceli ve keyifli bir film. biri bizi yönetiyor mu acaba sorunsalını çok güzel anlatmış. çoğumuz acaba bu hayat bir oyun ve herşey benim üzerime mi kurulu diye zaman zaman düşünmüşüzdür.
yazar-karakter ilişkisi ile tanrı-kul ilişkisinin simgelendiğini düşündüğüm yazar kay eiffel'in evinin beyaz fonda oluşundan da bu düşünceyi çıkardığım son dönemde izlediğim en orjinal film.
2006 yapımı marc forster filmi. yazar kay eiffel harold crick hakkında bir roman yazmaktadır. ilginç olan ise harold crick in gerçek olması, yazarın yazdıklarını duyabilmesi ve yazarın bundan habersiz olmasıdır.
basrollerini Will Ferrell, Maggie Gyllenhaal, Dustin Hoffman, Emma Thompson
gibi güclü isimlerin paylastıgı ve Türkceye Lütfen Beni Öldürme diye cevrilmiş hos bir filmdir. her ne kadar baslarında cok sıradan bir konusu oldugu ve klasik bir romantik komedi hissi versede dakikalar ilerledikce kendinizi cok eglenceli ve sürükleyici bir hikayenin icinde buldugunuzu fark edeceksiniz. bir roman karakteri oldugunuzu ve yasamınızın, yazarın kelimeleri kagıda döktügü gibi ilerledigini hayal ettiginizde konusunun ne kadarda sıradısı oldugunu anlayabilirsiniz. okundugunda konusu sacma gibi gelebilir ama bu hikaye öyle güzel kurgulunmaski hicbir zaman sacma oldugunu düşündürmüyor ve film dakikalar gectikce daha sürükleyici ve merak uyandırıcı bir hal alıyor.
stranger than fiction: bir roman yazarının yarattığı karakterle olan çatışmasını konu alan, imgelerle hazırlanmış ilginç bir senaryosu olan ve yönetmenliğini marc forster'ın yaptığı film.. http://www.sonypictures.c...ovies/strangerthanfiction